Paylaş
PKK'yı anlayabilmek, stratejisini çözebilmek giderek imkansızlaşıyor.
Kandil'deki liderleri sayılan Murat Karayılan'ın Türk kamuoyuna yolladığı mesajlar başka, giderek artan kanlı eylemler ise bambaşka bir görüntü çiziyor.
Kürt ve Türk toplumları bir barışa varılmasını, artık terörden kurtulunmasını istiyor.
PKK ise tam aksine daha fazla kan döküyor. Barış istemiyormuş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin burnunu sürtmeyi daha çok tercih ediyormuş gibi bir havada davranıyor.
Cumhurbaşkanı Gül'ün Güneydoğu gezisinden sonra, sanki "Sen oralara gidersen, bak biz de oraları nasıl vururuz..." der gibi bir saldırı sergiledi.
Bu tutum bir savaş ilanıdır.
Başka türlü bir izahı olamaz.
Böyle bir durumda da iktidarda kim bulunursa bulunsun, barış veya uzlaşı kelimelerini telaffuz edemez. Bugünden itibaren devletin yapabileceği tek şey kendi kamuoyuna gücünü göstermek üzere harekete geçmesi olacaktır.
Ne zamana kadar süreceği belli olmayan bir savaşın fişeği atıldı.
PKK BİRÇOK YÖNDEN KAYBEDİYOR...
PKK belki bir güç gösterisinde bulunmuş olmaktan dolayı kendi kendine gurur duyuyor olabilir. Benim merak ettiğim, örgüt kendini ne duruma soktuğunun acaba farkında mı?
PKK’lılar ve destek verenler "terörist" nitelemesinden son derece rahatsız oluyorlar. Kendilerinin “terör” yapmadıklarını, haklarını aradıklarını ileri sürüyorlar.
Hayır.
Bunun kabul edilebilir bir yanı yok.
Bunun adı apaçık terördür.
Daha da önemlisi, bu terörü Kürt kamu oyunun benimsemediğinden eminim. Bu şekilde barışa yakınlaşmak değil, tam tersine uzaklaşmaktayız. Uzaklaştıkça da hep birlikte kaybedeceğiz. Biz de Kürtler de kaybedecek .
Bu katliamı gerçekleştirenler eğer Türkiyenin burnunu sürtebileceklerini sanıyorlarsa, çok yanılıyorlar. Aksine, iki toplumu bir iç savaşa zorluyorlar. Öyle bir iç savaş ki hepimiz kaybedeceğiz. Hepimiz büyük acılar çekeceğiz .
BDP de kaybedenler listesinin başında geliyor.
Bugün hiçbir BDP'li çıkıp bu cinayeti savunamaz. "Siz KCK’lıları tutukladınız, işte bunun sonucunu gördünüz." diyemez.
PKK bu olayla sadece yandaşlarının bir kesimini ve Türk kamuoyunun liberallerini kaybetmekle kalmıyor, aynı zamanda Avrupa'yı da kaybediyor. Terörist damgası yiyen bir harekete ne Avrupa Parlamentosu ne de AB üyeleri destek verirler.
PKK göz göre göre bindiği dalları kesiyor.
ERDOĞAN HAKLI ÇIKIYOR...
Seçimlerden önce başladı ve bugüne kadar sürdü.
Kürt açılımı ile hepimizi heyecanlandıran ve cesaretinden dolayı alkışlatan Başbakan, bir süredir sertleşmişti. Bundan dolayı da eleştiri alıyordu.
Ben de eleştirenler arasındaydım.
Toplumun barışa susadığı bir dönemde bu sertleşmenin nedenlerini anlayamamıştık.
Dün yaşananlar öylesine bir tepki yarattı ki PKK bu cinayetiyle Erdoğan' ı haklı çıkarttı. Barış peşinde koşanlar ikinci plana düştüler.
Şimdi uzun süre, dışarıda arka arkaya kara ve hava harekatları yaşanacak. İçerde ise daha da sertleşilecek, daha çok kan dökülecek.
ASKER NEDEN KENDİNİ KORUYAMIYOR ?
Bu olaya bir de ters açıdan bakalım.
Çok kimse aynı soruyu soruyor.
Nasıl oluyor da PKK böylesine bir saldırı gerçekleştirebiliyor?
Hani istihbaratımız çok iyi idi? Hani kuş uçsa hemen haber alabiliyorduk? Hani karakollarımız çok sağlıklı şekilde korunuyordu?
Ne oluyor?
PKK'nın bizden korkması gerekirken, neredeyse bazı bölgelerdeki güvenlik güçlerimiz PKK'dan korkar oldular. Gün geçmiyor ki bir saldırı haberi alıyoruz. Gün geçmiyor ki insanımız öldürülüyor.
Bunun hesabını birilerinin vermesi gerekiyor.
Konuşmak kolay. "Bıçak kemiğe dayandı" demek de çok kolay.
Önemli olan tutarlı bir strateji saptamak. Zigzaglardan kurtulmak ve topluma güven verebilmektir.
Paylaş