PaylaÅŸ
Çevik Bir'in savcıya verdiği ifadelerden alıntılar gazetelere düşüyor. Bunların ne kadar doğru ne kadarı abartılı bilemiyorum, ancak dün okuduklarım ağzımı açık bıraktı.
Bir, özetle şunları söylemiş: "...Birand ile Fransızların bir piyano resitali davetinin arasında karşılaştık. Bana Andıç'ı sordu, böyle bir belge yayınlanmış, ancak ben hiç önemsemiyorum, hiçte büyütmüyorum dedi. Ben de kendine böyle bir belgeden haberim olmadığını söyledim. Birand sonradan bu evrakı basında çok kullandı ve 28 Şubat ile ilgilendirdi. Oysa kasıt yoktu. Bunu istismar ettiler. Terör olayları artmıştı, gazeteciler de gidip Kandil'de söyleşiler yapıp gazetelerine manşet çekiyorlardı ..."
Buna koskocaman bir el insaf demem gerekiyor.
Çevik Bir nasıl unutabilir?
Sabah Gazetesi patronu Bilgin ve Genel Yayın yönetmeni Mutlu görevime son verip atmışlar... Erol Özkasnak o dönemde Show TV sahibi Erol Aksoy'a defalarca telefon edip "Komutan bu adamı sizin ekranlarınızda görmek istemiyor..." diye açıkça uyarmış (İsteyen bunu Aksoy'a sorabilir), sonunda Aksoy zorunlu olarak programı askıya almış ve ben Çevik Bir'e " Hiç önemli değil , ben bunu büyütmüyorum zaten..." demişim (!)
Olacak iÅŸ mi ?
Ne piyano resitalinde karşılaştım, ne de aramızda böyle bir konuşma geçti .
Tam aksine, İstanbul'da Çırağan Sarayında düzenlenen bir NATO seminerinde, hem de tuvalette karşılaştık ve benim tek sorum: "Paşam ne istiyorsunuz bizden? " oldu. Onun yanıtı da sadece "Hiiç.." idi .
Çevik Paşa bence, asıl bunları Özkasnak'a sormalı . Zira Genelkurmay Genel Sekreteri o dönemde 1 inci Başkan İsmail Hakkı Karadayı ve 2 inci Başkan Bir'in adeta tetikçisiydi. Emirleri mi yerine getiriyor, yoksa üstüne eklemeler de yapıyormuydu bilemiyorum.
Beni cezalandırmak istemelerinin temelinde, Kürt Sorununda resmi Asker ideolojisine karşı çıkmam ve Fetullah Gülen hareketine ve okullarına yapılanları eleştirmemdi. Bunu da bana Güven Erkaya çok açıkça söylemiş, Batı Çalışma Gurubundaki dosyamın kabarık olduğunu da saklamamıştı.
Özetleyelim isterseniz...
Bildiğim, Karadayı veya Bir, TAK DİYE EMREDER, Özkasnak da ŞAK DİYE YAPARDI...
TUTUKLU VEKÄ°LLER BUNU HAKKETMÄ°YORLAR ...
Ne kadar garip insanlarız ...
Kendi başımızdan geçenleri dahi unutuveriyoruz.
Şu anda halkın oylarıyla seçilmiş, "bizim temsilcimiz olun" denmiş 9 milletvekili hala hapishanelerde.
Neden ?
Anayasa ve yasaları öylesine bir yorumladık ki, sonunda adamları hapishaneye mahkum ettik. Bu, karşılıklı bir inatlaşmadan doğdu. CHP, BDP ve MHP, iktidar partisine bir gol atmak, açılan davaları takmadığını göstermek için, böyle bir sonuçla karşılaşabileceklerini bile bile hareket ettiler. İktidar partisi ise, bu golü yememek için direndi ve kazandı . Yani hepsi politik oyunlara kurban edildiler .
Aradan aylar geçti ve sorun çözülemedi .
Doğrusunu söylemek gerekirse , bu konuda en samimi çalışan , yapıcı davranan ve bir çıkış yolu arayan da, TBMM Başkanı Cemil Çiçek oldu. Gitti Başbakan ile konuştu, partileri uyardı, kamuoyunu duyarlaştırdı .
