Paylaş
Türkiye Cumhuriyeti'nin dış ilişkilerini yöneten üst düzey kişi ve güvenlik konularını yakından izleyen yetkililerle yaptığım konuşmanın son bölümü, PKK konusuna ayrılmıştı.
Hepimizin kafasındaki sorulara yanıt aradım.
Türkiye, İran ve İsrail ile ilişkilerde takındığı tutum nedeniyle, Washington’dan kaynaklanan bir eleştiri yağmuruna tutuldu. Erdoğan- Davutoğlu ikilisi, Türkiye’nin geleneksel dış politikasının eksenini kaydırmakla suçlandı. ABD medyasında, Türkiye’ye destek veren kimi gazete ve yazarlarından öylesine sert yorumlar, Obama yönetiminin önemli isimlerinden, katı tepkiler çıktı ki, Ankara’nın tüyleri diken diken oldu.
Böyle bir olasılıkta da ilk akla gelen, ABD ve İsrail’in Türkiye’ye bir ders vermek için kolları sıvayacaklarıydı.
Türkiye’nin en zayıf noktası nedir?
Tabii ki, PKK terörü. Bu gruba göz kırpmaya veya açıkça pazarlık etmeye dahi gerek yoktur. Onlar, durumdan görev çıkarmasını bilirler. Nitekim de bildiler ve saldırılarını arttırdılar. Aylarca, artan şekilde terör içinde kaldık.
Bu konuyu, üst düzey yetkililere açtım.
Sorum çok anlaşılır şekildeydi:
“Son aylarda, Amerika veya İsrail’in, ister istihbarat teşkilatları aracılığıyla veya resmi kanallardan, PKK’ya bir mesajları oldu mu? Veya Türkiye’ye bu konuda verdikleri destekte bir eksiklik veya gerileme görüldü mü?”
Konuştuklarım, bu konuda tüm verilere sahip veya gizli raporları görecek durumdaydılar.
İşte, aldığım ilk yanıt:
“Önce Amerika'dan başlayalım.
Gizli servislerin ne yaptıklarını tümüyle bilemeyiz. Ancak, bizim için en önemli işaret, Kuzey Irak konusundaki istihbarat paylaşımıdır ki, bu konuda en ufak bir aksama dahi yok. Verdikleri sözlerde çok dikkatliler, hiçbir aksatma yaşanmıyor. Ayrıca, Kuzey Irak yönetimiyle ilişkilerimizde de son derece yardımcılar…’’
Peki İsrail’in durumu ne?
Türk istihbarat örgütleri dört göz olmuş durumda, İsrail’i izliyorlar. Ancak onlar da, elle tutulur bir tutum değişikliği saptayabilmiş değiller. Tabii yine de, kimse yüzde yüz garanti veremiyor. Zaten başka türlüsü de düşünülemez.
Ben de, İsrail’in bugün acul şekilde harekete geçip PKK’ya destek veren bir yaklaşım benimseyeceğini sanmam. İsrail bu konularda deneyimli bir ülkedir.
Ancak, bugünkü kötü ilişkiler sürdürülür, iş daha da çığırından çıkar ve İsrail ’in temel çıkarlarına zarar verir bir noktaya gelirse, o zaman bir İsrail-PKK iş birliğinden kuşku duyabiliriz.
ANKARA, BARZANİ’DEN MEMNUN GÖRÜNÜYOR, ANCAK
Yine İsrail ve İran konularına bağlı olarak gözlenen diğer bir konu da, Kuzey Irak Yönetimi ile Ankara arasındaki ilişkilerin gidişi. Özellikle PKK’nın saldırılarını arttırmasından sonra, yine tüm gözler Kuzey Irak’a döndü. Barzani’nin daha fazla çaba harcaması için çağrılar arttı.
Bakın, Ankara’dan durum nasıl görünüyor?
“…Barzani’nin yapabilecekleri var, yapamayacakları var. Durumunu gayet iyi görüyoruz. Nitekim dikkatli davranıyor, ancak biz biraz daha fazlasını istiyoruz. Ne olursa olsun, Barzani’den anlayış gördüğümüz için durumdan büyük bir şikayetimiz yok. Keşke daha fazlasını yapsa…’’
Ankara, Kuzey Irak yönetiminin, bizim istediğimiz gibi, TSK ile birlikte PKK avına çıkamayacağının farkında. Bu yönde ki isteklerini de artık kesmiş durumda. Türkiye, ABD ile birlikte Barzani’ ye yönelttiği en önemli istek, PKK’nın haberleşme ve bölgedeki dolaşımının kısıtlanması.
Türk yetkililer bu konuda “ümitli” olduklarını söylemekle yetiniyorlar.
İşte, mevsim açılırken ki son durum.
Paylaş