M. Bülent Tıraş

Hamilelikte seksten ne zaman uzak durmalı?

8 Ekim 2013
Gebelik döneminde cinsel birliktelikten kaçınılması gereken durumlar…

Normal hamilelik yaşayan birçok kadının hamilelik süreci boyunca korkmadan cinsel birliktelik yaşayabileceğini söyleyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Bülent Tıraş, seks sırasında bebeğe bir zarar gelmeyeceğini belirtti. Tıraş, bu dönemde eşlerin birbirine açık olmaları gerektiğinin altını çizerken, gebelik döneminde hangi durumlarda seksten uzak durulması gerektiğini de anlattı.

Gebeliğin ilk ayları da dahil, herhangi bir düşük tehlikesi olmadığı takdirde, cinsel ilişkinin düşük nedeni olabileceğinden korkmak yersizdir. Çünkü embriyonun bulunduğu rahim boşluğu ile vajina birbirinden alakasızdır ve aralarında birtakım kimyasal bariyerler mevcuttur.Hamilelik döneminde eşinize duygularınızı anlatınHamilelik döneminde libidolarınızdaki artış, kanın fazlalaşması ve damarlar içerisindeki hassasiyetler cinsel isteği artırır. Her kadın için böyle bir durum söz konusu olmaz ama kadınların çoğunda vaziyet aynen böyledir. Gebelikte eşinize karşı açık olmalı ve duygularınızı ona söylemelisiniz. Eşiniz ihtiyaçlarınızı bilmeli ve sizi rahatlatmalıdır. Eğer cinsellikten herhangi bir zevk alamıyorsanız ya da endişeleriniz varsa, bunları kolay bir şekilde eşinize anlatmanız yetecektir. Cinsel ilişki sırasında eşiniz size zarar vermeden ve bebeğinizi incitmeden birliktelik yaşanılabilir.Bazı çiftler bu dönemde farklı pozisyonlar bulabilirler, çekinmeden ve rahat bir biçimde doktorunuzla bunları paylaşabilir, ondan bu konuda en uygun yardımı alabilirsiniz.

[webtv=126419]

Hamilelik döneminde seksten ne zaman uzak durulmalı?Cinsel beraberlikten uzak durmanız gereken durumlar da vardır. Plasentanın durması gereken bir bölgesi vardır. Bazen bu bölge biraz daha aşağıda olabilir, yani vajina kanalına daha yakın bir yerde durabilir. Bu duruma plasenta previa adı verilir. Açıklanamayan kanama ve akıntılar durumunda ise doktorunuza başvurmanız gerekir. Kramplar ve ağrılar, cinsel hayatınızı olumsuz etkiler, bunları aşmak için her şeyi kontrollü bir şekilde yapmalısınız.

HAFTA HAFTA HAMİLELİK

Gebeliğin ilk ayları da dahil, herhangi bir düşük tehlikesi olmadığı takdirde, cinsel ilişkinin düşük nedeni olabileceğinden korkmak yersizdir. Çünkü embriyonun bulunduğu rahim boşluğu ile vajina birbirinden alakasızdır ve aralarında birtakım kimyasal bariyerler mevcuttur.

Hamilelik döneminde eşinize duygularınızı anlatın

Hamilelik döneminde libidolarınızdaki artış, kanın fazlalaşması ve damarlar içerisindeki hassasiyetler cinsel isteği artırır. Her kadın için böyle bir durum söz konusu olmaz ama kadınların çoğunda vaziyet aynen böyledir. Gebelikte eşinize karşı açık olmalı ve duygularınızı ona söylemelisiniz. Eşiniz ihtiyaçlarınızı bilmeli ve sizi rahatlatmalıdır. Eğer cinsellikten herhangi bir zevk alamıyorsanız ya da endişeleriniz varsa, bunları kolay bir şekilde eşinize anlatmanız yetecektir. Cinsel ilişki sırasında eşiniz size zarar vermeden ve bebeğinizi incitmeden birliktelik yaşanılabilir.

Yazının Devamını Oku

Hamilelikte görülen diyabet bebeğe geçer mi?

23 Eylül 2013
Gebelik diyabeti ile ilgili merak edilenler...

İkinci çocuğuna hamile olan Tuba Ünsal’da görülen gebelik diyabeti, anne adaylarının akıllarına bazı soru işaretleri getirdi. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tıraş, gebelik diyabeti hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.