Aslında çok haklı. Unutmayalım ki, bu insanlar artık bizim temsilcilerimiz. Teknik bir yorumla onları hapishanede tutmak bu Meclis'e ve hangi partiden olursa olsun, Milletvekillerine hiç mi hiç yakışmıyor .
Hele Ak Parti'liler zamanında kendilerine uygulanan oyunları çok iyi bilirler, şimdi aynı oyunları ve politika kavgaları kendi meslekdaşlarına layık görmemelidirler.
Unutmayalım, bugün başkasının düşürüldüğü tuzak , yarın sizleri de yutabilir .
Bırakın politika kavgasını ve bitirin şu işi ...
ÅžAHÄ°N , HÃœKÃœMETE YÃœK OLMAYA BAÅžLADI...
Başbakan'ın İdris Naim Şahin'i İçişleri Bakanlığına atamasında mutlaka bir hesabı vardır. Bakan olduktan sonra yaptığı garip konuşmalar ve çıkışlarla gündeme damgasını vurmasına rağmen yerinden oynatmamasını daha iyi anlıyorum. Erdoğan, bundan önceki örneklere bakarsak, özellikle muhalefet ve basın tarafından eleştirilen atamalarının mutlaka arkasında duruyor. Eleştirilerden dolayı görevden almıyor. Kendi kıstasları var. Sonunda, bir fırsatını bulup kenara çekse dahi , böyle dönemlerde Bakanını yanlız bırakmıyor .
İdris bey'in kendine özgü bir konuşma ve espri yapma alışkanlığı var. Aslında bazı sözlerine espri demek çok güç . Biz nezaket icabı nüktedan diyoruz, ancak bu sıfat hiçte gerçeklerle örtüşmüyor.
Mutlaka son derece efendi ve sevecen bir insandır. Bu konuda kimsenin söyleyecek bir lafı yok. Ancak iletişim kurmakta çok zorlanıyor veya bizler onu pek iyi anlayamıyoruz. Her konuşması karmakarışık yeni sorunlar yaratıyor. Galiba başka birşeyler söylemek isterken, ağzından bambaşka şeyler çıkıyor .
Başbakan Şahin'e toz kondurmuyor . Ancak İçişleri Bakanı bu temposuyla hükümet içinde hem bir sorun, hem de bir yük olmaya başladığını bilmeli. Eğer bunu bana dahi söyleyen Bakanlar varsa, alarm zilleri çalıyor demektir.
Sayın Şahin mutlaka kendini toparlamalı .
Ya hiç konuşmamalı veya konuşmalarını ekiplerinin hazırladığı metinlerden yapmalı . Onu gelecek seçimlere kadar taşıyacağımız anlaşıldığına göre , daha fazla gülüşme ve gerilimlere neden olmamalı .
CHP, AKAYDIN 'A AYIP EDÄ°YOR...
Antalya Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, kendi partisine isyan etmekte son derece haklı.
Akaydın, parti'nin hiç beklemediği bir zaferle Antalya'yı açıkça CHP'ye kazandırdı. Bugüne kadar karşılığında ne gördü?
Ne yazık ki, doğru dürüst bir destek bulamadı .
Baksanıza, Kemer İlçe kongresinde içini döktü. Doğruları söyledi . Kadrolaşma konusunda ilk defa doğru konuşan bir Belediye Başkanı oldu. Sorarım size, hangi Belediye Başkanı farklı davranıyor ki..Tek farkı, Akaydın'ın doğruları açıkça söylemesi...
Belediye kararlarının önemli bir bölümünün CHP'liler tarafından engellendiğini anlatıyor. "Bir çok projemi AKP ve MHP desteğiyle meclis' ten geçiriyorum" diyor .
Neden ?
Zira partililer doymuyor. Herkes kendi yakınının kadroya alınmasını istiyorlar. Başkan direndikçe de , karşı çıkıyorlar .
Ayıp değil mi ?
Bundan şikayet etmek Akaydın'ın hakkı değil mi?
Benim kafamı attıran, CHP'nin Yerel Yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın'ın açıklaması. Adeta gözdağı veriyor ve Akaydın'a disiplin cezası gelebileceğine dikkat çekiyor .
İnşallah böyle bir şey olmaz.
CHP, demokratlığı ile övünen bir partidir .
Böyle bir yaklaşımı hissettirmek dahi ayıptır . Bir Sosyal Demokrat Partiye uymaz .
Â
PaylaÅŸ