Çirkinlikler içinde güzel bir adamdı

Bülent Ecevit, Türk toplumunda fazla önemsenmeyen kalitelere sahipti. Çirkinliklerle dolu bir siyaset dünyasının “kibar, saygılı, dürüst, uygar” siyasetçisi idi. Politikalarını beğenmeyenlere dahi kendini saydırmasını bilmişti.

Haberin Devamı

Bülent Ecevit için Türk toplumunun çıkardığı en farklı, en aykırı siyasetçisiydi, diyebiliriz.Milyonları arkasından sürüklerken, hiçbir zaman ucuzlamadı. Sonuna kadar da farkını korudu.

 

Benim kuşağım, gözlerini Bülent Ecevit’le birlikte açtı. İnönü’nün son dönemine rastlamıştık ve genç, kara bir oğlan dikkatlerimizi çekmişti. İnönü gibi bir tabu’ya baş kaldırması, hepimizi cezbetti. Koskoca bir lidere boyun eğmemesi ve mücadele etmesiyle farklı bir siyasetçi olacağını göstermişti. Herhaliyle kendine güvenen ve en önemlisidoğru bildiğini sonuna kadar savunan bir kişilikti.

 

Sadece bu duruşu değil, Askeri yönetimlere başkaldırışı da şaşırtıcıydı. 12 Mart darbesine karşı çıkışı ve en önemlisi, dönemin Genel Kurmay Başkanı Faruk Güler’in Cumhurbaşkanlığınaseçilmesine karşı çıkmasıyla, yerleşmiş bir sistemi yıkmak istediğini de göstermişti.

 

Haberin Devamı

Ecevit, işte bu adımlarla 1970’lerin yıldızı oldu.

 

Ecevit’i, Türk kamuoyunun genelinden ayıran farklılıkları sadece bunlar değildi.

 

Herşeyin başında kibardı.

 

Kabalıklarla dolu, magandayaklaşımı halka inmek olarak gören bir siyaset dünyasında, Ecevit’in kibarlığı, etrafındakilerini daima etkilemişti.

 

Ne kadar sert tartışmalara girse dahi, saygısından hiçbir şey kaybetmezdi. Küfür ve saygısızlığın geçen akçe olduğu dönemde, Bülent Ecevit hepimize ders verdi.

 

Türk politikacılarını, tek tek kamuoyu anketiyle sorgulasanız, sadece Ecevit’lerhakkında “namuslu, dürüst” yanıtını alırsınız. Öylesine sade, öylesine düzgün bir hayat geçirdi ki, kamuoyunun gözünde bambaşka bir yere oturtuldu. Bütün bunları da göstermelik yapmadı. Sırf başkalarının hoşuna gitsin diye değil, içinden geldiği için yaptı. Zaten yaşadıkları hayat, evleri, giysileri de tevazularının simgesiydi.

 

Haberin Devamı

Ecevit’in bizlere verdiği diğer önemli ders kültür ile ilgiliydi. Düşünebiliyor musunuz, kitap okumayan, gazetelerin başlıkları ve TV’deki programlarla kültür ihtiyacını geçiştirmeye çalışan bir toplumun içinden gelmişti. Kültür’ün “K” sinin yanından geçmeyen bir siyasi kesimin içindeydi. Buna karşın, hepimize kültür dersi verdi. Şiir yazdı, kitap okudu.

 

Ne yazık ki, Bülent bey bu kalitelerinden hiçbirini bu topluma ve siyasi kesime benimsetemedi. O kendi yoluna gitti, bizlerde kaba saba siyaset anlayışımızı sürdürdük.

 

Ondan ders alamadık.

                                             *                               *                               *

 

Haberin Devamı

AB ÜYELİĞİMİZİ HİÇBİR ZAMAN ASKIYA ALMADI…

 

Çok ilginçtir, Bülent Ecevit ile ilgili olarak bazı çevrelerde son derece yanlış bir izlenim vardır. Buna göre,1978 yılındaki büyük ekonomik krizinde, Türkiye-AB ilişkilerini askıya aldığı, dondurduğu söylenir.

          

Oysa bunun gerçeklerle hiçbir ilgisi yoktur.

          

1978’de, Adalet Partisinden bir grup parlamenterin istifası edip CHP ile yeni bir hükümet kurmaları ve Ecevit’in Başbakan olduğu dönemde, Türkiye ünlü ekonomik sıkıntılarından birini daha yaşıyordu. Demirel’in “5 sent’e muhtacız” cümlesiyle özetlenen bu dönemde, Merkez Bankası kurumuş, çekleri ödenmez olmuş, tüm dış krediler kesilmiş ve ülke kelimenin tam anlamıyla kararlığa mahkum olmuştu.

Haberin Devamı

          

İşte bu dönemde Ecevit, önüne gelen her kapıyı çalıyor ve IMF ile anlaşma yapana kadarki dönemi çevirecek olan Köprü Kredi peşinde koşuyordu. Bu çerçevede Brüksel’e de gitmiş ve “…Bize yardımcı olun, köprü kredi verin. Aksi halde gümrük indirimlerimizi dondurmak zorunda kalacağız. Zira sizlere ödeyecek paramız kalmadı” demişti.

          

Ecevit’in bu yaklaşımı çok farklı anlaşıldı.

          

Ben de o dönemlerde Brüksel’deydim. Milliyet Gazetesinin Avrupa bürosunu yönetiyordum. Biliyorum.

          

Avrupa Komisyonu başkanıyla yaptığı bu konuşmadan sonra, yabancı basına verilen brifingde “Türkiye Başbakanı ilişkileri dondurmakla tehdit etti. Para vermezseniz, başka çaremiz kalmaz diye şantaj yaptı” denildi.Tabii Türkiye’de Ecevit’i bir Komünist gibi gören siyasiler (özellikle AP’liler) ve onlardan yana olan basın, kıyametleri kopardı. Komünist Ecevit’in Türkiye’yi batıdan uzaklaştırmaya çalıştığı izlenimi yayılıverdi.

Haberin Devamı

          

Şaşırıp kalmıştık.

          

Ecevit’i arayıp sordum.

          

Sayın Birand ilgisi yok. Ben destek vermeleri gerektiğini söyledim” diye yanıtladı.

          

Ancak bu söz Ecevit’e yapıştı. Şimdi dikkat ediyorum, bazı konferanslarda veya inceleme yazılarında sık sık , Ecevit’in Türkiye’yi AB’den uzaklaştırmak istediği yazılıp çiziliyor.

Yazarın Tüm Yazıları