Paylaş
Binlerce kişinin evini kaybettiği, dev bankaların milyarlarca dolar zarar yazdığı ve batma aşamasına geldiği ABD’de yaralar sarılıyor, borsa endeksleri en yüksek düzeylerine geri dönüyor. Dow Jones, Ekim 2007’de gördüğü en yüksek değer olan 14164 düzeyinden sadece yüzde 7.8 daha aşağıda. Belki önümüzdeki günlerde bir miktar daha yükselecek, belki de gerileyecek. Onu göreceğiz.
Ancak, tsunamiyi yaratan ülkede borsanın keyfi yerinde…11.900 düzeyine inen Dow Jones Endeksi yeniden 13.000’leri geçti. Sadece burada değil, dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde ABD’ye ayak uyduranların sayısı az değil. Bir zamanlar Türkiye’nin ‘ekürisi’ olarak görülen Brezilya’ya bakın… Bovespa Endeksi, 2 Mayıs Cuma gününü 69 bin 366 ile tüm zamanların rekorundan kapattı. Türkiye’nin yeni ‘ekürüsi” Güney Afrika borsası da yıl sonundaki değerini yakalamış. Tıpkı Çek Cumhuriyeti gibi…
Borsalar da ayrışma var
Uzun süredir bir ‘ayrışma’dan söz ediliyordu. Şimdi böyle bir ayrışma var. Ancak, bu ayrışma eskisi gibi Brezilya gibi ülkelerle değil, dışa bağımlı ve cari açığı yüksek ülkelerle gerçekleşmiş gibi görünüyor.
Borsaların performansına bakıldığında bu durum açıkça öne çıkıyor. 2007 yılında görülen ‘en yüksek’ değerleri bir kenara bırakıyorum. 2008’in ilk 4 ayının performansı analiz edildiğinde, Türkiye, ‘kayıp liginde’ ilk 5’e giriyor. Bu 5 ülkenin borsasında ilk 4 ayda ortalama değer kaybı yüzde 20’nin üzerinde gerçekleşmiş.
Para birimleri daha güçlü
Borsalardaki bu değer kaybına rağmen yerel para birimlerinin daha güçlü olduğu dikkati çekiyor. Özellikle de gelişmekte olan ülke para birimlerinin dolar karşısındaki değerinin kriz dönemindeki trendi izlendiğinde, hasarların daha az olduğu söylenebilir.
Bu sayfada 20 ülkenin para birimlerinin dolar karşısındaki 5 aylık performansı var. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 5 ülkenin parası değer kaybederken, 15 ülkenin parası değer kazanmış. ‘Güçlenenler’ arasında liderliği ise son dönemdeki performansıyla dikkatleri toplayan Brezilya üstlenmiş.
Bundan sonrası önemli
Türkiye’nin ayrışmasında iç siyasi gelişmeler, ‘mali disiplinin bozulacağı’ endişesi ve kırılganlık da önemli rol oynuyor. Geçen haftayı dünya piyasaları toparlanmakla geçirdi. Dün de dünya piyasaları iyiydi.
Ancak, 5 Mayıs pazartesi günü gördük ki, Türkiye iyice ayrışmış. Dünyadaki gelişmeler borsaya, döviz ve faize pek yansımamış. Normalde dünü iyi geçirmemiz gerekiyordu. Dünya iyiyken böyleysek, dünyada tekrar dalga başlarken nasıl olacağımız da büyük bir soru işareti…Onu da yaşayıp göreceğiz.
Bunlara rağmen umudu kaybetmemek lazım. Geçen gün sohbet ettiğim önemli bir işadamının sözüyle yazımı tamamlayayım: ‘Bunlar gelir geçer, önemli olan nereye doğru gittiğimizdir. Türkiye’nin gidişi çok doğru. Ben çok umutluyum.’
Zararına dükkan açılan 3 önemli adresin sırrı nerede?
Geçtiğimiz aylarda Bağdat Caddesi’nde mağazası olan bir şirket, sözleşmesi gereği mekanı boşaltmak zorunda kaldı. Patronun bir an olsun bile aklından Bağdat Caddesi’nden taşınmak yoktu. Bütün hesabını ‘kalıcı’ olma üzerine kurmuştu.
Ancak, sözleşme kesin olduğu için hemen arayışa girdi. Haftalar süren aramadan sonra eskisi kadar cazip olmasa bile bir mağaza bulundu. Aşağı yukarı 90 metrekarelik bu alan için hemen sözleme yapıldı. Aylık kira 30 bin dolardı. Ancak, iş bununla da bitmemişti. Tam 500 bin dolar hava parası ödemeleri gerekmişti.
Bazı adreslerde olmak gerek
Bu gelişmeyi anlatan önde gelen perakende şirketinin CEO’su, ‘Bağdat Caddesi’nde bu kiralar ve hava parasıyla her sektörden mağazanın para kazanması mümkün değil. Ancak, eğer sektörü yönlendirmek istiyorsanız, açmadan da olmuyor’ diye anlatıyor.
Deneyimli CEO’ya göre, Türkiye’de şirketlerin zararına mağaza açtıkları, temsil edildikleri 3 önemli adres var: Bağdat Caddesi, Nişantaşı ve Akmerkez… Her şirket ve mağaza için geçerli olmasa bile genel eğilim bu yönde… Şirketler yüksek kiralar ödeyip, bayraklarını bu mekanlarda dalgalandırıp, zararlarını özellikle alışveriş merkezlerinden elde ettikleri karlarla kapatıyorlar.
Kar gerçekten zor
Hesaba vurunca bu tip adreslerde, bu maliyetle kar etmenin güç olduğu açıkça ortaya çıkıyor. Aynı CEO burada şöyle bir örnekle bu gerçeği paylaşıyor:
’90 metrekareye 30 bin dolar veren şirketin o mağazadan günde en az 3 bin dolar, ayda 1 milyon dolar ciro yapması gerekiyor. Bu durumda ancak maliyeti karşılar. 2 milyon dolar ciro yaptığında ise kara geçmesi mümkün. Böyle bir rakama ulaşanların sayısı da fazla değildir.’
Paylaş