Ergenekon, hafife alınmaz, ancak…

Ergenekon davasının ilk aşamasında, özellikle ilk gözaltılar başladığında bu davaya kuşkulu gözlerle bakıyordum. Bir bölümü doğru olsa dahi, bir bölümünün sanki muhaliflere gözdağı verilmek çabası varmış gibi bir izlenim doğmuştu. İkinci iddianame bu izlenimi büyük oranda değiştirdi. Ergenekon, ikinci iddianamedeki tüm abartılarına, içine sokulmuş gereksiz bazı diyalog ve hiçbir işe yaramayan bilgilere rağmen, yakın tarihimizin en önemli davası niteliğindedir. Ancak aynı zamanda bu dava, kendi yarattığı bataklığa batma tehlikesini de beraberinde taşıyor.

Haberin Devamı

Ergenekon ile ilgili ilk iddianame açıklandığı zaman, bu köşeyi takip edenler bilir, tereddütlüydüm. Özellikle, ilk gözaltılar ve ilk iddianame bu tereddütlere hak verdirecek nitelikteydi.

 

Yeterince üzerinde çalışılmamış görüntüsü vardı. Gereksiz bilgilerin ayıklanmadığı, davanın temeliyle örtüşmeyen özel konuşmaların dahi içine atıldığı koskoca bir bohça ile karşı karşıyaydık. İçeriğin bir bölümü inandırıcıydı, ancak diğer bir bölümü hiçte ikna edici değildi. Kamu oyunun belirli bir kesimi için, “Darbe hazırlığı” yanı sıra, muhaliflere de gözdağı verilmek isteniyordu.

          

Kim ne derse desin, böyle bir izlenim yaygındı.

          

Haberin Devamı

İkinci iddianame ile bu durum büyük oranda değişti.

          

Davayı hala “muhalefeti susturmak ve bir baskı rejimi kurma çabası” diye niteleyenler var. Bu kesim fikrini hiçbir zaman değiştirmeyecek.Ancak, bugünkü durum çok farklı. Bugün rahatlıkla, ciddi bir dava ile karşı karşıya bulunduğumuzu söyleyebiliriz.

          

Bu sonuca, ikinci iddianameyi baştan sona okuduktan sonra vardım.


HALA BAZI ABARTI VE GEREKSİZ NOTLAR VAR, ANCAK…

 

İkinci iddianamede de bazı abartılar var.

          

Okuduğunuz zaman “Bunun darbe yapmakla ne ilgisi var” diyeceğiniz birçok unsurla karşılaşabiliyorsunuz. Örneğin, CHP lideri Baykal’ı devirmek veya MHP’yi bölme planlarının bir darbe komplosu olarak göstermek pek inandırıcı gelmiyor.

Aynı şekilde, Uğur Dündar’ı isyan ettiren cinsten öylesine gereksiz mailleşmeler, konuyla hiç ilgisi olmayan özel konuşmalar, hatta asıl astarı olmayan söylentileri dahi kapsayan bölümleri var ki, insanda güvensizlik yaratıyor.

          

İddianamenin içeriğine yönelik diğer bir eleştirim, savcıların ellerine geçen her şeyi, inandırıcı delillere bağlamadan bu bohçaya atılmış olması. Zaten Ergenekon davasının en baş düşmanı ne gariptir ki, yine kendisidir. Daha doğrusu, savcılar hazırladıkları iddianamelerle bu davayı öylesine sulandırmışlar, öylesine yaymışlar, öylesine karman çorman hale getirmişler ki, korkarım bu dava kendi yarattıkları bataklıkta kaybolacak. Zira hiç kimsehakimlerin bu işin içinden çıkabileceğine inanmıyor.

 

Haberin Devamı

Yıllarca sürecek, bir türlü sonuç alınamayacak, gözaltında tutulanlar da serbest bırakılmak zorunda kalınacak. 12 Eylüldönemindeki DİSK davasına dönecek.(15 yıl sürmüş ve herkes beraat etmişti)

 

İşte benim de korkum bu...

