PaylaÅŸ
Sabah önce ‘İyimser’ denen rakam yüzde 11.9 geldi. Herkes ‘iyimserliÄŸin’ nedenini araÅŸtırırken, esas büyük sürprizi ise Türkiye Ä°statistik Kurumu’nun (TUÄ°K) açıklaması yaptı. Yeni rakam sanayi üretiminin yüzde 17.6 azaldığı yönünde idi.Â
Daralma bazı sektörlerde daha dramatik… Bunların başında ise otomotiv geliyor.Â
Motorlu taşıtlar sektöründeki üretim daralması, kasım ayındaki yüzde 41.2’den sonra Aralık’ta yüzde 52’nin üstüne çıktı. Konuştuğum yöneticiler, birkaç ay daha üretimdeki düşüşün devamını bekliyorlar.
Tabii üretim, satışın yansıması… Satış, hem iç Pazar hem de çok kötü gidiyor. Stokların tutulduğu alanların fotoğrafları da bunu çok açıkça ortaya koyuyor.
Bütün dünyanın sorunu
Otomobildeki müthiş düşüş, sadece Türkiye’nin değil, bütün dünyanın sorunu… Başta ABD olmak üzere bütün dünyadan düşüşü ortaya koyan ilginç rakamlar geliyor.
Satış her zaman zor ve uzun zaman isteyen bir süreçtir. Ancak, rakamlar, hiç bu kadar uzun süre gerekmediğini gösteriyor. Örneğin, elimde Amerika’ya ait veriler var. 2008 Aralık ayı ile bir önceki yılın aynı ayını karşılaştıran rakamlara dikkatle bakın…
Tablo, 11 önemli otomobil şirketinin, 1 otomobili satmak için bekledikleri ortalama süreleri gösteriyor. 11 şirket için 2007’de ortalama 55.5 gün beklenirken, 2008 Aralık’ta bu süre 87.5 güne çıkmış. Ancak, bazı şirketlerde bu sürenin iki katına ulaştığı da dikkatlerden kaçmıyor.
Türkiye’de ne kadar zor?
Öğrendiğim kadarıyla sektör genelinde böyle bir rakam tutulmuyor. Ancak, 4 büyük satış merkezine sahip bir işadamı ile konuştum. ‘Ortalama süre 2007 yılında 35 gün idi, 2008 sonunda 70 güne ulaştı. Biraz daha artacak gibi’ değerlendirmesini yaptı.
Kibar Holding’in CEO’su Ahmet Kibar’ın analizini gördüm. ‘Sektörde 4.5 aylık ortalama stokla çalışılırken, düşen taleple stok temizleme süreci 7-8 aya çıktı’ diyordu. ABD’nin rakamlarından çıkan, ‘ikiye katlanma’ mesajı Türkiye’de kendini gösteriyor. Satmak, olmadığı kadar zor hale geliyor, stok dağları büyüyor.
HOCAM HANİ İZMİR’E GİDECEKTİK?
Yıl sanıyorum 1991 idi. Eski dergim Kapital’in İzmir’de paneli vardı. İstanbul’dan iki konuk konuşmacı ile gitmiştik. Panelin ardından o dönem TRT’de çalışan Güler Kazmacı, bizi evine davet etmişti. Sonra hep beraber birkaç kulübe gitmiş, epey eğlenmiştik. İstanbul’a dönerken, ‘İlk fırsatta İzmir’de yeni bir panel düzenleyelim’ diye espri yapmıştık.
Ama olmadı. Birkaç yıl sonra hocalardan birini kanserden kaybettik. Allah rahmet etsin sevgili dostum Prof. Dr. Selçuk Abaç, klasik olacak ama en verimli yaşında aramızdan ayrıldı. Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı görevini henüz tamamlamıştı. Konuştuğumuz önemli projeleri vardı. Kurucusu olduğu İBAR’ı Türkiye’nin ilk rating ajansı olarak konumlandırmak istiyordu.
Cuma sabahı toplantıdan ofise dönerken yolda radyoyu açtım. Haberlerin bir yerinde Prof. Dr. Türkel Minibaş’ın adını duydum. Hasta olduğunu biliyordum. ‘İçime bir acı düştü’ ama umudumu korudum. ‘Belki Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin bir etkinliğidir’ diye düşündüm. Ama bir başka radyo kanalı doğruyu söyledi.
Onun sürekli gülen yüzün gözümün önüne geldi. Gözlerimden birkaç damla yaş aktı. Son 20 yıl gözümün önünden film gibi geçti. Üniversitede hocamı ve tez danışmanımı, yayıncılıkta yazarımı ve arkadaşımı kaybetmiştim. Mekanı cennet olsun…
PaylaÅŸ