Paylaş
Başladığında desteklediğim bir davanın abuk sabuk ve hukuk dışı uygulamalar nedeniyle gözümün önünde çökmesini izliyorum. Kafamdaki tüm önemini kaybetti.
Baksanıza, ana davaya 22 başka dava daha eklendi. Savcılar son mütalaalarını verecek diye beklerken, onlar davanın daha da genişlemesi ve daha da uzaması için adım attılar. Şimdi yıllarca sürecek bir aşamaya girdik.
Yazık oldu.
Büyük olasılıkla, gerçek suçlular suçsuzların arasında kaybolup gidecekler. Derin devlete son verilmesi için açılan bir dava, toplumun vicdanında yara açacak.
Yargımız açıkça sınıfta kaldı.
ALEVİLER ÇOK HAKLI...
Aleviler ne kadar tepki gösterseler, o kadar haklılar.
CHP milletvekili Hüseyin Aygün'ün başvurusuna TBMM Başkanlığı ret yanıtı vermişti. Gerekçesi de "Cemevleri ibadet yeri değildir" gibi ağır bir hüküm.
Buna kim karar verdi?
Tabii ki, Diyanet İşleri.
Kasaba koyun emanet etmek gibi birşey.
Sadece Aygün'ün değil, Ak Parti Milletvekili Haluk Özdalga'nın tepkisi de çok haklı. "Haklar ve özgürlükler devlet bürokrasisi tarafından belirlenemez... Bu, başörtülü kızlar üniversiteye girebilir mi diye YÖK'e veya ordu evlerine girebilirler mi diye Genelkurmay'a sormaya benzer..." dedi.
Ak Parti kendi inançları için özgürlükleri, demokrasiyi ön plana çıkarıyor, konu Alevilere gelince resmen yan çiziyor. Hala Alevilerinin inkar edilemeyeceğini kabullenemiyor.
ACAR BAŞLATTI, GÜNAY SÜRDÜRÜYOR...
Çalınıp yurt dışına kaçırılan tarihi eserlerimizle ilgili avı ilk önce 1984'te gazeteci Özgen Acar başlatmıştı. New York Metropolitan Müzesi kataloğunda Karun Hazinesi’ni, ardından Boston Müzesi’ndeki Elmalı Hazinesi’ni görmüş ve yıllarca uğraşıp geri alınmasında çok önemli bir rol oynamıştı.
Şimdi de Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ardı ardına bize hediyeler getiriyor. Hayran kalmamak elde değil. Herhalde şimdiye kadar bu kadar titizlikle eserlerimizi izletip geri alınmasını sağlayan başka bir kültür bakanı gelmemiştir.
Günay, sadece Bakanlığı ile değil bu yanıyla da hepimizin kalbine yerleşecek.
MAÇ TAHMİNİM: YA GS YENER VEYA BERABERE BİTER (!)
Benim GS'li olduğumu artık herkes biliyor.
Yarın, büyük gün.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bir yandan "Hadi arslanlarım.." diyorum ve mutlaka kazanacağımızı söylüyorum, öte yandan da "Ya yenilirsek?"diye kalbim pır pır ediyor.
Eminim FB'liler de aynı durumdadırlar.
Futbolun sağı solu belli olmuyor ki… Direğin 5 milim sağına veya soluna çarpan top kalenin dışına düşüyor veya birinin ayağı kayıyor, gol oluyor.
Arena'da avantaj bizde, ancak daha önce de avantajlıyken, yenildiğimiz oldu.
Sizin tahminleriniz nedir bilemem, ancak benim tahminim ya yeneriz veya en kötüsü berabere kalırız.
Yenilgiyi düşünmek dahi istemem. Üstelik yenilirsek, FB'li dostların çenesinden kurtulamayacağımız için, yandık demektir...
Aman, kavgasız dövüşsün bitsin de yeter...
HELAL OLSUN...
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ı hayranlıkla izliyorum. Tek başına dev bir projeyi sırtlamış yürütüyor. Tek başına sözcülüğünü yapıyor. Tek başına mücadele veriyor. Yüzbinlerce insanı uyandırmaya çalışıyor. Eğer oturdukları evi sağlamlaştırmazlarsa altında kalıp öleceklerini anlatıyor.
Buna rağmen yerden yere vuruluyor.
Geçenlerde, TOKİ'deki bir yolsuzluk üzerine gündeme gelmiş ve istifaya hazır olduğunu söylemiş ve sorunu çözdükten sonra da"...Bu yolsuzluğu engelledik. Şeffaflığın, hesap verilebilirliğin önemini ortaya çıkardık. Hep işin güzel tarafını göster, kusurları gösterme olmaz. Milletin de demesi lazım ki, helal olsun bu adama. Hiç kimse öyle demedi bize. Herkes vurmaya başladı..." demişti.