 

Gün gelecek, gerçektenceza alması gerekenler de kurtulacak.

BUNLARA RAĞMEN, GERİ KALAN DAHİ YETER

          

Bütün bu eleştirilere, abartılara ve gereksiz bilgilere, sonuçsuz kalma tehlikelerine  rağmen, geri kalan iddialar bu davanın yine de ciddiyetle ele alınmasına yetiyor. Hatta, çok muhalif bir bakışla Ergenekon davasının yüzde 80’inin yalan yanlış olduğu ileri sürülse dahi, geriye kala yüzde 20’lik doğru bu davanın ciddiyetinin tescil edilmesine yeter de artar bile.

Haberin Devamı

          

Özden Amiral’in ve ardından da Mustafa Balbay’ın günlükleri yan yana getirildiği, diğer bilgilerle yoğurulduğu zaman ortaya müthiş bir gerçek çıkıyor: Bu insanlar hükümeti devirmek için karmaşa yaratmak ve sonrasında da bir darbe organize etmek istemişler.

          

Mahkemenin vereceği karara kadar, iddiasnamede suçlanan herkesin suçsuz sayılması gerektiğine inanıyorum. Ancak bu defa eskisi kadar kuşkulu olmadığımı söylemeliyim. İddianamedeki delillerin, kamu oyunda Eruygur ve Tolon paşaları işaret ettiği izlenimini perçinleştirdiğini de söylemeliyim.

          

Doğrusunu söylemek gerekirse, iddianameyi okudukça,hayretler içinde kaldım. Türk Silahlı Kuvvetlerinin en tepesindeki çekişmeler, birbirlerine adeta nefretle bakan , komplo kuran komutanlarla karşılaşmak bende büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Benim bildiğim ve tanıdığım Türk Silahlı Kuvvetleri bu değildi. Demek ki benhayal kuruyormuşum. Meğer hep böyle imişler de, biz farkında değilmişiz.

Haberin Devamı

          

1 inci Başkanı (Genelkurmay Başkanı Özkök) devirmek için kurulan tuzaklar…Büyükanıt ve Başbuğ’a duyulan güvensizlik hikayeleri toplumun bu kurum hakkındaki tüm inançlarını yıktı.

          

TSK sık sık açıklama yapar. Bazı eleştirilerin, Silahlı Kuvvetlerin moralini bozduğunu ve ülkenin en önemli kurumunu yıkmaya yönelik olduğuna dikkat çeker.

          

Ne yazık ki, TSK’ya , asıl kendi içinden yetişmiş olan ve bir zamanlar hepimizin güvendiği komutanlar zarar vermişler. Canım bir kurumu paramparça etme pahasına inanılmaz çalışmalar yapmışlar.

          

Bir darbenin bu ülkeyi nasıl karıştıracağını düşünmeden hareket etmişler.


TSK’YI BU DURUMDAN KURTARMAK BAŞBUĞ’A DÜŞÜYOR

Haberin Devamı

          

Türk Silahlı Kuvvetleri son derece zor bir süreçten geçiyor.

          

Bir yandan eski komutanlarının düştükleri durum var. Öte yandan da özellikle ikinci iddianamedeki veriler. Eminim büyük bölümünün kafası karışmıştır. Okuduklarının büyük bölümü abartılı olsa dahi, olayın küçük bir bölümün dahi tepki göstermeye yeteceğini görüyorlardır.

          

Peki bundan sonra ne olacak?

          

TSK ’nın moralini düzeltmek ve bu iddianame ile açılan yaraların sarılıp yeni bir sürecin başlaması gerekiyor. Bunu yerine getirebilecek tek kişi de, Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ ’ur. Bizler de ona destek olmamız gerekir.

 

Yazarın Tüm Yazıları