Paylaş
Sonradan zengin olanlar ikiye ayrılırlar. Bir bölümünün oturuşlarıkalkışları, konuşmaları farklılaşır. Daha önceleri oldukça mütevazi, e
Bir süre sonra, yüksek sesle konuşur olurlar ve sık sık “Ben dedim ki...” diye başlayan cümleler kurarlar...
Daha önceleri başkalarını dikkatle dinleyip, farklı görüşleri öğrenmek isterken, sonradan kendi görüşlerini anlatmayı tercih ederler.
Paraları arttıkça bu tutum farkı da büyür.
Bu birinci kesimde bulunanlar, parayı yüzlerine gözlerine bulaştırırlar. Zira taşıyamazlar.Kimi altın dişleriyle, abartılı evleri ve eşyalarıyla dikkat çekerler. Bir süre sonra da kendilerini, Tanrının yeryüzüne gönderdiği en değerli hediye zannetmeye başlarlar ve bu yaklaşım giderek artar.
Sonunda servetleriyle rezil olurlar.
Bir de ikinci kesim vardır.
Onlar, zenginliklerini iyi taşırlar.
Başarılı bir iş yaptıktan sonra kazandıkları serveti, etrafın gözüne sokmazlar. “ Ben , ben, ben...” diye övünmezler.
Daha da önemlisi, zengin olmakla daha akıllı, daha bilgili bir konuma gelmediklerini, yine eskisi gibi kaldıklarını bilirler.
“Ben dersen olur... Benim dediğim doğrudur...” havasına girmezler.
Para sahibi olmakla, daha lüks yaşıyor olabilir, eskiden yapamadıklarını yapabilir hale gelmiş olmalarına rağmen, servetlerini ve birikimlerini akıllıca harcarlar.
Bu iki farklı kesimden insanlarla hep birlikte yaşıyoruz. Hergün onları görüyoruz. Bir bölümünü küçümseyerek, diğer bölümünü saygıyla izliyoruz.
Bir bölümünün alaturkalığı ile alay ediyoruz.
Diğer bölümünün tutarlığını övüyoruz.
Aslında, politikadaki başarılar da farklı değildir. Aniden kazanılan servetler gibi başdöndürür. İnsanı şaşırtır.
Ak Parti (AKP)’nin durumu da, aniden zenginleşenlerden farksız. Bu kadarını beklemedikleri bir siyasi zafer kazandılar.
Bunu haksız bir kazanç olarak görmüyorum.
Hakedilmiş bir siyasi servetin sahibi oldular. Şimdi merak içindeyim...
AKP, bu serveti nasıl taşıyacak?
Alaturka bir davranışla, görmemişlik mi edecek? Yoksa tam aksine, olgunlukla mı taşıyacak?
Bu, son derece önemli bir soru. Zira AKP’nin tavrı sadece kendini değil, aynı zamanda ülkeyi ve hepimizi etkileyecek.
* * *
ALATURKA MI, ALAFRANGA MI OLACAK?
Bugünden itibaren başlayacak olan süreç çok önemli. Zira beş yıl sonra, bu ülkenin nerede olacağını gösterecek.Ya, daha fazla zenginleşeceğiz, daha fazla büyüyeceğiz, bölgenin parlayan yıldızı olacağız veya tam tersine paramparça bir ülke konumuna gireceğiz.
Herşey, AKP yönetiminin ve kadrolarının tutumuna bağlı. Bu iş sadece Tayyip Erdoğan veya Abdullah Gül’ün yaklaşımlarıyla değil, büyük küçük tüm yöneticilerinin tutumlarıyla şekillenecektir.
AKP kadroları “ “En büyük biziz. Bizden büyük olamaz...” havasına girerse, sonradan görme zenginlerin durumuna düşerler. Önce e
AKP tarihi bir süreçten geçecek.
Hem başbakanlığa, hem Meclis Başkanlığına, hem de Cumhurbaşkanlığına oturan AKP’nin, bu siyasi serveti nasıl harcayacağı gözlenecek.
Yüzde 47’lik bir zafer acaba başlarını döndürecek mi? Ülkedeki dengelere daha fazla dikkat edebilecekler mi?
Bu soruları hepimiz soracağız. Yanıtları ise yavaş yavaş aydınlanacak.
Sadece Türk kamuoyu değil, uluslararası kamuoyunun da büyük bir merakla beklediği ilk gelişme Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Gül’ün seçilmesi durumunda da, Genelkurmay Başkanlığı’nın yaklaşımının ne olacağı.
Bunun gibi hendeklerden kolay atlamak istiyorsa, AKP’nin kullanacağı dile azami dikkat sarfetmesinde yarar vardır.
Sonradan görmeler gibi, siyasi servetini her vurup harman savurmaya başlarsa, sadece parti değil, tüm ülke zarar görür.
Yüzde47’lik bir oy oranı çok önemlidir. Bir iktidara büyük güç verir. Ancak, bir ülke sadece rakkamlara dayanan bir siyasi güç ile yönetilemez.Hele Türkiye gibi, neresinden ne zaman bir patlamanın yaşanacağının bilinmedigi bir ülkede, siyasi olgunluk en büyük servettir.
Siyasi servetler, para gibi çok çabuk biter. Silinip, kaybolur. Sahipleri de birgün bakarlar ki, yine eskisi gibi dımdızlak kalıvermişler.
Bakalım AKP, bu zenginliği nasıl taşıyacak?
Paylaş