“ Böbürlenme padişahım, senden büyük Allah var…”

Türkiye yepyeni bir sürece girdi. Böyle bir duruma hiç alışık değiliz. Heyecan verici de olabilir, son derece gerilimli ve keyifsiz bir süreç de. Asıl sorumluluklar şimdi başlıyor ve bütün yük, baştaki liderinden, en küçük taraftarına kadar Ak Parti’lilerin sırtında.Ya Başbakan’ın dediği gibi mütevazi olacaklar veya bugün aldıkları oyu dört yıl içinde kaybedecekler.

Haberin Devamı

Kimsenin bu seçimlerden şikayet etmeye hakkı yok.
 
Olaysız, şüphe uyandıracak yolsuzlukların yaşanmadığı bir seçim geçirdik. Daha da önemlisi, uzun süredir ilk defa Türk toplumu en geniş şekilde TBMM 'de temsil ediliyor olması. Bütün bu açılardan bakarsak, Türk demokrasisi büyük bir kazançla çıktı. Mazoşistliği bir yana bırakalım ve bir defalığına, bu yeni sürece ümitle bakalım.
 
Tabii bizlerin de, Başbakan Erdoğan’dan başlamak üzere, en alt düzeydeki yetkilisine kadar, tüm Ak Parti kadrolarından beklediğimiz önemli bir tutum var. Başbakan’ın balkondan söylediği gibi, gururlu ve ezici davranmamaları, bu zaferi tevazu ile benimsemeleri ve “Ben ne oldum “ dememeleri.
 
Ak Parti’nin asıl sınavı şimdi başlıyor.
 
Bu kadar yüksek bir oy kazanmak, aynı oranda da sorumluluk getiriyor. Attıkları her adıma çok daha fazla dikkat etmeleri, karşı tarafa çok daha itina göstermeleri gerekiyor.
 
Hoyratlık kolaydır.
 
Sevecenlik, tevazu ve uzlaşı zordur.
 
Unutmayalım, zafer kazananlar daha geniş gönüllü ve mütevazi olmalıdır.
 
Bu yaklaşım kaybettirmez, tam aksine kazandırır.
 
Hem Başbakan, hem de partinin üst düzeyi bu kurallara uyacaklardır, asıl önemlisi alt kadrolardır. Ak Parti belediye başkanlarının, belediye üyelerinin, ilçe başkanlarının dahi, bu yaklaşıma uymaları çok daha önemlidir.
 
Eğer alt kadrolar bu yaklaşımı benimsemez ve hoyratlık ederlerse, dört yıl sonunda öyle bir rüzgar eser ki, bugün ektiklerini o gün bulamazlar. Gelmiş oyların hepsi uçar ve gider...
 
İşte bu açıdan, Ak Parti’ nin sınavı şimdi başlıyor.

*   *   *

Haberin Devamı

CHP’NİN KURULTAY MERAKI BIKTIRDI...
 
Her seçimden sonra aynı senaryolar yaşanır.
 
CHP, ya oy kaybeder veya beklentilerini yakalayamaz ve hemen ardından kıyametler kopar,  lideri indirmek için kazan kaynatılmaya başlanırdı. Parti yönetimindekiler bunu adeta bir spor gibi yaparlardı. Her seçim sonrası, sonuç ne olursa olsun, CHP’nin bir kanadı hemen kampanyayı açardı.
 
Deniz Baykal bu filmi defalarca gördü de, sonunda iç tüzüğü değiştirip, partiyi bu hastalıktan kurtarmaya çalıştı. Ancak aynı hastalık belli ki ona da bulaşmış. Baksanıza şimdi de Kılıçdaroğlu için kazan kaynatmaya başladı.

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu muhaliflerinin gerekçeleri de anlaşılır gibi değil.
 
 
- Seçim yarışına ortadan girmiş olmasına rağmen, en fazla miting yapmış, çırpınmış, çalışmış ve partinin oyunu, 2007’ye oranla 3,5 milyon artırarak yüzde 26 oranına getirmiş,  hem de milletvekili sayısını 23 arttırmış...
- Bütün bunları yaparken bir de parti içi kliklerle mücadele etmiş, bir Kurultay’dan geçmiş ve kliklerin  üstelerinden gelmiş...
- Partinin temel politikalarında ince ayar yapmış  sosyal demokrat rayına oturtmaya başlamış, projeler üretmiş ve taraftarlarına heyecan vermiş...

Ancak yetmezmiş...

Meğer, kim oldukları bilinmeyen bazı kişiler, partinin yüzde 30’un üstüne çıkacağını söylemişler. Yani, seçim çıtası , Kılıçdaroğlu’nun haberi olmadan yükseğe konmuş. Kimi CHP’li yazarlar da gaz vermişler ve yüzde 30 oranı hedef sayılmış.

Haberin Devamı

İşte şimdi  Kılıçdaroğlu’ndan bunun hesabı soruluyor: “...Sen nasıl olur da yüzde 30’un altında kalırsın” deniyor.

CHP’nin hastalığı yine depreşmiş durumda.

Birilerinin çıkıp, “Bu sonuçtan dolayı lidere teşekkür edelim ve gelecek seçime hazırlanalım. Bırakın rahat bir nefes aldıralım” demesi bekleniyor, ancak kimseler kıpırdamıyor. CHP’nin geleneksel “egosu yüksek abileri” çarkları harekete geçiriyor. Getirdikleri eleştirilerin temeline indiğinizde “Bize hiç danışmadılar” cümlesini buluyorsunuz . Ergenekoncuları listeye aldığı için eleştirdiler, oysa o küçümsedikleri isimler partiye oy da getirdi.

Sonuçta, Kılıçdaroğlu’na hiçbir şey yapamayacaklar, ancak boş yere zaman harcanacak ve tatsızlık yaratılacak.
Sosyal demokratların bu hastalıklarının tedavisi olamayacağına göre, görev  Kılıçdaroğlu’na düşüyor. Yine eline kazmayı alıp, bazı mezarları kazması, gerektiğinde de sopayla disiplini yerleştirmesi gerekiyor.

Haberin Devamı

Bu konuda Tayyip Erdoğan gibi hareket etmekten başka çaresi yok.

CHP, 2015 seçimlerine gerçekten iddialı girmek istiyorsa, Kılıçdaroğlu’nun,  oraların patronunun kim olduğunu göstermesi gerekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları