PaylaÅŸ
Başbakan'ı dün gurup toplantısında dinlerken, bir defa daha yerin dibine girdim.
Anlattıklarını ve olayın ayrıntılarını daha önceden de biliyordum, ancak olanları Erdoğan'ın ağzından dinlemek, utancımı daha da arttırdı.
Dersim, yakın geçmiÅŸimizin en kanlı ve en acı olayıdır. Kürt kökenli vatandaÅŸlarımızı "birer fare gibi maÄŸaralara sıkıştırıp gazladık". Binlercesini öldürdük ve sürdük.          Â
BaÅŸbakan'ın konuÅŸmasının temelinde CHP'yi suçlamak vardı. Ben olaya sadece "Sorumlu kim?" açısından yaklaÅŸmak istemiyorum.           Â
Dersim, tarihimizin utanç duyulacak bir sayfasıdır.           Â
Yeni kurulan bir Cumhuriyetin yaÅŸama savaşı veya Cumhuriyetimize karşı ayaklananların cezalandırılması, tek parti dönemi gibi gerekçelerin arkasına da saklanmamamız gerekir. Unutmayalım ki, kim ve hangi nedenle harekete geçmiÅŸse geçsin, Dersim hepimizin sorumluluÄŸudur.          Â
Başbakan, Dersim' lilerden T.C Devleti adına özür diledi.
DoÄŸrusunu yaptı.        Â
Gerekeni yaptı.          Â
Ancak yetmez, Dersim suçu hepimize aittir. Bunca yıl üstünün örtülü kalması , devlet dışındaki güçlerin gözlerini yumması sayesinde olmuÅŸtur. Medya'nın önemli bir kesimi susmuÅŸ veya susturulmuÅŸ, Ãœniversiteler , partiler de konuya sırtlarını çevirmiÅŸlerdir. Kürt kökenli vatandaÅŸlarımızın yıllardır süren çığlıkları görmezden gelinmiÅŸtir.          Â
Åžimdi durum deÄŸiÅŸiyor. CHP-AK Parti sürtüşmesinden kaynaklanıyor olsa dahi, BaÅŸbakan artık pandora kutusunun kapağını açmıştır. Dersim'in cinleri aramızda dolaÅŸmaya baÅŸlamıştır. Bundan böyle başımızı kuma sokamayız . Görmezden gelemeyiz. Sadece CHP veya tek parti dönemini suçluyarak, dönemin koÅŸullarıyla ilgili gerekçelerin arkasına da saklanamayız.          Â
TBMM mutlaka bir soruşturma komisyonu kurmalı ve Başbakanın özrüyle yetinilmeyip, hem yaşananlar ayrıntılı şekilde kamu oyuyla paylaşılmalı, hem de bu utançtan kurtulmamız için gereken adımlar atılmalıdır.
KIÅžLA ADLARININ DEĞİŞMESÄ° ÇOK DOÄžRU BÄ°R KARAR OLDU...Â
Bu konu da yıllardan beri tartışılıyordu. Ãœlkenin çeÅŸitli yerlerindeki kışlalara bazı Komutanların adlarının verilmesi, özellikle Kürt ve Alevi kesimlerde tepki yaratıyordu. Hele Van'da MuÄŸlalı Mustafa adının kışlaya verilmesini Kürt kökenli vatandaÅŸlar tarafından bir gözdağı gibi algılanırdı. Zira bu komutan, 1943 'te Van 'da 33 Kürdü kurÅŸuna dizdirmekle suçlanırdı. 32'sinin öldüğü, birinin kurtulduÄŸu bu olay çok konuÅŸulmuÅŸtu . Kürt çevrelerde, TSK'nın MuÄŸlalı Mustafa adını bu kışlaya vererek "sizin de başınıza gelir" mesajı yolladığına inanılırdı.Â
Genelkurmay BaÅŸkanlığı, baÅŸta Van Kışlası olmak üzere, 65 kışlanın adlarını deÄŸiÅŸtirdi. Komutanlar yerine, ÅŸehitlerin isimleri verildi.          Â
Çok doğru bir karar. Türkiye artık değişiyor. Bu değişime TSK'nın da ayak uydurması gerekirdi ve şimdi gerçekçi adımlar atılmaya başlan oldu. Bir ülkenin silahlı kuvvetlerinin topluma bu tip mesajlar vermesine gerek olmadığı gibi, eğer ortada bir duyarlık varsa, bunu ortadan kaldırmak için harekete geçmesi çok daha doğrudur.
HOPPALAA , VÄ°CDANÄ° RET KONUSU YÄ°NE KARIÅžTI...Â
BaÅŸbakan, salı günü "Vicdani Ret konusu gündemimizde deÄŸil" deyince, herÅŸey birbirine giriverdi. Oysa o ana kadar, Türkiye'nin nasıl uygarlaÅŸtığını yazıp çiziyor ve övgüler diziyorduk.          Â
Ä°lk haberi Adalet Bakanı Sadullah Ergin vermiÅŸ ve Vicdani Ret konusunda bir düzenleme hazırlandığını açıklamıştı. Hepimizi de ÅŸaşırtmıştı. Ardından, Savunma Bakanı kafaları karıştırdı. Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesinin Türkiye'nin bu uygulamasını sürekli cezalandırılmasının önüne geçilmesi için bir çalışma yapıldığını söyledi. Yani, Vicdani Retçiler kabul görmeyecek, sadece aldıkları cezalar hafifletilecekti. Åžimdi, BaÅŸbakan daha da önemli bir adım attı ve gündemde böyle bir çalışma olmadığını açıkladı.          Â
Nedir bu karmaÅŸa, anlayamadık.         Â
Ortada açıkça, ya bir yanlış anlama var veya bir hazırlık BaÅŸbakan tarafından durduruldu. Belki de Bedelli Askerlik kararı açıklanırken, araya bir de Vicdani Retçiler girmesin mi, denildi?         Â
Anlayacağınız, besbelli bir karışıklık yaÅŸandı.          Â
Peki neden? Kim sorumlu?
PaylaÅŸ