Bugünkü toplantı, Kıbrıs sorununda bir Milat olabilir. Her iki tarafın kabul edeceği bir çözüm herkesi rahatlatacak, çözümsüzlük ise hem Kıbrıs’ta, hem de Ege’de yeni bir gerilimli dönem başlatacaktır.
Denktaş – Klerides görüşmesi, Kıbrıs sorununun çözümü ve Türk- Yunan ilişkilerinde yepyeni bir dönemin başlangıcı da olabilir, bugünkü göreceli barış ortamının bitmesine de yol açabilir.
Herşey iki liderin elinde.
Bugün sizlere iki senaryo tanıtmak istiyorum.
Tarafların kabul edecekleri bir çözüm ne getirir, çözümsüzlüğün faturası ne olur?
ÇÖZÜM, BARIŞ VE ZENGİNLİK GETİRİR
Kıbrıs’ta iki bölgeli, iki toplumlu, az yetkili bir Federal hükümetle yönetilen, karşılıklı serbestilerin (dolaşma, yerleşme mülk satın alma) ve asker çekiminin uzun bir takvime dağıtıldığı çözüm bakın neler getirir:
1. Türk toplumunun kişi başına geliri 5 yıl içinde en az 7.500 dolara (bugün 3.000 dolar) yükselir. 10 yıl içinde yapılan hesaplara göre, bu miktar 12 bin dolara ulaşır. 2. KKTC vatandaşları, çeşitli ambargo ve kısıtlamalardan kurtulacağından dolayı, tüm AB ülkelerinde yerleşme ve iş bulma hakkına kavuşur. 3. KKTC’deki gayrimenkullerin değerleri yaklaşık 5-6 misli artar. 4. Türkiye’nin AB yolundaki en önemli bir engeli kalkmış olur. Ancak, Kıbrıs’ta çözümün Türkiye’nin tam üyeliğini güvenceye alacağı da sanılmamalıdır. Kıbrıs’ta çözüm bulunsa dahi, Ankara’nın diğer Kopenhag kriterlerini yerine getirmesi şarttır. 5. Türkiye hakkında Uluslararası kuruluşlar ve yerli parlamentolarda çıkarılan suçlama ve karalama dolu kararlar kesilir. 6. Ege’de Yunanistan ile gerginlik dönemi biter ve iki ülke arasında ticaret büyük oranda artar.
ÇÖZÜMSÜZLÜK İSE, FAKİRLİK VE GERİLİM GETİRİR
Çözüm bulunamadığı, Güney’in AB tam üyeliğine gittiği , KKTC’nin (Türkiye’ye ilhak olmasa dahi) dışarda kaldığı bir senaryo şu olası gelişmeleri getirir:
1. KKTC vatandaşları ambargo altında, dünya ile ilişkileri kesilmiş, Türkiye’den başka bir yere gidemeyecekleri ve fakirleşecekleri bir ortama itilirler. Türkiye cebinden para vererek KKTC’yi uzun yıllar beslese dahi, bu durumun hem KKTC’de, hem de Türk toplumunda yaratacağı hoşnutsuzluk ve sürtüşmeler artar. KKTC bir süre sonra, gerçek Kıbrıs’lıların terkedecekleri ve sadece Türkiyeli Türklerin yaşayacakları bir bölgeye dönüşür. Güney zenginleştikçe, Kuzey ister istemez ters orantılı olarak zayıflar. 2. Ada, artık geri dönülemez şekilde ikiye ayrılacağından dolayı, Güney’e Yunanistanın “güvenlik sağlama” gerekçesiyle gelip yerleşmesi çok daha kolaylaşır. Çözüm durumunda Yunanistan Güney’e giremez. Çözüm durumunda, KKTC, Kıbrıs adına alınacak her kararda söz sahibi olacağından dolayı, Türkiye’nin çıkarlarını koruyabilir.
3. Türkiye, Kuzey’i terketmeden ve büyük olasılıkla çok daha kötü anlaşmaları kabul etme zorunda kalmadan AB’ye hiçbir zaman tam üye olamaz. Türkiye-AB ilişkileri tamiri güç bir sürece girer. 4. Güney Kıbrıs bir süre sonra, Kuzey’deki topraklarının istila altında olduğunu ileri sürerek, Avrupa İnsan Hakları mahkemesine ve Avrupa Parlamentosuna başvurarak, Türkiye’den tazminat ister. Hem tazminat alır, hem de AB’yi Türkiye’nin üstüne yürüterek hayatımızı siyasi yönden zehir edebilir. 5. Hele KKTC’nin ilhak kararı, Türkiye’nin tam anlamıyla yanlızlığa itilmesiyle sonuçlanır. 6. Ege tekrar krizli yıllara ödner. Türk-Yunan ilişkilerinde bugün yaşanan bahar ortamı kaybolur. Hem turizm, hem de ekonomik yönden zarar artar.
SONUÇ
Kimse Kıbrıs’ın bedava gitmesini veya satılmasını istemiyor. Kamuoyundaki “tarafların kabul edeceği çözüm” baskısı giderek artıyor.
Önemli olan, her iki tarafın çözümsüzlük için değil çözüm için çaba harcamasıdır.