Paylaş
Adamı Türkiye'ye geldiğine geleceğine pişman etmiştik. BJK'nın ileri görüşlü akıl hocaları ve yazarları adamı yerden yere vurmuşlardı.Ne futboldan anlamadığını bırakmış, ne manava, ne kasaba benzetmediğimiz kalmıştı.Kısa sürede kovduk. Cinlik edip parasını da tam vermeyince, sonradan o fakir Beşiktaş beceriksiz yöneticileri sayesinde tonlarla tazminat ödemek zorunda kaldı, ancak meğer bilmeden İspanya'ya yardım etmişiz.
Baksanıza sonuca. Futbol'dan anlamayan adam, İtalya'ya tam anlamıyla bir "Kanlı Pazar" yaşattı. Sizde izlediniz, İspanya biraz sıksa, maçı rahat 6-0 alabilirdi. İtalya sanki kupayı almak istemiyormuş gibi bir havadaydı. Almanya'yı perişan eden İtalya yoktu ortalarda. Sanki onlar gitmiş, başka birileri sahaya çıkmıştı.
Hele Teknik Direktörü'nün, maçın bitmesine daha uzun zaman varken, yanlış kararlarla takımını sahada 10 kişi bırakmasına ne dersiniz ? Buna şanssızlık denmez. Dense dense, herhalde beceriksizlik denir.
Maç sonundaki manzaralar arasında beni en çok etkileyeni, Kupayı kaybeden İtalyan takımının göz yaşlarına rağmen, gidip İspanyolları tebrik etmeleri, hatta alkışlamalarıydı.
Aklıma, Kadıköy'de oynanan GS-FB final maçı ve sonrasında yaşananlar geldi. GS'a kupa aldırtmamak için çıkan kavga, ortalarda görünmeyen yöneticiler...
Herneyse, biz işleri birbirine karıştırmayalım da, yine Kiev'e dönelim.
İnanılmaz güzel bir organizasyon ve Ukrayna'lılardan beklenmeyecek bir düzen ve dakiklik içinde gerçekleştirilen bir final izledik. Coca Cola'nın davetlisi olmasak, zaten izleyemezdik. Zira 63 bin kişilik stad tıklım tıklım dolu, biletler (alt kat 600 euro-yaklaşık 1400 TL) zatençoktan bitmiş, otellerinde de yer kalmamıştı. Coca Cola , iki yılda bir her finalde olduğu gibi, bu defa da yine imdadımıza yetişti.
Nefis bir havada, nefis bir şehirde, nefis bir 3 gün geçirdik.
ONLARIN FUTBOLU VARSA, BİZİM DE HAKEMİMİZ VAR...
Ne yapalım, hayat böyle. Doğru dürüst futbol oynayamadığımızdan dolayı elendik, ancak yine iftihar edecek birşey bolduk.
N'olmuş yani, onların kupası varsa,bizim de hakemimiz var.
Bizde durmadan onu alkışladık.
Cüneyt Çakır, bizim için adeta teselli ikramiyesi oldu. Her yönettiği maçtan alınının akıyla çıktı, finalde de 4 üncü hakem olarak tarihe geçti.
Aramızda hep aynı konuyu tartıştık : "Eh şimdi bir bizim lig'ler başlasın, hakem uzmanlarımız veya hakem eskilerimiz onu yerden yere vurup perişan ederler..."
Türkiye'de iyi iş yapıp cezalandırılmamış kaç kişi var ki...
BALOTELLİ , SÜPER STARLIK FIRSATINI KAÇIRDI...
Hepimizin gözü Balotelli'nin üzerindeydi.
Almanları iki golüyle yok eden ve hemen Terminatör adı taktığımız adam, eğer bu maçta da takımı için bir gol atmış olsaydı ve kupaya taşıyanlar arasına girebilseydi, bu sezonun futbolcusu olacak ve adı Süper Star'lar arasına yazılacaktı.
Ancak nerede...Daha ilk dakikadan itibaren 3 İspanyol tarafından öylesine bir markaja alındı ki, adım atamadı. Üstelik , mutlaka dikkatinizi çekmiştir, fazla bir özveride de bulunmadı.
Asıl benim dikkatimi çeken, bilmem TV'lere yansıdı mı, maçın bitiğimde, elini uzatan Teknik Direktörün elini itip gitmesi ve daha sonra, Teknik Direktörün bu defa Balotelli' nin yanına gelip onu dakikalarca paylamasıydı. O da yetmedi, konuşması bitince ,pek farkedilmeyecek şekilde ayağına da vurup yanından ayrılmasıydı.
Bu manzaralar çok anlamlıydı. Ne yazık ki Balotelli' nin henüz geldiği statüyü dahi tam anlamıyla algılayamadığını gösteriyor. Hiçbir gerçek profesyonel Star böyle hareket etmez. Ne kadar iyi futbol oynarsanız oynayın, ne kadar iyi goller atarsanız atın, profesypnelliğin kuralllarına uymadınız mı, biryere kadar çıkar ve orada kalıverirseniz.
Bu maç galiba Balotelli'nin, bırakın Süper Star'lığa çıkmasını, olan yıldızlarını da kaybetmesiyle sonuçlandı.
FİNAL DEDİĞİN, ASLINDA DEV BİR EĞLENCE...
Şimdiye kadar çok finale gittim, ancak doğrusunu söylemem gerekirse, evde oturup dev bir ekranda seyrettiğim zaman çok daha fazla keyif alıyorum. Çıplak gözle, ayrıntıları tam anlamıyla çıkaramıyorsunuz. Kim gerçekten faul yapıyor, kim numaradan yere düşüyor, anlayamıyorsunuz. Ne zaman ki, aynı olay TV' de tekrarlanıyor, o zaman çok net görüyorsunuz.
Ancak tabii çıplak gözle görmenin, o heyecanı tadmanın keyfi de bambaşka.
Finaller zaten tek başlarına , inanılmaz bir Show.
Sponsorlar stadın neredeyse büyük bir bölümünü kapatıyorlar ve kendi misafırlerını getiriyorlar. Maçtan bir gün önce eğlence başlıyor, finalin gecesinden ertesi sabahına kadar da sürüyor.
İspanyollar çok kalabalık olmamalarına rağmen, öylesine ses çıkardılar ki , Kiev' in bir bölümünü uykusuz bıraktıklarına eminim.
Final'in yapıldığı kent canlanıyor. Sokakları bambaşka ükelerden gelmiş meraklı davetlilerle doluyor. Eğlencesiyle, renkleriyle futboldan çok insanlar yaşıyor ve eğleniyor.
Ben de zaten maç seyretmek kadar, o renkleri seyretmek için Final Final dolaşıyorum.
Paylaş