Irak kolay kolay yatışmayacak. Ülke büyük olasılıkla bölünecek ve bir Kürt devleti dahi kurulabilecek. Herşeyi beklemeli, her olasılığa karşı hazırlıklı olmalıyız. Büyük kavga yaşanacak, çok kan dökülecek. ABD kazansa başka, kaybetse başka gelişmeler yaşanacak.
Amerika Birleşik Devletlerinin dış müdaheleler geçmişini incelediğimizde, hep aynı senaryolarla karşılaşıyoruz.
ABD, girdiği savaşı kazanıyor ancak savaş sırasında, müdahele ettiği ülkeyi tamir edemiyor. Bir yanlışı düzeltiyor, yerine yenisini, daha iyisini koyamıyor. Irak’taki durum bunun son örneklerinden biri.
Bu ülkede işler iyi gitmiyor. Amerikalılar bir türlü düzeni kuramıyorlar. Halkın günlük yaşamını kolaylaştıracak önlemleri hayata geçiremiyorlar. Kargaşa, giderek yatıştırılacağına tam aksine giderek yaygınlaşıyor.
Bu durumun çeşitli nedenleri var. Ancak, ortada bir gerçek, hiç değlilse giderek güçlenen bir belirti var. O da, Irak’ın yavaş yavaş bölünme sürecine girdiğidir. Gerçekleşir veya gerçekleşmeyebilir, ancak genel kanı, bu ülkenin orta vadede üçlü bir federasyon, hatta konfederasyona doğru kaymaya başlanıldığı şeklide.
Büyük bir olasılıkla, Güney Irak, Kuzey Irak ve Orta Irak bölgelerinin yanısıra bir de başkent Bağdat ve civarı ayrı ayrı yönetimlere bırakılacak ve Merkezi hükümetin yetkileri de belirli konularla sınırlandırılacak.
KAVGA GİDEREK BÜYÜYEBİLİR
Irak’ta yeni bir düzen kurmanın en büyük zorluğu, “terör” ile “direniş” arasındaki karmaşadan kaynaklanıyor. İslam dünyasındaki tüm paralı askerlerin, çeşitli ülkelerde İslam adına terör yapan grupların şimdi Irak’ta yoğunlaşmaya başlamaları ve “ülkeyi istiladan kurtarmak için” silahlı mücadeleye girmeleri.
Bu gruplar aslında açıkça terör yapıyorlar. İslam adına masum insanları öldürüyorlar. Sonra da “kafire karşı mücadele ediyoruz- İstilacıları atmaya çalışıyoruz” diyorlar.
Bush yönetimi de yangına körükle giriyor. Irak’ta Birleşmiş Milletlere rol vermemek, bu ülke ve Orta Doğu’da tek başına yeni bir düzen oluşturabilmek için direniyor. ABD direndikçe de, Irak’a yönelen terör grupları gayet mümbit bir ortam bulabiliyorlar. Din sömürüsü yapabiliyorlar. İslam etiketi taşıyan bu terör örgütleri Irak’ta Amerika ile adeta son tangoya hazırlanıyorlar.
ABD’nin bu savaşı kaybetmesi düşünülemez.
Çok sıkışırsa, Irak’ın toprak bütünlüğünden vazgeçebilir veya yönetimi BM ile paylaşabilir, ancak yenilip çekilmez.
ABD Irak’ta başarılı olursa, ortaya çıkacak sonuçlar farklı, başarısız olursa karşı karşıya kalacağımız sonuçlar çok daha ağır ve bambaşka olacak.
Irak, hem Türkiye, hem de bölge için bundan önce de sorundu, bundan sonra da büyük bir sorun olarak kalacak.
* * *
KÜRT DEVLETİNE HAZIRLIKLI OLALIM...
Eğer Irak’ta kargaşa durdurulamaz ve iç savaş giderek genişlerse, bunun en önemli sonuçlarından biri, Kuzey’de bir Kürt Devletinin kurulması olacaktır.
Bugün kendi kendini yönetecek tüm mekanizmalara sahip tek unsur Kuzey Irak’taki Kürt bölgesidir. Yıllar içinde kendi alt yapısını gerçekleştirmiş, eğitiminden, sağlık ve savunmaya kadar tüm gereksinimlerini karşılamış olan Kürtler, bağımsızlık ilanı için sadece Washington’un onayını ve koruma garantisini beklemektedir. Irak’ın dört bir yanında tepkiyle karşılaşan Amerikalıların da, bir federasyon veya konfederasyon çerçevesinde Kürtlere yeşil ışık yakmaları giderek kolaylaşıyormuş gibi görünüyor.
Böyle bir olasılıkta tutumunun ne olacağı merak edilen tek ülke Türkiye’dir. Suriye’nin tepki göstermeye gücü yoktur. İran’ın da, ABD ile ilişkilerini bir çatışmaya dönüştürmek istemeyeceği anlaşılmaktadır.
Peki, Türkiye ne yapacak?
Kuzey Irak’ı istila mı edecek?
Kürt devletine savaş mı açacak?
ABD ile ilişkilerini mi kesecek?
Galiba, değişen dünya koşulları karşısında artık gerçekçi bir Kuzey Irak politikası ve genelinde de yeni bir Kürt politikası saptamamız gerekiyor. Eski yaklaşım, eski söylemlerin dönemi artık kapandı. Kırmızı çizgilerimizin hepsi silindi. Yine silinecek yeni kırmızı çizgiler çekmek yerine, yeni koşullara uyum sağlamak daha doğru ve pragmatik bir yaklaşım olmaz mı?
* * *
TÜRKİYE IRAK’IN DIŞINDA KALMAMALI
Türkiye’nin, Irak konusunda ABD ile mutlaka işbirliği yapması gerektiğine inanmış ve tezkerenin kabul edilmesi lehinde tutum almıştım. Tezkere reddedildiği taktirde bundan çok zarar göreceğimizi, tüm kırmızı çizgilerimizi yutmak zorunda kalacağımızı, tezkerenin onayı durumunda ise, bölgede ve uluslararası alanda son derece avantajlı bir konuma gireceğimizi yazdım. Yazdıklarımın hepsi doğrulandı.
Şimdi, önümüzde asker gönderme konusu var.
Tekrar ediyorum; Türkiye bölgedeki çıkarlarını koruyabilmek, elindeki kartları uluslararası ilişkilerde iyi şekilde kullanmak ve avantaj kazanmak istiyorsa, Irak’ta mutlaka varlığını göstermelidir.
Türkiye, Irak’ın dışında kaldığı taktirde, ne bu ülkenin geleceği konusunda söz sahibi olabilir; ne Kürt ne de Türkmlen’lere ilişkin kararları etkileyebilir.
ABD ile ilişkileri yeni bir darbe yer.
Özetle, Türkiye marjinalleşir...
* * *
(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır.)