Paylaş
Hiç gocunmayalım.
Kendi kendimizi aldatmayalım.
Abartılı milliyetçi söylemler, sloganlarla işi geçiştirmeyelim.
Gelin karşımızdaki gerçeklere bakalım ve gerçekçi bir değerlendirme yapalım.
Son aylarda yaşanan olaylar, Demokratik Açılım veya Kürt Açılımı diye adlandırılan süreci yepyeni bir noktaya getirdi. Adeta herşeyi yeniden hesaplamak gerekiyor. Yaşananlardan ders çıkararak şu sonuçlarda buluşabiliriz:
YENİ BİR PAZARLIK YÖNTEMİ GEREKİYOR...
-
PKK’NIN YÖNETİM SORUNU İŞİMİZİ ZORLAŞTIRACAK
- Son gelişmeler, PKK’nın günlük yönetiminin sanıldığı gibi tek merkezli olmadığını gösterdi. Örneğin, DTP’nin atacağı adımlar konusunda, Avrupa farklı, Kandil ve Öcalan da birbirlerindenfarklı düşünüyorlardı, ancak sonunda İmralı’nın dediği oldu. Bu örgütün son derece karmaşık yönetimi var. Bu durum da, atılacak adımlar, uygulanacak politikalar açısından önemli sorunlar yaratacaktır.
SİYASETİN ÖNÜNÜN AÇILMASI KAÇINILMAZLAŞTI
- İktidar partisinin eski yaklaşımını bırakması artık kaçınılmazdı. DTP’yi muhatap kabul etmemek ve PKK’yı terör örgütü olarak kınanmasını istemenin hiçbir işe yaramadığı anlaşıldı. Önümüzdeki dönemde, Devlet Öcalan veya PKK ile pazarlık edemeyeceğine göre, bunların sözcüsü konumundakiBDP ile bir diyalog oluşturulması kaçınılmazlaşıyor. Tabii buna Öcalan ve PKK’nın imkan verip vermeyeceği henüz çok kesin değil, ancak gelişmeler bu partinin sözcü veya arabulucu gibi hareket edeceğini gösteriyor.
ÖNCELİK, BATAKLIĞIN KURUTULMASINA VERİLMELİ
- Son gelişmeler, İktidarın Açılımı sürdürme yöntemi ve önceliklerinin de yeniden ele alınması, özellikle de söylemin değişmesi gerekmektedir. Örnek olarak, sık sıkPKK’nın tasfiyesi için Açılım yapıldığının söylenmesi veya adımların buna göre atılması yerine, önceliğin ve söyleminPKK’nın yeşerdiği bataklığın kurutulmasına yönlendirilmesi gösterilebilir. Eğer Kürt kökenli vatandaşlarımızın beklentileri karşılanmaya başlanır, hiç değilse bu konuda – Anayasa değişikliği gibi- bir hazırlığa girişilirse, PKK bir oranda dahi olsa tabanını kaybeder.
BAŞBAKAN YAPYANLIZ KALACAK...
- Bütün büyük değişimin yanısıra, Başbakan yapayanlız kalmış durumda. Muhalefet Açılıma kesinlikle karşı. Bunu da oy kazanmak için yapıyor. İktidar da, 2011 genel seçimine giderken oy kaybına uğramaya başladığını hissediyor. İşte bu ortamda en çok merak edilen soru, Erdoğan’ın nasıl hareket edeceğidir. Acaba Açılıma ince ayar mı yapacak, yoksa yavaş yavaş vites küçültüp, “ Ben denedim, bunlar önledi” diyerek aradan sıyrılmayı mı tercih edecek?
KARAR VERELİM, KANLI MI OLACAK? YOKSA KANSIZ MI?
Açılım konusunda bir değerlendirme yapmadan veya nasıl hareket etmemiz gerektiğini saptamadan önce, bir ilke kararına varalım ve şu iki soruyu iyice düşünerek yola çıkalım:
Ne yapmak istiyoruz ?
Bu soruya hemen herkes aynı yanıtı veriyor: PKK terörünü bitirmek.
Bu noktaya kadar görüş ayrılığı yok. Görüş ayrılığı, bu amaca nasıl ulaşılacağı aşamasında başlıyor. O zaman hemen diğer soruya geçelim:
Açılım nasıl olacak?
Kanlı mı, yoksa kansız mı olacak ?
İlkelerde anlaşırsak, sonuca daha kolay ulaşırız.
PKK terörünü bitirmek veya dayanılabilir bir düzeye indirmek mi istiyoruz, yoksa savaşın devamını mıistiyoruz?
Masum insanlarınölmesini, kırmızı bayrağa sarılmış tabutların geçişini, anaların çığlıklarının sürmesini mi istiyoruz?
Zaten kıt olan kaynaklarımızdan her yıl milyarlarca doları silaha ve baruta verip daha da fakirleşmek mi istiyoruz ?
Ülkeyi böldürmemek adına, aslında ülkenin bölünmesine tanıklık etmeyi mi yoksa, Kürt sorunu ve PKK konusunda cesur adımlar atmayı mı tercih ediyoruz ?
Eğer, Kürt kökenli vatandaşlarımızın şikayetlerini hafifletmek ve dolaylı şekilde de PKK’nın yeşerdiği bataklığı kurutmak istiyorsak, o zaman Açılıma destek verelim. Varsa yanlışlarını düzeltelim. Ancak devamını sağlayalım.
Ak Parti’nin bu konuda başarısız olmasıyla kafa bulmayalım, sevinmeyelim. Zira unutmayalım ki, AKP’nin başarısızlığı demek, daha fazla insanımızın ölmesi, çocuklarımızın ve ülkemizin daha da tehlikeye girmesi demektir.
Paylaş