Paylaş
2005’in sonbaharını hatırlıyorum ve bugün kendi kendime gülümsüyorum. Hayatım boyunca aklıma koyduğumu yapabilmenin ve başarmanın keyfini tadıyorum.
2005’te, CNN TÜRK’te MANŞET programını yapıyordum ve hayatımdan çok memnundum. Kanalın kurulmasında bizzat rol almıştım ve keyifli bir ekiple çalışıyordum. Dünyanın en ünlüleriyle konuşuyor, istediğim zaman istediğim yere gidiyordum.
Arzuhan Yalçındağ, ardından Aydın Bey “Kanal D Ana Haber kötü gidiyor. Düzeyli ve etkin bir Ana Haber istiyoruz. Bize gel, hem haberin başına geç, hem de sunumunu üstlen” dedikleri gün rahatımın bozulacağını biliyordum.
Ana Haberler yıllardır, bizim alıştığımız eski formatından çıkmış, düzeysiz birer magazin programına dönüşmüştü. Kayak yapan maymunlar, göbek dansıyla zayıflama yöntemleri, maymun-papağan ve cücelerin rol aldığı garip bir bülten yapılır olmuştu. Üstelik bu yöntem ile 1’inci sıraya oturan bülten sahipleri piyasada birer kahraman gibi dolaşıyorlardı.
Aydın Bey “Bu gidişi değiştir. Eski Ana Haber prestijini geri getir. Senden reyting değil, gurur duyduğum bir Ana Haber istiyorum” dediğinde, hiç niyetli değildim.
Arzuhan-M.Ali Yalçındağ ve Aydın Bey ise, aksine kesin kararlıydılar ve ikna yetenekleri büyüktü (!) Sonunda, ne kadar gereksiz ve büyük bir risk aldığımı bile bile kabul ettim.
Tek amacım vardı: Eski Ana Haberi diriltmek. Kariyerimin sonunda, haberi magazinden kurtarıp, kaleye ciddiyet bayrağını yeniden dikebilmekti. Bu, belki benim son işim olacaktı. Ana Haberle kariyerimi noktalayacaktım. Ayrıca, CNN TÜRK’te 500-600 bin kişiye yayın yaparken, Ana Haberde günde 5-8 milyon seyirci karşısına çıkabilecektim. Başarılı olunursa, müthiş bir etkinliğe kavuşacaktım.
İşe başladığım gün, Show TV ile ATV Ana Haber birbiriyle çekişiyordu.Hangisi daha renkli magazin yaparsa, o 1’inci oluyordu. Reha Muhtar’ın inşa ettiği Show TV hala bayrağı dik tutuyor, ATV ise eski ciddiyetini kaybetme pahasına yarıştan düşmemek için magazinle işi götürüyordu. Kanal D de magazine kaçtıkça kendini gösterebiliyordu.
Yapmak istediğim bülten için en büyük şansım, Ayşenur Arslan’ın teklifimizi kabul etmesi oldu.
Ancak ilk 7-8 ay çok çalkantılı geçti.
Bültenin yönünü döndürmek, yeni bir ekip kurup, bu ekibin birbirine alışmasını sağlamak ve yeni bir anlayışın benimsenmesi zaman aldı.Bu arada Erhan Karadağ’ı Ankara Bürosu’nakatılmaya iknaedebilmem diğer şansım oldu.
Bu geçiş sürecinde öylesine zor anlar yaşadık ki, inanılır gibi değil.
Hele ilk defa ekrana çıktığım 05.09.2005’in ertesi günü SABAH gazetesindeki bir karikatürü unutamam. Artık eline kalemi alan beni eleştiriyordu. Birkaçının dışında hepsi ne beceriksizliğimi, ne de bilgisizliğimi bırakıyordu. Bugün dahi, neden böylesine hücum ettiklerini anlayabilmiş değilim.Oysa tam tersine destek vermelerini beklemiştim.Onların da şikayet ettikleri, magazinleşmeyi önlemek için yola çıktığıma göre, hiç değilse bir süre bekleyebilirlerdi. İşte o zaman, insanların sırf bir şeyler yazmış olmak ve sırf eleştirmekiçin kalem salladıklarını anladım.
Zaman zaman moralim bozuldu. İstediğim sonucu elde edemedikçe sinirlendim. Ayşenur Arslan ile
Haberin liderliğini Ayşenur Arslan yapıyor,
Sonunda oldu.
2006’nın başından itibaren, başka yerde olmayan yepyeni bir Ana Haber vardı. Dış haberleriyle, yorumlarıyla, özel haberleriyle, istediğimiz bülteni yapar olmuştuk.
Ancak, reytingler, 2006’nın ortasından itibaren yükselmeye başladı.
Hem, alışılmış magazinin dışına çıkmış, ciddi bir bülten hazırlanmaya başlanmış, hem de reytingler zorlanır olmuştu. Demek ki, topluma iyi ve kaliteli bülten verdiğiniz zaman benimsiyordu. Yani “Halk magazin istiyor. Bundan dolayı biz de magazin yapıyoruz” gerekçesi geçerli değildi.
2007’nin sonuna işte böyle gelindi.
Her gün bir adım atıldı ve yıl sonu, tüm kategorilerde Kanal D Ana Haber 1’inci oldu.
Bu, Türk televizyonlarının haberlerinde bir devrimdir.
Bir tabu yıkılmıştır.
Ben de amacıma ulaştım.
Bu noktaya gelinmesinde tem sorumlu olan ben değilim. Bana “orkestra şefi”diyebilirsiniz. Benim başarım, birlikte olduğum kişileri bulmak, onları seçmek ve çalışmalarını kolaylaştırmak oldu.
Bu başarıda asıl alkışlanması gereken kişilerin başında Ayşenur Arslan gelir.
İnanılmaz dinamizmi, kimsede bulunmayan haberi ilginçleştirme, farklı açılarını düşünüp, anlaşılır hale sokma gücüyle Ayşenur Arslan için ben “efsanenin geri dönüşü” diyorum.
Özetlemek gerekirse, her biri kendi alanında uzman olan aşçılar, Ayşenur’un yönetiminde her gün sizlere nefis yemekler hazırladılar.
Bana da, bu yemekleri yorumlarımla, tuzunu biberini, sosunu ekleyerek size sunmak kaldı.
Kanal D Haberin başarısında tabii asıl sizlerin, yani seyircilerin payı büyüktür. Siz bizi izlemeseniz bugünlere gelebilir miydik?
Hepinize teşekkür ederiz.
TEŞEKKÜRLER TÜRKİYE
Ayşenur Arslan için “efsanenin dönüşü” demek daha doğrudur. Arslan, gücünü Kanal D Ana Haber’in 1’inci olmasıyla bir defa daha gösterdi.
Erhan Karadağ ve ekibi (
Salih Selçuk gücünü gösterdi. (Ali Ekber Aydın, Ekrem Açıkel, Cem Tekel, Fatih Portakal, Özay Erad, İhsan Yıldız, Meltem Acar, Seda Çetinkaya, Ziver Sargınalp, Benan Kepsutlu, İsmail Özmeral, Özcan Karaçam, Hakan Kahraman, Yusuf Ağbaba, Mehmet Çakırlar ve Nilgün Özkaleli,
Can Sarıcan’ın yönetiminde
Paylaş