Erdoğan: Sizin istediğiniz çözümü kabul etmeyeceğim…

Haftasonu Diyarbakır ve Şanlıurfa konuşmalarıyla, Başbakan Kürt sorunuyla ilgili yol haritasını çizdi. Bundan böyle, silahları susturmadığı sürece PKK’nın beklentilerini karşılama niyetinde olmadığını, Kürdistan kurma niyetlerine imkan sağlamayacağını açıkça ortaya koydu. Nedenini de ben size anlatmak istiyorum.

Haberin Devamı

Bu yazıyı yazabilmek için, Başbakan’ın Cumartesi günü Diyarbakır’da, Pazar günü de Şanlıurfa’daki konuşmalarını bekliyordum. Kürt ve PKK sorunlarıyla ilgili politikalarının nereye gideceğini ortaya koyacağı için önemliydi.
 
Farkındasınızdır, Başbakan’da bir süredir önemli bir değişiklik var.
 
2005’deki tarihi Diyarbakır konuşmasından başlayarak, son yıllara kadar bu sorunu çözecek ve tarihe geçecek bir lider olarak görünüyordu. Yaptığı açıklamalar bunu gösteriyordu. Başkalarının yapamadıklarını yaptı.
 
PKK ve Öcalan ile devlet arasında diyaloğun önünü açtı.
 
Oslo’da MİT temsilcileriyle PKK temsilcilerinin görüşmesine izin verdi.
 
İmralı’ya heyetler yolladı.
 
TRT’de Kürtçe kanaldan başlayarak, Kürtçe isimlerden tutun birçok alandaki kısıtlamaları kaldırdı.
 
Güneydoğu’ya büyük yatırım yaptı, teşvikleri arttırdı.
 
Ünlü “Kürt Açılımı” projesini devreye soktu.
 
Sonradan bir şeyler oldu ve Erdoğan bu tutumunu 2010 seçimleri öncesinden itibaren değiştirmeye başladı. Hele 10 ay öncesinden başlayarak da, eski yaklaşımını bıraktı. Son derece sert bir tutum aldı.

Sözleri sertleşti.

Tutumu sertleşti.

Haberin Devamı

Bir yandan İmralı’yı resmen kapattı. Öcalan’ın dış dünya ile diyaloğunu durdurdu. Öcalan 10 aydır ne avukatları ne de yakınlarıyla görüştürülüyor.

PKK ile hiçbir temasa izin verilmiyor.

KCK tutuklamaları büyük bir hızla sürdürülüyor.

BDP de sürekli şekilde hırpalanıyor.

Bu yaklaşım değişikliğini araştırdım. Başbakan’ın bu manzara karşısında nasıl bir mantık izlediğini, kafasındakileri öğrenmeye çalıştım. Ortaya çok farklı bir manzara çıktı.

“KÜRDİSTAN KURMAK İSTİYORLAR…”
 
Başbakan ve Ankara’da bu sorunlarla ilgili politika oluşturanlara göre, PKK ve BDP’nin temel amacı, Kürt sorununu çözmek değil, Türk toprakları üzerinde bir Kürdistan kurabilmek. Daha doğrusu, kendilerinin kontrol edebilecekleri bir toprak parçası üzerinde hakimiyetlerini kurabilmek.
 
Başbakan’ın görüşünü değiştiren unsurlar da şöyle sıralanıyor:

- Oslo görüşmelerini torpillediler ve internet vasıtası ile yayıp hükümeti güç duruma sokmaya çalıştılar.
- İmralı, yardımcı olmak yerine gelişmeleri daha da zora soktu.
- “Kürt Açılımı” politikamızı bilerek engellediler.
- “Özerk bölge” projesini ilan ettiler ve KCK’yı yaygınlaştırarak niyetleri açıkça gösterdiler.
- Silaha öncelik verdiler.

