Paylaş
Org. Özel’in başarılı olmasını istiyorsanız , görev en başta sivil iktidarlara düşecek.
Bakın neden?
Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) ülkenin siyasi yaşamıyla uğraşmaktan uzaklaşması ve normal bir konuma girmesi, Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’ın tutumları sayesinde gerçekleşti.
Bu konuda kimselerin kuşkusu yok.
Peki bundan sonra ne olacak ?
İşler nasıl yürüyecek ?
Siyasi İktidar ile Silahlı Kuvvetler arasındaki ilişkiler nasıl gelişecek ?
Bunlar en çok sorulan soruların başında geliyor.
Sivil iktidarın lideri etrafına dört yıldızlı generalleri toplayıp,masanın başına tek başına oturmasına oturdu da, ilerde nasıl bir düzen kurulacak?
Başbakan ile Genelkurmay Başkanlığı arasındaki ilişki nasıl oluşacak ?
Üzerinde durulması gereken en önemli unsur, sivil iktidarın Genelkurmaya belirli bir hareket alanı tanımasıdır.
Genel stratejik kavramlar, yapılacak büyük harcamalar, önemli kararlar mutlaka sivil iktidar ile ortaklaşa gerçekleştirilir. (Zaten bundan dolayı, TSK’nın Milli Savunma Bakanlığına bağlanması gerekiyor.) Ancak, hemen her alan ve hemen her konuda ve özellikle de terfiler konusunda siyasiler işin içine girerlerse, o zaman rahatsızlık doğacaktır.
SUBAY, TERFİ İÇİN SİYASETÇİ DEĞİL KOMUTANINA BAKMALI
Terfiler, tüm Silahlı Kuvvetlerin en can alıcı noktasıdır.
Eğer sivil iktidarlar tüm terfileri kendi denetiminden geçirmek ve son sözü etkilemek gibi bir yaklaşım benimserlerse, en büyük hatayı yapmış olacaklardır. Bu yöntem eskiden kullanıldı ve sonucu acı oldu. Kendi adamını terfi ettirmek veya kendi görüşlerine yakın olanların önünü açmak, iktidar sahipleri için cazip gelebilir.
Ancak faturası ağır olur.
Orduya siyaseti bulaştırdınız mı, bir daha çıkartmak çok güç olur. Bakın, yıllardır neler yaşadık...
Asker terfi için , sivil iktidara bakmamalıdır.
Tam aksine sicil amirine , yani komutanına bakmalıdır. Komutan ne derse desin , siyasetçi abileri tarafından korunup kollanacaklarını hisseden asker bakışını ve tutumunu değiştirir.
İktidarlar eğer, herhangi bir terfiye itiraz edeceklerse, bunun nedenini Genelkurmaya anlatmalı ve YAŞ’ı ikna etmelidirler.
Mekanizma bozulmamalı ve kimse bugünkü kuralları değiştirmeye kalkmamalıdır.
Önümüzdeki yıllarda, hangi parti veya partiler iktidar olurlarsa olsunlar bu altın kuraldan vaz geçmemelidirler.
Unutmayalım, sizkuralı bir defalığına kırarsanız , yarın bir başkası da kendi adamlarını başa geçirmeye kalkar ve bu durumdan da en çok ülke zarar görür.
SİVİL KIŞKIRTMAYA SON VERMELİYİZ...
Şimdi de aynı soruyu sivil kesimlere soralım:
Org. Necdet Özel’ in başarılı olmasını istiyor musunuz ?
Eğer yanıtınız EVET ise, o zaman TSK’yı rahat bırakmalıyız.
Rahat bırakmaktan kastettiğim, yapılacak hataları görmezden gelmek veya hiçbir şekilde hesap sorulmaması değil. Gayet tabii hesap soracağız, hataları yazacağız.
Üstünde durduğum, bazı sivil kesimlerin TSK’yı kışkırtmaktan vazgeçmeleridir. Emekli askerleri kullanarak “vatan elden gidiyor, Komutan ne zaman harekete geçeceksiniz?” edebiyatını artık bırakmalıyız.
Medyanın da aynı yaklaşımı göstermesi gerekir.
Bugüne kadar hep kışkırtmacılık yaptık.
Yalan mı ?
Sürekli şekilde, beğenmediğimiz iktidarları devirmeleri için çaba harcamadık mı ?
İşte artık bu yaklaşımı bırakmak zorundayız.
Medya da bırakmalı , Ulusalcı çevreler de...
Siyasi mücadelelerinin içine askeri sokmaktan vaz geçmeliler.
Emin olun, medya ve sivil kesimler bölesine bir tutum değişikliğine girerlerse , Askerimiz rahatlayacak ve kendi işine dönecektir.
TSK’YA HER ZAMANDAN ÇOK MUHTACIZ...
TSK’ya her zamandan daha çok ihtiyaç duyacağımız bir döneme girdiğimizi , hemen her yerde okuyorsunuz.
Çok doğru bir saptama.
Orta Doğu bölgesinde söz sahibi olmak isteyen bir Türkiye içinSilahlı Kuvvetler her zamandan daha önemli.
Etrafımıza şöyle bir bakalım hemen görebiliriz.
Suriye‘nin durumu ortada...
İsrail ile ilişkiler giderek gerginleşiyor...
Bunu , çıkacak olası bir savaşa işaret etmek için söylemiyorum.
TSK, bölgenin en etkili“caydırıcı gücünü” elinde tutmak zorundadır.
Siyasete karışmayan, sivil iktidarlarla kavgalı olmayan , buna karşılık ateş gücü artmış , vurduğu yerden ses çıkartan bir ordu yaratmak zorundayız.
Bu görev, Genelkurmaya ait.
Bizim tek yapabileceğimiz , bu çabalara destek vermek olmalıdır.
Paylaş