Yükseliş dalgasının sonuna mı geldik, yoksa daha gidecek yol var mı?

Piyasalarda ‘sonu’ tahmin etmek her zaman zordur. ‘Yükseliş” ya da ‘düşüş”… Trendin ne zaman sona erip, terse döneceğini herkes, bir başkasından önce öğrenmek ister.

Haberin Devamı

Bazen bunun değeri birkaç milyar doları da bulur.

Birkaç okurdan benzer sorular geldi. Son söyleneceği, önceden söyleyeyim. Ş/images/100/0x0/55ea1f37f018fbb8f86c919du anda bu sorunun yanıtını hiç kimse bilmiyor. Zaten bilinseydi, milyarlarca dolarlık zararlar oluşmaz, dev bankalar CEO’larını kovmazlardı.

 

Ancak, piyasaların yönünü tahmin etmek için geçmişe bakmak bazen işe yarar. Zaten teknik analiz dedikleri de biraz geçmişi geleceğe yorumlamak. O nedenle ‘yükseliş’ (Boğa) ve ‘düşüş’ (Ayı) dönemlerinin son yıllarda ne kadar sürdüğünü araştırdım, sonuçlarını ana başlıklar halinde sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

Haberin Devamı

-Değerlendirme, Ocak 1998 yılından günümüze kadar olan dönemi aldım. Bu dönemde 8 ‘yükseliş’, 7 ‘düşüş’ dönemi yaşanmış.

-Trendin yönü henüz kesin olmadığı için, içinde olduğumuz dönemi, ‘yükseliş’ olarak değerlendirmek gerekiyor.

-Sizin de kolaylıkla gördüğünüz gibi, ‘iyi’ yıllar, ‘kötü’ yıllardan daha uzun sürüyor. Üstelik, güzel günlerde hisse senedi fiyatlarının yükselişi, düşüşlerden çok daha çoşkulu oluyor.

-Ortalama ‘yükseliş’ dönemi ise 25 ay devam etmiş. En uzun olanı da Aralık 1990 ile Kasım 1994 arasında gerçekleşmiş.
 

-‘Düşüş’ dönemlerinde ortalama süre 7 ay olarak hesaplanıyor. En uzun ‘düşüş’ dönemi, Nisan 2000 ile Ekim 2001 arasında yaşanmış.

-Son yükseliş dönemini Mayıs 2006 olarak ele aldığımızda, şu anda 19’uncu ayın içindeyiz. Yani ortalama rakam olan 25 aya daha çok var./images/100/0x0/55ea1f37f018fbb8f86c919f

 

Buradan ‘aman yükseliş dönemi devam ediyor’ değerlendirmesini çıkarmak zor. Geleceği ve içinde bulunduğumuz durumu iyi algılamak için bu görüşleri sizinle paylaştım, rakamları ortaya koydum. Karar vermenize yardımcı olması için…

 

Haberin Devamı

Call center’da ne kadar süre bekleyebilirsiniz?

Önce bir soru: ‘Call Center (Çağrı merkezi) Mağdurları Derneği kurulsa, üye sayısı ne kadar olurdu?’

 

Hemen söyleyeyim. Ben kesinlikle olurdum. Türkiye’de bankalardan iletişim şirketlerine, hastanelerdenhavayollarına, her alanda ciddi büyüme var. Müşteri sayısı ve doğal olarak talepler artıyor. Ancak, gördüğüm kadarıyla buna paralel ‘çağrı merkezlerine’ yatırım yapılmıyor ki bekleme süresi giderek artıyor. Bazı durumlarda, bir bilet için neredeyse, onun kadar telefon bedeli ödemek gerekiyor. Geçenlerde bir görüşme için tam 22 dakika bekleyip, hiç bağlanmadığımı söylesem, çok kimse inanmayacaktır.

Haberin Devamı

Aslında gördüğüm kadarıyla bu bütün dünyada önemli bir sorun. Örneğin, İngilizler yılda 1 saat 45 dakikalarını çağrı merkezi telefonu başında geçiriyorlar. En çok beklemeyi ise kamu, sağlık, perakende ve bankacılıkla ilgili aramalarda yapıyorlar.

Rakamlar çok etkileyici. Ortalama bekleme süresi İngiltere’de 12 dakika. En fazla bekleme 30 dakika ile perakende ve sağlıkta harcanıyor. Elektrik ve gazda 20, bankacılıkta ise 19 dakika ortalama bekleme süresi hesaplanmış.

Ben Türkiye’de bazı alanlarda bunların çok üzerinde bekleme yapıldığını tahmin ediyorum. Şirket genel müdürlerine de çağrı yapıyorum. Mutlaka her ay kendi çağrı merkezinizi arayıp, ‘bekleme’ süresini ölçün. Çünkü, rekabet artıyor, rakipler çoğalıyor. Yapılan araştırmalar, en çok müşteri terkinin ‘kötü hizmetten’ kaynaklandığını gösteriyor. Bir müşteri edinme maliyetinin 1000 dolara ulaştığı bir dönemde, bu çok hayati bir hata olur…

 

 

Haberin Devamı

Logoların değişmez rengi kırmızı!

Zaman zaman okurlardan iyi sorular geliyor. Ben de bu sayede bazı konuları araştırıp, bilgimi artırıyorum. Soru şöyle idi: ‘Şirketimiz için logo hazırlıyoruz. Ancak renge karar veremedik. Dünyada hangi renk öne çıkıyor?”

Aslında soruyu hiç araştırmadan da yanıtlamak mümkün; Kırmızı… Bunu sokakta yürürken de görmek mümkün. Ancak, biraz daha ayrıntılı araştırmada ‘kırmızı’ faktörü ve diğer renk tercihlerinin arkasındaki gerçekler daha iyi ortaya çıkıyor:

-Dünyanın en önemli 250 markasından 110’unun logosunda kırmızı renk hakim. Bu yüzde 45 anlamına geliyor. Ardından yeşil, sarı, turuncu ve lacivert gibi renkler geliyor.

Haberin Devamı

-Kırmızının kullanımının arkasında güçlü ve dikkat çeken bir renk olması var. Ancak, bayrakların hakim rengi olması vatanseverliği de öne çıkarıyor, o nedenle çok şirket bu rengi seçiyor. Ayrıca, aşk ve tutkuyu da kırmızı simgeliyor.

-Yeşil ise daha çok gıda ve sağlığı ifade eden ürün-hizmet alanlarında kullanılıyor.

-Gümüş rengi ve türevlerini ise nedense diyet ürünler tercih ediyor. Bazı vitamin kutularının gümüş kaplı olması da boşuna değil.

-Son yıllarda yenilikçi iş kuranlar, şirket ve markalarına ‘turuncu’ rengi koyuyorlar.

Dünyada durum böyle. Türkiye’de de benzediğini düşünüyorum. Ama bu konuda bir özensizlik, sektör ve ürüne uygun renk seçmede dikkatsizlik olduğunu düşünüyorum. Oysa, gerçekten şirket ve markalarına logo yapacakların dikkatli olması gerekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları