PaylaÅŸ
BRÃœKSEL
Avrupa Komisyonu Barroso ve Genişlemeden sorumlu komiser Olli Rehn yarın, Türkiye’ye geliyorlar. Önce Ankara, ardından da İstanbul’da temaslar yapacaklar.
Bu ziyaret, uzun süredir gündemde düşen Türkiye-AB iliÅŸkilerine yeni bir hareketlenme getirebileceÄŸi gibi, bundanÂböyle toptan mezara gömüleceÄŸininÂilk iÅŸaretlerini dahi verebilecek.
Türkiye hem siyasi, hem de ekonomik olarak  güç bir dönemden geçiyor.
AKP’nin kapanma davasının ne olacağı belli değil. Anayasa mahkemesinin ne karar vereceğini kimse tahmin edemez. Aynı şekilde, ABD’den kaynaklanan ekonomik krizin de ne zaman ve ne oranda Türkiye’yi vuracağı da tahmin edilemiyor.
Yani, son derece kaygan bir zeminde ve son derece belirsizliklerle dolu bir dönem yaşayacağız.
Ä°ÅŸte böyle bir süreçte, özellikle Türkiye gibi ülkeler çok kırılgandırlar. En ufak bir sarsıntı büyük zararlar verir.ÂBu nedenle, hem ekonomik hem de siyasi açıdan saÄŸlam çapalara ihtiyaçları vardır.
Avrupa Birliği ile ilişkiler Türkiye’ye, hem ekonomik hem de siyasi istikrar getirir. Bunu yakın geçmişte yaşadık ve gördük.
İşte bu açıdan bakınca , Barroso-Rehn ikilisinin Türkiye ziyaretlerinin önemi daha iyi anlaşılıyor.
Sadece Ankara’nın mesajları değil, AB Komisyonunun yaklaşımı da nereye gittiğimize ışık tutacak.
Bu ziyaret,Âdev bir projeyi yeniden hatırlamalarına fırsat yaratabilir.
Son bir nokta: Yarın gelecek olan iki kiÅŸi, Avrupa’nın Türkiye’ye yolladığıÂdenetleme memuru veya komiser deÄŸiller. Tam aksine, Barroso ve Rehn , Türkiye’nin AB’ye tam üyeliÄŸine inanan ve tüm gücüyle destekleyen, Avrupa’da Türkiye’nin avukatlığını yapan ve Türkiye’yi savunan iki kiÅŸidir. Onlara kulak verirken, bu gerçeÄŸi unutmayalım...
                                             Â*                               Â*                               Â*
Â
MİLLİYETÇİLER, KORKULARI BESLİYOR
Â
BRÃœKSEL
          Â
Son yıllarda en çok ele alınan konulardan biri, hem Türkiye, hem de Avrupa’da milliyetçiliğin yükselip yükselmediği idi. Bu sorunun yanıtı, Türkiye-AB ilişkilerine de ışık tutuyor.
          Â
TESEV yayınları, Umut Özkırımlı’ya çok ilginç bir araştırma yaptırdı. Milliyetçiliğin, Türkiye-AB ilişkilerini nasıl etkilediğinin ele alındığı bu araştırmayı özellikle tavsiye ederim. ( www.tesev.org.tr’den edinebilirsiniz)
          Â
Konu hepimizi ilgilendiriyor.
          Â
Ulusalcılar AB’ye ateş püskürüyor.
          Â
MHP’li milliyetçiler aynı şekilde karşı çıkıyorlar.
          Â
CHP’liler de AB’ye tepkililer.
          Â
AKP’nin dinci-milliyetçi kanadından da ters rüzgarlar estiriliyor.
          Â
Umut Özkırımlı, milliyetçiliğin yükselmesinin söz konusu olmadığına dikkat çekiyor. Milliyetçiliğin hep olduğunu, zaman zaman geri plana düştüğünü, ancak genelde politikacılar ve diğer zinde güçler tarafından kullanıldığını anlatıyor.
          Â
Aslında, dikkat edecek olursak, Milliyetçilik olgusunun sadece Türkiye’ye özgü bir şey olmadığını, Avrupa Birliği’nde de, Türkiye’nin tam üyeliği konusunda kullanıldığını görebiliyoruz.
          Â
Özkırımlı’nın araÅŸtırmasına göre, her iki taraftaki Milliyetçilerin en büyük becerileri,ÂkamuoylarındakiÂkorkuları kullanmak, korkulara yenilerini eklemek ve bunlarla beslenmek.
AVRUPA’nın Türkiye’den kaynaklanan üç temel korkusu var: Göç-Kimlik-Güvenlik.
          Â
Avrupalı için, Türkiye’nin tam üyeliği, milyonlarca Türk’ün AB ülkelerine akmasıdır. Bunun gerçekleşmesi, hem işsizliği arttıracak, hem de sosyal ve kültürel yönden bir tehdit oluşturacak. Zira Avrupalının gözünde göçmen, eğitimsizdir, topluma uyum sağlamaz ve kendi başına yaşar. Toplumun geri kalanına entegre olmaktan ısrarla kaçınır. Bu da, bulundukları ülkede hem kimlik hem de bir güvenlik sorunu yaratır. Siz istediğiniz kadar, bu verilerin hiçbirinin doğru olmadığını söyleyin, fark etmez. Bu algılama yerleşmiştir ve korkuya dönüşmüştür. Avrupalı aşırı milliyetçiler de, bu korkuyu kullanırlar.
          Â
Türkiye’nin korkusu ise tektir: Egemenliği kaybetmek.
          Â
Tüm kararların Brüksel’de alınacağına, Ankara’daki hükümetin etkinliğinin yok olacağına, demokrasi ve insan haklarına saygı adına Kürt milliyetçileri ve PKK’nın ülkeyi bölme çabalarıyla etkili biçimde mücadele edilemeyeceğine, türbana karşı Atatürk ilkelerinin korunamayacağına inanılıyor. Avrupa’nın temel amacının Türkiye’yi parçalamak olduğu yaygınlaştırılıyor. İşte, ne kadar temelsiz olursa olsun, bu korkular milliyetçiler tarafından kullanılıyor.
          Â
Ben de Özkırımlı gibi düşünüyorum.
          Â
Milliyetçiliğin yükselip azalma değil, iktidarlar veya çeşitli çevreler tarafından körüklenerek abartıldığına, kullanıldığına inanıyorum. Ancak ne yazık ki, milliyetçi söylemler ilişkileri olumsuz yönde etkiliyor.
          Â
Yersiz dahi olsa, bu korkular sürdükçe de, Türkiye-AB ilişkileri örselenecektir.
PaylaÅŸ