Paylaş
Bizler kendi sorunlarımızla doluyuz. Bundan dolayı da etrafımızda ne olup bittiğini tam anlamıyla izleyemiyoruz. Birkaç günlüğüne New York’a geldim ve ilk işim Birleşmiş Milletler’in nabzını tutmak oldu. Bu nedenle, iç politika dedikodusu yapmak yerine, sizlerle korku verici bir haberi paylaşmak istiyorum.
Washington'u en çok rahatsız eden gelişme, İsrail’in önümüzdeki aylarda İran'ın nükleer merkezini bombalamaya hazırlanması. Obama yönetimi, Kasım ayındaki başkanlık seçimleri öncesinde böyle bir olasılıkla karşı karşıya kalmaktan son derece ürküyor.
"İsrail'in ne pahasına olursa olsun, İran'ın nükleer silah sahibi olmasına izin vermeyeceğini biliyoruz. Onları durdurmak son derece güç." diyen bir Beyaz Saray yetkilisi, gün sayılmaya başlandığını da şöyle anlattı:
"...İran nükleer üretim ünitesinin üstünü kapatıyor ve bombalamaya karşı güçlendiriyor. İsrail, bu inşaatın yılbaşına kadar biteceğine ve ondan sonra silahlı bir müdahalenin imkansızlaşacağına inanıyor. Bundan dolayı da hazırlık içindeler..."
Genelde İsrail'in, Washington'un sözünde çıkamayacağı inancının çok yanlış olduğuna dikkat çeken aynı yetkili, Netanyahu hükümetinin Obama'ya güvenmediğini, bundan dolayı seçim öncesinde müdahale etmeyi planladığından kuşku duyulduğuna dikkat çekti ve "Seçim öncesinde vurdukları takdirde, Obama'nın kıpırdayamayacağını hesap ediyorlar. Seçim sonrasında Obama'nın seçilmesi durumunda işlerinin daha da zorlaşacağını belirtiyorlar." dedi.
Şu aşamada kimse, İsrail'in ne zaman ve ne şekilde bir müdahale yapacağını bilmiyor. Kuşkular artmakla birlikte, kimseler de İsrail'e söz dinletemiyor.
Hazırlı olmakta yarar var...
TÜRKİYE VE BÖLGE ÇOK ETKİLENECEK...
- İsrail'in, İran nükleer santralini bombalaması, bölgede sonuçları kolay kolay hesap edilemeyecek gelişmeleri de beraberinde getirir. Böyle bir olasılıkta, İran mutlaka karşılık verecek ve İsrail'i füze yağmuruna tutacaktır.
- İsrail'in yardımına ilk Washington koşacak ve İran'a misliyle yanıt verecektir.
- Bu durumda ABD yanlılarıyla, karşıtları kendi cephelerini seçmek ve buna göre tutum almaya zorlanacaklardır.
- Türkiye böyle bir çatışmada tümüyle tarafsız kalamayacaktır. Ancak kimi tutacağı konusunda da tam bir açmaza düşecektir. İsrail'i sert demeçlerle eleştirmekle mi yetinecektir? ABD, İran'a karşı yaptırımlar uygulanması için BM Güvenlik Konseyi’ni harekete geçirmeyi başardığı takdirde, nasıl bir tutum alacaktır?
İsrail'in atacağı böyle bir adım, büyük olasılıkla İran-Irak-Suriye üçgenini birbirine daha da bağlayacaktır. Arkalarına da mutlaka Rusya ile Çin'in desteğini alacaklardır.
Türkiye'nin durumunu düşünün... Ne yapmalı, nasıl hareket etmeli?
Bu olasılıkta ikircikli davranmak son derece güçtür. Orta yol diplomasisi imkansız gibidir.
Örneğin, Washington'a sırtını dönerek, İran-Suriye-Irak üçgenine mi destek verecek? Yoksa, tam aksine ABD ve İsrail ile birlikte mi adım atacak?
İran-Irak-Suriye üçgeni ile bir yere varılması söz konusu değildir.
Washington- Telaviv ikilisi ile yürümek de, bugüne kadar yürütülen politikaları değiştirmek anlamına gelir ki, bu da birçok Arap ülkesi sokaklarındaki Ak Parti karizmasının bozulması demektir.
Böyle bir karmaşanın yan etkileri, Filistin savaşının parlamasıyla, Mısır'ın da bu savaşa katılmak zorunda kalması, hatta Lübnan 'ın karışmasıyla kendini gösterecektir.
İşte en büyük korku da bu zaten.
Türkiye dahil olmak üzere, bütün bölgenin kana bulanması işten bile olmaz.
Washington, elinden geldiğince İsrail'i engellemeye çalışıyor olsa da, Netanyahu hükümetinin gözü dönmüş durumda. Başta da söylediğim gibi, "Nükleer bomba sahibi bir İran'ı bu bölgede yaşatmamız söz konusu değil" sloganıyla hazırlık yapıyor.
Peki, İsrail'in nükleer bomba sahibi olmasını nasıl izah edeceğiz?
Bu soruya ise ya yanıt alamıyorsunuz veya "Ne yapalım, tüm Arap ülkeleri bizi yok etmeye çalıştı. Biz de kendimizi korumaya aldık" yanıtıyla karşılaşıyorsunuz.
İsrail aslında ateşle oynuyor.
Sonunda o ateş hepimizi yakabilir...
Paylaş