Karşılıksız çek sayısı patladı KOBİ’leri cezaevi korkusu sardı!

Üretimi olan, ürünü müşteri bulan bir KOBİ sahibi düşünün…

Haberin Devamı

Krize rağmen malına talep var, satışlarında öyle ciddi düşüşler yok. Bayilere ve müşterilere eskisi gibi mal veriyor, karşılığında çek ve senet alıyorsunuz…
Karşınızda yıllardır iş yaptığınız insanlar var. Malı verirken aklınızdan, ‘Ya çeki karşılıksız çıkarsa’ diye geçirmiyorsunuz…

Fakat krizle birlikte her şey değişiyor. ‘Ödeme döngüsü’ adete duruyor, hiç sorun yaşamadığımız müşteriler ve bayilerden kötü sinyaller geliyor. Senetler ödenmiyor, çeklerde ciddi sorunlar ortaya çıkıyor. Ödeme tam anlamıyla duruyor.

Bunun karşılığında mal aldığınız şirketler, iş yaptırdığınız kurumlar, kredi aldığınız bankalar boş durmuyor… Haklı olarak ödeme istiyorlar. Bir yanda SSK, bir yanda vergiler ve ücretler, diğer yanda ödemeler…

Ödeme döngüsü durunca

Borca karşılık kesilen çeklerin arkası yazılmaya başlıyor… Bu da KOBİ sahibini tam bir açmaza sokuyor. Mesaj aldığım çok sayıda KOBİ sahibinden birinin mesajı, tabloyu daha açık ortaya koyuyor:

Haberin Devamı

’13 yıldır gübre imalat ve ithalatı ile uğraşıyorum. Kısa süre öncesine kadar bir tane dahi arkası yazılmış çekim yoktu. Ancak, ekonominin gidişi, bizi tahsilat yapamaz hale getirdi. Tahsilat olmayınca, biz de ödeme yapamıyoruz. Biz alacaklı firmalara ceza davası açtık, borçlu olduklarımız da bize dava açtılar. Çeklerdeki hapis cezaları nedeniyle psikolojimiz bozuldu, büyük stres altındayız. İşimize bakamaz hale geldik.

Bir yıl önce devlete 177 bin TL vergi ödedim, onlarca ziraat mühendisine, çalışana iş verdim.Arabalarım, evlerim ne varsa haraç mezat satış borçlarımı ödedim. Ancak artık son noktaya geldim.’

Tek suçlu çek yazan mı?

Adı bende saklı bu okurun mesajı, başka çok sayıda KOBİ sahibininki ile neredeyse aynı… Şu sorulara yanıt arıyorlar:
 ‘Şimdi cezaevine girsek ne olacak? Orada borçlarımızı ödememiz mümkün olacak mı?  Bu çeklerin ödenmemesinin tek suçu bizde mi, yoksa yanlış politikalar izleyenlerde mi?’

Antalya’dan yazan girişimci, ‘Esnaf işini gücünü bırakmış durumda. Çekten dolayı ne zaman cezaevine gireceğinin stresiyle iş yapamaz hale geldik’ diye feryat ediyor.

Haberin Devamı

İşin doğrusu kredi kartı, banka kredisi ya da çek ve senette her zaman suistimaller vardır. Çek karnesini, ‘banknot matbaası’ gibi kullananları çok gördük. Bu tip kötü niyetlilere devletin bir çözüm bulması mümkün değil.

Ancak, global kriz tam anlamıyla ‘ödeme döngüsünü’ durdurdu, namuslu ve ‘basiretli’ tüccarlar sıkıntıya girdi. Bunun örneklerini tüm Anadolu’da görüyoruz.

Merkez Bankası’nın rakamları da bunu ortaya koyuyor. 2008’de karşılıksız çek sayısı 1.5 milyonu geçmiş. Bu yılın ilk 3 ayında ise 686 bine ulaşmış. Böyle giderse rahatlıkla 2 milyonu aşar.

B usorun karşısında birkaç alternatifi var hükümetin… Bir, hiçbir şey yapmamak, çözümü zamana bırakmak, onlarca girişimciyi batırmak… ikincisi, kriz dönemine özel bir çözüm geliştirip, en azından ‘cezaevi’ sıkıntısını ortadan kaldırmak… En azından bu cepheye bir göz atıp, neler oluyor diye bakmak bile iyidir diye düşünüyorum.

Haberin Devamı


TEKNOLOJİ KULLANIMI UMUT VERİYOR

KOBİ’lerle, şirketlerle ilgili hep kötü gelişmelere bakmamak gerekiyor. Umut veren, olumlu gelişmeler de yok değil. Bunlardan biri de teknolojiyle ilgili…

Dün sabah Monster.com Türkiye genel müdürü Güray Mert’ten dinledim. 1 yılda 100 bin ziyaretçiden 1 milyon ziyaretçi rakamına ulaşmışlar. Üye şirket sayısı 3 bin 500’ü bulmuş. Bunların arasında KOBİ’lerin sayısı da hiç de az değilmiş.

Dünyanın önde gelen bu şirketinin Türkiye’ye geliş gerekçesini, özellikle genç nüfus ve KOBİ’lerin gücü oluşturuyor. Teknolojinin kullanımının hızlı artacağı ve hayatın içine gireceğini düşünerek yatırım yapıyorlar.
TÜİK’in yeni açıkladığı rakamlara bakınca da bu gerçeği görüyoruz. Türkiye’deki şirketlerin PC sahipliği ve internet kullanım oranları etkileyici düzeylere ulaşmış. 1 yılda alınan yol bile önemli…

Haberin Devamı

Yüzde 100’e doğru gidiyoruz

Şirketler genelinde PC sahipliği oranı yüzde 90.6’ya, internet bulunma oranı da yüzde 89.1’ye ulaşmış.

Büyük şirketlerde her iki alanda da oran yüzde 100’e yaklaşıyor. Ancak, benim dikkatimi çeken, küçük şirketlerin yakaladığı düzey… Yüzde 88-89 gibi oranlar, Türkiye için hiç de fena düzeyler değil. Örneğin, internet sahipliği sadece 1 yılda yüzde 83’den 88 düzeyine yaklaşmış.

Şirketler dünyasından gelen çok sayıda olumsuz haber arasında, bu rakamlar gerçekten gelecek için umut veriyor. Aynı zamanda çok sayıda girişimci için de yeni iş kaynağı olarak öne çıkıyor.

Yazarın Tüm Yazıları