Paylaş
Artık yeni bir döneme girildiğini yazıp çiziyoruz.
Balyoz-Ergenekon-12 eylül-28 şubat davalarıyla Askeri Vesayetin bittiğini ileri sürüyoruz. Bundan böyle, seçilmiş iktidarları darbeyle deviren , hatta deviremese dahi planlamayla yetinenlerin bile cezalandırılacakları yeni bir döneme girildiğini konuşuyoruz.
Artık hiçbir Komutanın kışlasında komplo toplantıları yapamayacağını sanıyoruz.
Acaba bu varsayımlar gerçekçi mi, yoksa kendi kendimizi mi aldatıyoruz ?
Bu soruya benim yanıtım var: Eğer TSK eğitim sistemini ve söylemini değiştirmez, kafalara farklı bilgi ve yaklaşım zerk edemezse, darbe düşüncesi tümüyle yok olmaz.
Bundan böyle darbe yapmak çok zordur, ancak asıl önemli olan, darbe fikrinin subayların kafasından tümüyle silinmesidir ki, bu da halen uygulanan eğitimin değişmesiyle gerçekleşebilir.
Subaylarımız, Askeri Okullara "darbeci" olarak girmiyorlar. Onlara, gerektiğinde müdahele edebilecekleri fikrini bizler veriyoruz.
Okudukları kitaplarla...
Komutanlarının yaptıkları konuşmalarla...
Sokağa çıktıklarında , sivil yakınlarının söyledikleriyle büyüyorlar.
Bu şekilde yetişen subay da kendini darbeci görmüyor. Müdahelenin kötü veya yanlış bir iş olduğuna inanmıyor. Aksine, Vatanı Kurtarmak için harekete geçtiklerine inanıyorlar.
Eğitimi boyunca ona hep aynı yükleme yapılıyor:
- Bu vatanın temelini Atatürk attı ve size emanet etti.
- Atatürk ilkelerini (Biri Yobaz veya Ticani'lere karşı savaş-Diğeri de bölücüleri engellemek) ilelebet sürdürmeli, bu ilkeleri bozmaya kalkanlara karşı çıkmalısınız.
- Siz birer Şövalye ruhlu, vatanını herşeyden üstün sayan birer kahramansınız.
- İç ve dış düşmanlara karşı durmalısınız.
Özetlemek gerekirse, gencecik beyinlere şu mesaj verilir:
Osmanlı dönemindeki yobazlar sayesinde koskoca bir imparatorluk bölündü. Atatürk ülkeyi kurtardı ve yeni bir yön verdi. Şimdi geri kalan bu toprakları korumak, bağımsızlığını kollamak sizin görevinizdir...
Okutulan tüm tarih kitapları, ekonomi dersleri bu ilkelere göre ayarlıdır. Okullarda Komutanların konferansları, Üst'lerinin konuşmaları da hep aynı çizgidendir.
"Gerektiğinde Vatanı Kurtarmak" için müdahele hakkı olduğu genç subayın kafasına çivilenir.
Böyle büyütülen bir genç , belki mahkeme kararlarından çekinebilir , ancak Vatanı Kurtarma içgüdüsü tümüyle silinemez. İç düşmanlara karşı direnme derisine işlemiştir.
Bu sürecin yerleşmesini istiyorsak, sağlıklı ve darbesiz bir Demokrasiye kavuşmayı düşlüyorsak, TSK'nın kitaplarını, söylemini yani eğitimini temelden değiştirmemiz gerekiyor.
Bu yaklaşım, "Atatürk ve İlkelerinin Kışladan Çıkarılması" anlamına çekilmemeli. O değerler dengeli şekilde öğretilmeli, subay adaylarımıza abartılı mesajlar vermekten kaçınmalı ve en önemlisi, gencecik insanlarımızı bir vesayetle görevlendirmemeliyiz.
İşte bunu başarabilirsek, o zaman gerçekten yeni bir döneme girdiğimize inanabiliriz.
