Başkasının sizin için ne dediğini merak etmez misiniz?

Son yıllarda, bundan daha renkli, herkesi merak ettiren, kiminin yüzünü kızartan, uluslararası ilişkilerde maskeleri düşüren ve büyük bir deprem yaratan başka bir olay hatırlamıyorum.

Haberin Devamı

Wikileaks...

          

Bu ismi bundan böyle aylarca duyacaksınız.

 

Kelimenin İngilizce açılımı şöyle: What I Know is Leak

 

Şöyle tercüme edilebilir: Ne Bilirsem Sızdırırım...

 

Bunca yıldır uluslararası ilişkileri izlerim, şimdiye kadar böylesine renkli ve hemen herkesi merak ettirecek bir olayla karşılaşmadım.

 

Sorumu şöyle sorayım:

 

Çok önem verdiğiniz, zengin ve son derece etkili komşunuz ve ya mal sahibiniz ve ya patronunuzun, sizin hakkınızda ne düşündüğünü, yüzünüze güzel sözler söyledikten sonra arkanızdan neler söylediğini merak etmez misiniz?

Haberin Devamı

          

Herhalde meraktan ölürsünüz, değil mi?

          

İşte şimdi böyle bir durum yaşıyoruz.

          

Hem Amerika’nın ülkemizdeki temsilcilerinin, hem de üçüncü ülkelerin bizim hakkımızdaki düşüncelerini öğreniyoruz.

          

Örneğin,  dost bildiğimiz Azeri lider Aliyev’in hakkımızda hiçte iyi şeyler düşünmediğini duyuyoruz...

          

İran politikamızın, Arap dostlar! tarafından olumsuz gözle izlendiğini anlıyoruz...

          

Sırtımızı sıvazlayan, “kardeşim” diye kucaklayan nice ülke liderinin, Erdoğan- Davutoğlu ikilisinin arkasından nasıl dedikodu yaptığını duyuyoruz...

          

Bundan daha renkli bir şey olabilir mi?

KOMPLO TEORİSYENLERİNE GÜN DOĞDU...

          

Wikileaks en çok komplo teorisyenlerini sevindirdi.

          

Haberin Devamı

Şimdi, birbirinden çok daha abuk sabuk komplo hikayeleri dinleyeceksiniz. Bu gelişmenin ardında nelerin yattığını anlatacaklar.

          

Oysa ortada büyük bir manipülasyon yok.

          

Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın iç yazışmaları biri tarafından toplu halde alındı ve Wikileaks’e verildi. Yakında, kimin nerede bu işi hallettiğini anlarız. O güne kadar, bunun bir bilgi hırsızlığı olduğunu bilelim, yeter...

          

Amerika mosmor durumda... Zira tüm gizli çamaşırlar ortaya döküldü. Eğer sizin, bir arkadaşınızın sırtını sıvazladıktan sonra, bir başkasına “Bu heriften ne köy ne kasaba” dediğiniz duyulursa kendinizi nasıl hissedersiniz?

          

Haberin Devamı

İşte Amerika da kendini böyle hissediyor...

         

 Çırılçıplak...

          

Ancak hiç merak etmeyin, bu durum birçok ülkeyle arasındaki ilişkilerde yara açar, kamuoylarında derin soru işaretleri yaratır, ancak ABD süper güç olduğu için, bir süre sonra olayın üstesinden gelir.

          

Hiçbir şey olmamış gibi davranmasını bilir... Bizler de aynı oyunu oynarız...

          

Tabii ilerde çıkacak belgelere de bakmak gerekir. Henüz kafa göz kıracak kadar ağır belge olmadı... Yarın ne olacağı hiç bilinmez.

OKUDUKLARIMIZ, ABD POLİTİKASI DEĞİL

 

Şimdiye kadar okuduğumuz belgeler konusunda birkaç noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Kendi değerlendirmelerinizi de dikkate almak isteyebilirsiniz.

 

Haberin Devamı

1-   Bu belgeler, Amerika Birleşik Devletleri’nin politikalarını yansıtmıyor. Bazı başkentlerde veya kurumlardaki Amerikalı B.Elçi veya yetkililerin kişisel değerlendirmelerini veya etraftan duyduklarının raporlarıdır. Yani, Washington’a yollanan bilgiler. Bunlardan ne kadarının dikkate alındığı bilinmiyor.

2-   Bu belgeler arasından henüz,  Washington’dan başkentlere yollanan ve politika niteliğinde bir metin çıkmadı. Bundan dolayı da, Dışişleri Bakanı Clinton, bunların sadece enformasyon ve değerlendirme olduğunu söyleyebiliyor.

3-   Türkiye hakkında görüş yazan muhafazakar Büyükelçiler ile Demokrat ve Liberallerin değerlendirmeleri de çok farklı. Yani, bütün bu yazışmalara bakıp, tek kalemde “Amerikalılar bizim için böyle düşünüyormuş” demek çok yanıltıcı olur.

Haberin Devamı

*                               *                               *

ALO! NE DEDİĞİNİZİ DUYAMIYORUM...

          

Bir hafta süreyle bu köşe de Türk-Amerikan ilişkilerinin son resmini çekmiştim. Washington’da konuşulanları, bana anlatılanları sizlere aktarmıştım. Ardından da bir karalama, yalanlama kampanyasıyla karşı karşıya kaldım.

          

Bilen bilmeyen beni eleştirdi.

          

Amerika’nın borazanı olmaktan tutun da, Siyonizmin sözcülüğüne kadar, tüm komplo teorisyenleri kolları sıvayıp, demediklerini bırakmadılar. Aba altından sopa göstermek istediğim ve kompleksli olduğum söylendi.

          

Eeeee ne oldu?

          

Wikileaks tarafından açıklanan belgelerde kullanılan ifadelere bakacak olursanız, benim yazdıklarımın uzun zamandır söz konusu olduğu anlaşılmıyor mu?

          

Amerikalıların Ankara’ya genel yaklaşımını ortaya koymuyor mu?

          

Yanlış anlaşılmasın, yayınlanan belgeler eski tarihleri taşıyor, ancak yine de Amerikalıların genel bakışını yansıtıyor.

 

Şimdi bütün arkadaşlardan bir ricam var. Lütfen, eleştirin ancak insanları yerden yere vurup komplo teorileriyle lekelemeye kalkmayın.

          

Bundan dolayı, kulağımı size uzatıyorum ve “Haklıymışsın Birand” dediğinizi duymak istiyorum.

          

Yanlış mıyım?

Yazarın Tüm Yazıları