Haberin Devamı

Erdoğan’ın kafasındaki PKK, elindeki silahı (yani terörü) kullanarak Türk toplumunu korkutarak, kendi siyasi kadroları, kendi polisi-jandarması, kendi vergisini toplayan, kendi meclisinden kararları çıkarmak isteyen bir gurup.

Başbakan’ın kafasındaki BDP ise, PKK’nın direktifinden çıkamayan bir parti. Bu ilişkiyi koparamasa dahi, tutumunu değiştirdiği taktirde, BDP ile görüşebileceğini, ancak bunun da ancak Kürt sorunu ile ilgili olacağına inanıyor.

Erdoğan’ın dayandığı en büyük unsur, bölgeden aldığı yüzde 50 oy oranı. Etrafındakilere sık sık “Bunlar tüm Kürtleri temsil etmiyorlar… Üstelik ne istediklerini de bilmiyorlar… Ne verseniz yenilerini talep ediyorlar…” demesi de bundan kaynaklanıyor. Bölgedeki her konuşmasında da, işsizlikten başlayıp fakirliğe kadar uzanan her sorunun sorumlusu olarak, PKK’yı gösteriyor.

Haberin Devamı

PKK’nın hem uluslararası camiada, hem de Kuzey Irak Yönetimi nezdinde eski desteğinin kalmadığı, giderek yanlızlaştığı inancı da bu ortama eklenince, Ankara PKK’yı sıkıştırdıkça sıkıştırıyor.

Öcalan’ı da yanlızlığa itiyor.

Vücut diliyle olsun, verdiği direktiflerle olsun, Başbakan’ın mesajı artık netleşti:

“…Sizin istediğiniz çözüme yanaşmayacağım. Silahı bırakıp terörü kesin, gelin konuşalım. Ancak Kürdistan kurulmasına izin vermem…”

Acaba başarabilir mi ?

Kolay değil…Bundan dolayı CHP’nin yardımına ihtiyacı var.

TERÖR ANCAK, AKP-CHP ANLAŞMASIYLA ÇÖZÜLÜR…
 
Ne kadar ısrar ederse etsin, CHP’yi ne kadar yerden yere vurursa vursun, ister Kürt sorunu diyelim, ister PKK sorunu, bölgede yaşanan bu kanama CHP’siz çözümlenemez.
 
Erdoğan bu konuda önemli ve çok cesur adımlar attı. Bunu kimse inkar edemez. Ancak, Türkiye bu konuda geç kaldı. Aynı adımlar 15 yıl önce atılabilmiş olsaydı, bugün farklı bir durumda olabilirdik.
 
Şimdiden sonra çok daha büyük adımlar atmak ve çok daha cesur kararlar almak gerekiyor.
 
Kim ne kadar güçlü bir iktidar olursa olsun, bu sorunu tek başına çözemez. Mutlaka CHP’yi yanına almak zorundadır. Beklenen oyu alamamış olsa dahi, CHP hala bölge açısından sözü dinlenen bir partidir.
 
10 maddelik son raporunu bilmem okudunuz mu?
 
Aslında bir çözümden çok, çözümün bir mekanizmasını ortaya koyuyor. Dikkate alınması gereken bir çalışma.
 
Ak Parti belki bu sorunu kendi başına çözüp nimetlerinden de tek başına nemalanmak isteyebilir. Ancak şunu da gözden kaçırmamak gerekir ki, eğer gerçekten çözüm arıyorsa, CHP ile adım attığı taktirde sonuç alabilir.
 
Gayet tabii, muhalefet liderini hergün yerden yere vurarak bu adımı atmak zordur. Ayrıca unutmamak gerekir ki, iki lider arasındaki bu sertlik gösterisi kamuoyunda prim getirmemektedir.

Haberin Devamı

Erdoğan eninde sonunda, bu ülkenin geleceği açısından CHP ile hiç değilse Kürt sorununda ortak bir nokta bulsa dahi, tarihe geçebilecek konumda.
 
Başbakan’ın bir an önce karar vermesi gerekmiyor mu?

Yazarın Tüm Yazıları