Türkiye, ‘ithalata açıklıkta’ ilk 4’e girdi!

Son yıllarda Türkiye’nin gümrük kapılarını ‘ardına kadar açtığı’ konusundaki şikayetleri çok duydum.

Haberin Devamı

Bazı işadamı ve yöneticiler, Gümrük Birliği’nden sonra Türkiye’nin korumasız hale geldiğini bile ileri sürdüler. Bu görüştekilerin sayısının hiç de az olmadığını tahmin ediyorum.

Hafta sonu Dünya Bankası’nın bir araştırması yayınlandı. ‘Dünya Ticaret Raporu’ adlı bu çalışma, gl/images/100/0x0/55ea160af018fbb8f86a6735obal ticaret hacmi, bu alandaki son gelişmeler ve serbest ticaret konusunu ele alıyor. Rapor, dünya ticaretinin 2007 yılında yüzde 7.7 oranında büyüdüğünü ortaya koyuyor.

Raporun en önemli mesajı

Ancak, benim dikkatimi başka bir mesaj, daha doğrusu tablo çekti. O tabloyu bu sayfaya da aldım. Tablonun orijinali çok büyüktü, özetini sizlerle paylaşıyorum. 125 ülkeyi kapsayan bu tabloda, ‘ülkeler, ithalata açıklık oranlarına’ göre sıralanıyor. Peki bu tabloyu önemli kılan nedir? İşte benim dikkatimi çeken birkaç başlık:

Haberin Devamı

-Birincisi, Türkiye, ithalata açıklık sıralamasında ‘ilk 4’e girme başarısını göstermiş. İlk 3, gerçekten ‘açık ekonomi’ olmalarıyla övünen ülkeler… Onların temel stratejisi bu. Hayatlarını açık olmalarıyla sürdürüyorlar.

-İkincisi, Dünya Bankası uzmanları, ‘Zenginler açık, yoksullar kapalı’ yorumunu yapmışlar. Gerçekten de öyle. Ancak, Türkiye, Kanada, ABD, Avustralya gibi ülkeleri de geride bırakmış.

-Üçüncüsü, biz doğru yapıyorsak, Amerika neden yanlış yapıyor? Onlarda ‘ithalata açıklık’ neden bu kadar düşük?

 

 Konut, tek partilerin ikinci dönemini neden sevmiyor?

Türkiye’de konut sektörü 1968-2007 dönemi arasındaki 30 yılda, ortalama yüzde 7.68 oranında büyüdü. Ticari inşaatlardaki büyüme ise aynı dönemde yüzde 8.82 düzeyini yakaladı. Türkiye gibi ‘gelişmekte’ olan bir ülke için bu oranlar çok yüksek değil. Yüzde 7-8 gibi hızlarla konut açığını kapatıp, modern, kaliteli ve güvenli bir hayat düzeyini yakalamamız olanaksız görünüyor.

Bunun yolu önce büyümeyi, sonra da konut artışını hızlandırmayı sağlamaktan geçiyor. Ancak, bu söylendiği kadar kolay değil. Büyümek, özellikle de konutta hızlı gelişmeyi sağlamak için istikrar, güçlü iktidarlar gerekiyor. Rakamlar ve sektör yetkililerinden aldığım değerlendirmeler, ‘istikrara en duyarlı’ sektörün inşaat olduğunu ortaya koyuyor.

Haberin Devamı

Tek partiyi seven sektör

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri ortada… Bir de Akçansa Genel Müdürü Mehmet Göçmen’in değerlendirmeleri var. Mehmet Göçmen bakın ne diyor: ‘Son 30 yılı analiz edin. İki önemli gelişm/images/100/0x0/55ea160af018fbb8f86a6737e dikkatinizi çekecek. Birincisi, istikrarlı dönemlerde konut başta olmak üzere inşaat büyüyor. İkincisi, tek parti iktidarlarının ilk döneminde konut çok hızlı gelişme gösteriyor.’

Gerçekten de rakamlar bunu açıkça ortaya koyuyor. Bakın, ANAP’ın ilk döneminde konut yüzde 28, ticari inşaatlar yüzde 25 büyümüş. Alt yapı yatırımları yüzde 34 gibi ciddi düzeylerde gelişme göstermiş. ANAP’ın ikinci döneminde ise oranlar yüzde 7-8 arasına çekimli.

Haberin Devamı

AKP’nin ikinci dönemi!

Koalisyonlarda oranlar düşmüş, hatta 1996 sonrasında, biraz da depremin etkisiyle ‘eksi’ düzeylere gerilemiş. Ancak, AKP’nin ilk döneminde, belki de son 30 yılın en önemli rakamlarına ulaşılmış. Konut ve ticari emlak bir yana, altyapıda müthiş büyüme yaşanmış.

Şimdi ise ikinci dönemdeyiz. İnşaat sektöründen konuştuğum yöneticiler, durgunluğun 2009, hatta 2010’a kadar süreceğini tahmin ediyorlar. Özellikle de altyapıda ciddi sorun bekliyorlar. Konutta ise bazı projelere ilginin devamı tahmin ediyorlar.

 

KOBİ’ler artık ‘meraklı’ olmak zorunda

 KOBİ sahipleri ve girişimcilerden çok sık sorular alıyorum. Bazıları katıldığım toplantılarda, bir bölümü de mesaj olarak geliyor. Bu mesajları iletenlerin arasında ‘başarıya ulaşma’ ve ‘hızlı büyüme’ tutkusu öne çıkıyor. Girişimci, gözüne kestirdiği önemli işadamları gibi yükselmek için neler yapması gerektiğinin yanıtını arıyor.

Haberin Devamı

Aslında bu gibi durumlarda ‘başarının’ tek bir reçetesi yok… Kişiye, zamana, sektöre, ürüne, hatta çevrenizdeki insanların yardımı ve şansa da ihtiyaç vardır. Ancak, ben bunların hepsinin üstüne ‘Merak’ faktörünü koyuyorum. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da önemli başarılara imza atmış bütün başarılı girişimcilerin ortak özelliği ‘anormal meraklı’ olmalarıdır. Meraklı oldukları için bulmuş, keşfetmiş, önceden görmüş ya da risk almışlardır.

Meraklıların dönemindeyiz

Rahmetli Vehbi Koç, yurtdışı seyahatlerini, şirketleri ve ürünleri incelemekle geçirdiğini anlatırdı. Bu merak, Türkiye’ye çok sayıda ‘ilk’i ve şirketi kazandırdı.

Microsoft, Google, Intel, Cisco, IBM gibi şirketleri de ‘meraklı’ girişimciler kurdular. 1980 sonrasında ABD’nin en büyük şirketleri arasına katılan 150’den fazla yeni şirket, ‘meraklı’ patronlar tarafından yaratıldı.

Haberin Devamı

Türkiye’de de öyle… Finansbank, Turkcell, Pegasus, Advantage Card, TAV, BİM ve çok sayıda yeni şirkete, bu tip girişimciler tarafından hayat verildi. Şimdi de bazı girişimleri görüyorum. Bunlardan bazıları yakın gelecekte başarı öyküsüne dönüşecek. Ben bütün KOBİ ve girişimcilere, bu tip iş adamlarını izlemelerini öneriyorum.

 

Yazarın Tüm Yazıları