Paylaş
Bu tercih tüm toplumu etkileyecek bir süreçtir.
Masallar, şarkılar, oyuncaklar, çizgi filmler sevimli hayvanlarla ilgilidir.
Küçük alınganlıklar dışında kavga yoktur, kötülük yoktur.
Sevecen ayılar, kedilere yardım eden köpekler, kuşlarla oynayan kediler, kurtla arkadaş kuzular...
Tüm bunlar çocuğun içindeki karşılıksız sonsuz sevgiyi yeşertir.
*
Sokakta gördüğü hayvanlara heyecanla, sevgiyle bakar. Bu tam bir kırılma noktasıdır.
Anne babanın tavrı bu sevgiyi büyütür ya da yavaş yavaş nefrete dönüştürür.
Güvenli sınırlar içinde hayvanla iletişimine izin vermek doğru olandır.
‘Hoşt, pist, hastadır o, dokunma, ısırır, tırmalar’ cümleleri ilk kötülük tohumlarıdır.
Çocuk parkında yavru kediyi tekmelemeye çalışan çocuğuna ‘kovala, aferin oğluma, hastalıklı o, pis’ diyen babanın ve yetiştirdiği çocuğun toplumsal yaşama katkısı, faydası olabilir mi?
Bodrumda çürümeye bırakılan bebek arabasının içine yavrulayan kediyi 20 günlük yavrularla caddeye attıran site yöneticileri ve onların örnek aldığı evlatları başka canlıya merhamet gösterebilir mi?
*
Misafirliğe gittiği evdeki yavru köpeği yere atarak parmaklarının kırılmasına sebep veren çocuğun kulağına kim bilir neler fısıldanıyordur?
Sessiz kaldığı köpek sahiplenme kararına köpek geldiği gün sert tepki veren ‘eşine ve çocuklarına evime köpek sokamazsınız’ diyen babanın tavrı çocukların içinde ne yaralar açmıştır.
4 Ekim Hayvanları Koruma Günü nedeniyle okula getirilen evcil hayvandan ‘annem pis hayvanlara dokunmamamı istedi’ diyerek kaçan çocuğa annesinin yaptıklarına ne demeli?
Bırakın çocuğunuz içindeki hayvan sevgisini büyütsün.
Geleceğin başka canlıları korumayı, sevmeyi yaşam biçimi edinen nesillere ihtiyacı var.
Sağlıkla kalın...
Paylaş