Paylaş
Erdoğan iki adım attı, hepimiz ayaklandık.
Türkiye’nin Batı dünyasına sırtını dönüp, Doğu’ya doğru koşmaya başladığı sonucuna vardık.
Kimilerimiz korku içinde.
Bugün dış politikayla başlayan kaymanın, yarın içerde de laik sistemin kaymasıyla devam etmesinden kaygılı.
Oysa, gözden kaçırdığımız birşey var.
O da, gerçek Eksen Kaymasının nasıl olacağını tam anlamıyla bilemememizden kaynaklanıyor. Şimdi yaşadıklarımız, gerçek Eksen Kaymasının yanında çocuk oyuncağı kalır.
Bu kadar kuşku ve kaygı duymamızın bir nedeni, hiç alışık olmadığımız şeylerle karşılaşmaya başlamamız. Bilinmeyenin getirdiği korku. Bir de Başbakan’ın giderek artan sert dili. Sürekli şekilde, kısa süre öncesine kadar müttefik diye sırtımızda taşıdıklarımızı yerden yere vurması. Bu yaklaşımları eleştirenleri de, İsrail kankası ilan etmesi.
En basit eleştiri dahi, neredeyse Mossad casusu damgası yemeğe yetiyor.
Neyse, işin o yanını şimdilik bırakalım ve gerçek bir Eksen Kayması neymiş, ona bakalım.
Size, başka ülkelerin uyguladığı gerçek bir Eksen Kayması senaryosu yazacağım. Ayrıntılarına girmeden ana hatlarını paylaşmam dahi yeterli olacak.
Aşağıda bulacağınız işaretleri gördüğünüz taktirde, panikleyebilirsiniz. Hatta gerekiyorsa , ya sokaklara dökülüp HAYIR kampanyalarına katılır veya pılınızı pırtınızı toplayıp, gidecek yeriniz ve imkanınız varsa, başka yerlere göçebilirsiniz.
ŞU İŞARETLERİ GÖRÜNCE,GERÇEKTEN EKSENİN KAYMAYA BAŞLADIĞI SONUCUNA VARIP KORKABİLİRSİNİZ
- Sadece İsrail ve İran konularında değil, Washington ile hemen hemen her konuda ters düşmeye başlar, ABD’nin beyaz dediğine biz siyah demeye başlarsak...
- Avrupa Birliği ile müzakereler sözüm ona devam ediyor olsa dahi, üstümüze düşen en basit sorumlulukları dahi görmezden gelir, Gümrük Birliğini iptal etme hevesine girer ve ilişkilerin tıkanmasının tüm sorumluluğunu sadece Merkel - Sarkozy ikilisine atarak, işi daha da çıkmaza iter ve Orta Doğu ülkeleriyle Ortak Pazar kurma fikrini gerçekten ciddiye alıp, olmayacak bir proje için kolları sıvarsak...
- Hamas ve Hizbullah gibi örgütleri sadece manevi olarak değil, maddi olarak da destekler, silahlanmalarına yardımcı olur, eğitim imkanları sağlar, El Kaide dahil, bölgedeki diğer Siyasal İslam bayrağı açanları içimizde barındırma noktasına gelirsek...
- Taliban’ı Afganistan’ın özgürlük savaşçıları mertebesine yükseltir ve doğrudan veya dolaylı olarak , politik açıdan destekleme çalışmalarına girişirsek..
- Irak’taki Sunni’lerle, Şii’lere karşı bir ittifak halinde görünür ve bu ülkenin iç savaşına karışırsak...
- Ülkemizdeki yabancılara, özellikle de Yahudilere karşı tehditler artar ve bunları görmezden gelir, Amerikan ve Avrupa mallarına boykot çağırıları yapılır ve bunları engellemez, hatta gizlice göz kırparsak…
- Her kentte gösteriler artar, Cihat çağırıları yapılır, intihar komandolarının teşvik edildiği, İslam uğruna şehit olmanın cennette yerini garantilemek anlamına geldiğinin her köşede öğretildiği bir ortama girilirse...
EKSENİ KAYMIŞ BİR TÜRKİYE BELİNİ DOĞRULTAMAZ VE BUGÜNKÜ KAZANIMLARINI KAYBEDER
İşte o zaman korkun.
O zaman, asıl Eksen Kaymasının başladığı sonucuna varabilirsiniz.
İşte bundan dolayı, bugün yaşananların gerçek bir kayma ile hiç ilişkisi olmadığını söylüyorum.
Şimdi kalkıp “Görmüyor musun, ilk işaretlerini veriyorlar. Şimdi ayaklanıp engellemek gerekir” de demeyin.
Türkiye’nin ekseni böyle kaymaz.
Emin olun bunu gerçekten yapmak isteyenler de başarılı olamazlar. Projelerinin altında ezilir kalırlar.
Türkiye, Batı düşmanlığı körüklenerek bir yere götürülemez.
Böyle bir proje de ancak ve ancak, bu ülkenin gerçekten din devleti olmasıyla gerçekleşebilir ki, bunu da ne isteyen var, ne de gerçekleştirebilecek bir güç...
İçimizdeki en radikal İslamcılar dahil, ekonomisi çökmüş, Türk-Kürt iç savaşı başlamış, kargaşaya düşmüş bir Türkiye isteyebilecek bir kesim göremiyorum.
Böyle bir maceraya en başta AKP karşı çıkacaktır.
Boşu boşuna kendimizi korkutmayalım.
Bu ülke sahipsiz değildir.
Paylaş