Kimse söylemese dahi biz ona “Helal olsun” diyoruz.
KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ'NİN KALİTE DÜZEYİ...
Kültür Üniversitesi’ne çok uzun zaman öncesinden verdiğim bir sözü yerine getirdim ve Çarşamba günü buluştuk. Şimdiye kadar çok üniversite dolaştım, ancak kalite düzeyi böylesine yüksek olanı çok azdı. Vakıf üniversiteleri genelde, öğrencilerini iyi bir elekten geçiriyor. Öğrenciler de sorularıyla düzeylerini gösteriyorlar. Kültür'ün hocaları olsun, çalışma koşulları olsun, kelimenin tam anlamıyla first class. Kurucusu Fahamettin Akıngüç bey ve Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Bahar Akıngüç Günver hanımın eğitime katkıları müthiş. Tebrikler.
EMİNE ŞENLİKOĞLU DOĞRU SÖYLEDİ...
Emine Şenlikoğlu'nu ilk defa 18 yıl önce 32.Gün'e konuk etmiştim. Aman Allah, kıyametler kopmuştu. Nasıl olur da böylesine “Kapalı” bir kadın ekrana çıkarılırdı. Yerden yere vurulduk. O yıllarda “Dindar kesimi” dinlemeye dahi tahammülümüz yoktu. Sanki onlar bu ülkenin insanları değilmiş gibi davranırdık. Ben hiç oralı olmadım ve doğru bildiğimi yaptım. Onlara söz verdim. Dünya görüşlerini paylaşmasam dahi, onların hakkını savundum. Bakın nereden nereye geldik. Şenlikoğlu, o gün de doğruları söylemişti, Perşembe akşamki 32.Gün'de de doğrulara dikkat çekti. İslami çevrelerin başörtülülere gereken ilgiyi göstermediklerini, “Müslüman kadınları” ikinci sınıf olarak gördüklerini söyledi. Adeta "Siz ne yapıyorsunuz ki, laikleri suçluyorsunuz" dedi. Anlayacağınız, çuvaldızı kendi kesimine batırdı.
HAYATIMIZA YENİ GİRENLER...
Ben Yandex'i çok sevdim. Hele Orkun Ün’ün getirdiği Moskova ofisinin resimleri, bana bambaşka bir dünya açtı.
Şirket 7 katlı ama devasa bir alana yayılmış. Hatta o alana sığmamışlar hemen kendilerine ait olan yan bahçede bir bina daha inşa ediyorlar. Yerleri gayet güzel ve merkezi. Ünlü Rus yazar Tolstoy'un evinin bulunduğu sokakta. Çalışma ortamları rahat. Canları sıkılınca müzik ve oyun odalarına gidiyorlar.
Hep merak ederdik bu tarz ofisleri. Amerika'dan gelen google'ın facebook'un ofis fotoğraflarına bakıp “Vay” diye iç geçirdik. Ruslar tamamen kendi tarzlarını yaratmışlar. O ofislere özenmemiş o kadar şaşaya gerek yok demişler. Şirketteki tahtalarda Türkçe kelimeler yazıyor. Şirketin önemli bir bölümü Türkçe öğreniyor...
Başka bir katta çalışma masalarının arkasında Galatasaray bayrağı. Şirket Galatasaray ve Fenerbahçe ile anlaşıp gsyandex ve fbyandex'i kurmuş. Türk insanını can damarından yakaladılar…
VEHBİ KOÇ'UN BEKLEDİĞİ OLDU...
Yıllar yıllar önce rahmetli Vehbi beyin belgeselini hazırlarken, çocuklarını ve torunlarını kastederek, "İleride bu dev holdingde kim nereye gelecek?” diye sormuştum. Çocukları ve torunları hakkında çok kesin görüşleri olan bir kişiydi. Kimin nereye geleceğini teker teker anlattı ve sonunda da Ali'nin önemli bir göreve gelmesini beklediğini söyledi.
Baktım, Ali Koç şimdi Otosan'ın başına geldi.
Vehbi beyin tahmini çıkmış oldu.
Ali Koç gerçekten, ailenin diğer fertleri gibi tuttuğunu koparanların arasındadır.
Hayırlı olsun.
AYTUĞ ÇİFTİNE MUTLULUKLAR
Yüksel Aytuğ dikkate aldığım bir TV eleştirmenidir. Yazılarını, programlarını severim. Sektördeki insanlara göre biraz değişik, sıra dışı bir kişiliği vardır. Tam da kendinden bekleneni yaptı. 12.12.2012’de evlenenler kervanına katıldı. Özlem-Yüksel Aytuğ çiftine mutluluklar dilerim.
Paylaş