İyi haberden rahatsız olanlar...

Bazılarımız birkaç gündür çok rahatsız. Zira Avrupa’dan, ekonomiden iyi haberler geliyor. Kötü haber azaldı. Ne yapacağız şimdi?

Gazetelere bakıyorum, televizyonları izliyorum ve bazılarımızın haline çok üzülüyorum. Suratlarından düşen bir parça. Sanki gemileri batmış ve bir türlü kendilerine gelememiş gibi bir halleri var.

Aslında kendi açılarından haklılar...

İşler, onların bekledikleri gibi gitmiyor.

Avrupa’dan gelen haberler çok iyi...

Ekonomi deseniz geliştikçe gelişiyor...

Şirketlerin değerleri giderek artıyor...

Yani, kötü haber çok az. İşte o zaman da bu insanlarımız üzülüyorlar. Eleştirecek çok şey var, ancak yeterince kötü değil...

Performansları düşmeye başladı.

Oysa haberler kötü olsa, nasıl ballandıra ballandıra anlatırlardı: Türkiye’nin battığını... Bölünmenin ucuna gelindiğini... Hristiyanların ülkeyi istilaya hazırlandığını yazarlardı. Sonra da, “Komutan neredesiniz, vatan elden gidiyor. Gelin, kurtarın bizi...” diye çığlık atarlardı.

* * *
AVRUPANIN GÖZÜNDE TÜRKİYE’NİN (+) VE (-)’LERİ

(+)

- Laik sistemi:

AB’nin gözünde Türkiye’nin en önemli ve vazgeçemeyeceği değerlerinin başında laik sistemi geliyor. İslam dünyasındaki gelişmeler, özellikle de 11 Eylül sonrasında Afganistan ve Irak’ta yaşananlar Türkiye’nin laikliğini çok daha değerli bir noktaya getirmiştir.

- Demokrasisi:

İkinci ve aynı değerdeki diğer bir artısı da, demokrasisini -tüm eksiklerine rağmen- yerleştirmiş olmasıdır. Hiçbir müslüman ülkede bu iki değer (laiklik ve demokrasi) Türkiye’deki kadar sağlam temellere oturmadığından dolayı, AB’yi cezbetmektedir.

- Büyüklüğü ve Gençliği:

Her ne kadar şikayet edilse dahi, Türkiye’nin coğrafi büyüklüğü, toplumunun gençliği önemli bir avantaj olarak sayılıyor. Özellikle genç nüfusu 15-20 yıl sonra çok yaşlanacak olan Avrupa’ya bir aşı etkisi yapacaktır. Büyüklüğü de, Avrupa sanayine, turizmine büyük yarar sağlayacaktır.

- Ordusu:

Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye’nin en önemli (+)’larından biri olarak görülüyor. Avrupa’nın savunması veya Avrupa’nın bölgedeki ağırlığını arttırması açısından Silahlı Kuvvetlerimiz çok önemseniyor. Hangi rapora bakarsanız bakın, TSK daima ön plana çıkıyor.

(-)

- Fakirliği:

Avrupa kamuoyunu en çok kaygılandıran unsurların başında, Türkiye’nin fakirliği ve bölgeler arasındaki zenginlik farkı gelmektedir. Avrupalılar bu farkı gidermek ve Türkiye’yi Avrupa düzeyine getirebilmek için çok para harcamak zorunda kalınacağından kaygılanıyor. Yani, zenginlik pastasına yeni bir ortak gelmesinden rahatsızlık duyuluyor.

- İşsiz sayısı:

Avrupa kamuoyunun diğer önemli kaygısı, Türkiye’deki işsizliğin büyük olması. Bunca işsizin, tam üyelikle birlikte iş bulmak üzere Avrupayı istila edeceğinden kaygılanan AB kamuoyu, bu şekilde kendilerinin de işsiz kalabileceğini düşünüp tepki gösteriyor.

- Müslümanlığı:

Avrupalılar için, müslümanlar arasında bir fark yoktur. AB vatandaşı için, müslümanlık ile Londra ve Madrit’te patlayan bombalar veya Irak’ta kafa kesen direnişçiler arasında da bir fark yoktur. Bu izlenim nedeniyle, “Türkiye üye olacak” denildiği zaman, sıradan vatandaş, mahallesinde “bomba patlatan müslümanlarla” birlikte oturmak zorunda kalacakmış gibi bir hisse kapılıyor.

- Büyüklüğü:

Avrupalı hükümetler, Türkiye’nin büyüklüğünden memnuniyet duyuyor, ancak Avrupalı vatandaş korkuyor. Türkiye ile birlikte sınırlarının İran-Irak-Suriye’den Kafkaslara kadar genişleyeceğini ve rahatlarının bozulacağını sanıyor.

* * *

OLLİ REHN NEDEN KAYSERİ’YE GİDİYOR?

Sık sık telefon edip soruyorlar : AB Komisyonu Genişlemeden Sorumlu yetkilisi Rehn neden Kayseri’ye gidiyor?

Rehn, Çarşamba akşamı Ankara’ya geliyor. Temaslarını tamamladıktan sonra da günü birliğine Kayseri’ye gidecek. Yerel yetkililer, iş çevreleri ve sivil toplum gruplarıyla görüşmeler yapacak.

Hakikaten, neden Kayseri?

Bu soruyu Rehn’in yakın çalışma arkadaşlarına sordum ve şöyle bir yanıt aldım:

- Türkiye sadece Ankara-İstanbul ve İzmir’den oluşmuyor. Bu geleneği de Verheugen başlatmıştı. Daha önceleri Diyarbakır dahil birçok kente gittik.


Yazarın Tüm Yazıları