AYIPTIR, BIRAKIN ŞU ŞARK KURNAZLIĞINI...
Geçen hafta çok sevinmiştik. Yeni reyting ölçme şirketi işe başlayınca ümitlerimiz artmış ve ben de bu sütunlarda övgü dolu bir yazı yazmıştım. Nedeni de, TNS'in bir süredir bazı Ana Haber, Haber ve Spor Programları ve diğer programları Jenerik oyunuyla bölmek ve suni şekilde reyting yükseltme çabalarına sırt dönmüş, gerçek reytingleri yansıtmıştı.
Bu doğru yaklaşım sadece 1 hafta sürebildi. Anlaşılan bazı kanallardan gelen baskıya onlar da dayanamadılar ve kendi kendini aldatmaktan başka bir işe yaramayan eski uygulamaya geri döndüler.
Beni asıl, 5 büyük kanalın Ana Haberleri ilgilendiriyor.
Bu garabeti, galiba 2010 yılıydı, önce Show TV başlatmış, onu hemen iki gün sonra Star izlemişti. Beni asıl şaşırtan, uzun süre ilkeliri tutumunu sürdüren ATV ve FOX haberin de sonunda bu kervana katılmaları oldu.
Kanal D, 2005'te benim gelişimden bu yana, Ana Haberin ne saatiyle oynadı, ne jeneriğiyle. Bu kanalın genel politikası zaten, hiçbir programın kendi içinde jenerikle bölünmesine izin vermiyor.
Siz farkında bile olmuyorsunuzdur.
Dikkat eden görebilir.
Bugün, Show-ATV-Star-Fox Ana Haber ekrana geldiklerinde (18.30-19.00 arası) önce Haberlerine başka isim koyuyorlar. Kimi Sıcak Gündem, kimi Günün Olayı veya Haber Gündem. Zira o saatlerde henüz seyirci fazla olmadığı için reytingler de genelde düşük oluyor. Seyircinin arttığı 19.20-19.25 arasında da, Ana Haber Jeneriğini döndürüyorlar. Oysa başından itibaren Haber bülteni yapıyorlar. Ancak Sonuçta da,piyasaya dağıtılan (Barometre) 100 program listesinde ön sıralara çıkıp "Başarılı olan biziz" diyebiliyorlar. Hele bası spor programları 10 defa bölüyor (!) kısa süreli olunca listede yukarı tırmanıyorlar. O zaman, durumun farkında olmayan internet siteleri övücü yazılar yazıyorlar. Yani tamamen ego tatmini.
Aslında tam bir komedi yaşanıyor. Resmen kendi kendini aldatmaktan başka birşey değil. Tam bir yalan rüzgarı. Bu anormalliği kimse düzeltmiyor veya düzeltmek istemiyor. Tüm profesyoneller, reklamcılar, herkes şikayet edip ayıplıyor, ancak tutum değişmiyor.Hatta, etrafa garip cezalar dağıtma şampiyonu RTÜK dahi "Ana Haber bölünmez" ilkesini uygulayamıyor. Herhalde birilerini rahatsız etmekten korkuyor veya görmezden geliyor.
Bu durumdan mağdur olduğumuzdan dolayı şikayet etmiyorum. Kanal D Ana Haber, jeneriklerini nerede döndürülerse döndürsünler yine kendi saatleri içinde 1 inci oluyor. Rahatsızlığım, toplumun güvenini kazanması gereken "Biz doğruyu söyleriz" diyen kanalların halkı aldatmasından kaynaklanıyor.
Açıkçası, içime sindiremiyorum.
Şimdiden uyarıyorum, eğer bu gidişe bir son verilmezse, yarın hemen her program, “mahallenin tek aptalı ben miyim?” diye bölmeye başlayacak ve BAROMETRE arap saçına dönecek, işin içinden çıkılamayacak. TNS ile iyi birşey yapalım diyenler, pişman olacaklar.
Paylaş