Gebelikten önce diyabet ile alakalı bir sorunu olmayan anne adaylarında gebelik sürecinde meydana gelen bir rahatsızlıktır. Gebelik döneminde anne adayının şeker metabolizmasındaki farklılıklardan dolayı kan şekeri artabilir. Bu süre zarfında diyabete karşı önlem alınmazsa anne adayının durumundaki sorunlar anne karnındaki bebeğe zarar verebilir.

Gebelik döneminde kişide diyabet oluşur mu?

Gebelik sürecinde iki şekilde kan şekeri ile alakalı problemler ortaya çıkabilir. Bunlardan birincisi gebelik döneminden önce mevcut olan diyabet hastalığı diğeri ise gebelik döneminde ortaya çıkmış olan şeker metabolizmasında meydana gelen farklılıklar ile alakalı olarak gelişen kan şekerinin artış göstermesidir. Bu durum gebelik diyabeti olarak tanımlanmaktadır.

Gebelik diyabeti olan anne adayları nasıl takip edilmelidir?

Gebelikten önce diyabet rahatsızlığı olan anne adaylarında normal gebelik tetkikleri yapıldıktan sonra bütün vücut fonksiyonları ayrı ayrı incelenmelidir. Göz ve nörolojik muayene yapılmalıdır. Gebelikten önce diyabet rahatsızlığı olan anne adaylarının takibi daha dikkatli bir şekilde yapılmalıdır. Kontroller belirli aralıklar ile devam etmelidir. Her kontrolde kan şekeri ölçümü yapılmalı ve insülin tedavisinin sonucu değerlendirilmelidir. Gerekli görüldüğü takdirde insülin dozunda ayarlamalar yapılmalıdır.

Diyabet hastası olan anne adaylarının bebekleri diyabetli mi doğar?

Diyabet hastası olan anne adaylarının bebekleri diyabet hastası olarak dünyaya gelmez. Fakat diyabet hastalığı genetik olarak gelişebileceğinden, dünyaya gelen bebeklerin erişkin yaşa geldiğinde şeker hastası olma ihtimali yüksektir.

Yazının Devamını Oku

Adet döneminin uzamasına neden olabilir

18 Ağustos 2013
Kadınlar dikkat, vücutta hiçbir belirtisi olmuyor!

Üreme döneminde artan ve sık rastlanan miyomlar, çoğu kadının derdi haline geldi. Kişiden kişiye farklılık gösteren miyomlar , kadınların sağlığını pek çok yönden etkileyebiliyor. Konunun ayrıntılarını, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof Dr. Bülent Tıraş anlattı.

Menopoz sonrasında miyomların küçüldüğü ya da yok olduğu bile saptanabilir

Miyomlar genel olarak orta yaşlı kadınlarda bulunmaktadır. Ender olarak rastlanılsa da kadınlarda ergenlik öncesinde pek fazla görülmemektedir. Miyomlar, genel olarak kadınların menopoz dönemlerinde vücutlarında bulunan östrojen hormonunun eskiye oranla az salgılanması ile birlikte gerileme gösterebilmektedir yani üreme çağında miyom tanısı konulmuş kadınların çoğunda menopoz sonrasında miyomların küçüldüğü ya da yok olduğu bile saptanabilir.

Üreme döneminde artan ve sık rastlanan miyomların menopoz döneminden sonra azalmasında ise etkili olan östrojen hormonu unutulmamalıdır. Kadınlarda gebelik dönemlerinde östrojen hormonun da meydana gelen artış ile beraber miyomlarda da bir artış gözlemlenmektedir doğum sonrasında ise miyomlarda meydana gelen hızlı bir azalma da bu önermeyi destekler niteliktedir.

Miyomlar kişiden kişiye farklılık gösterir

Miyomlar rahmin içinde meydana gelen oluşumlardır. Kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Bir kişide bir tek miyom olabileceği gibi sayısı çok fazla da olabilmektedir. Miyomların çapları ise 1 santimetre ile 30 santimetre arasında değişebilmektedir. Miyomlar genellikle belirti vermemektedir uzman jinekologların bölgeyi tesadüfen incelemesi ile ortaya çıkmaktadır. Miyomların belirtileri genel anlamda bulundukları konuma, büyüklüğüne ve sayıları ile doğru orantılıdır. İntramural anlamı duvar içi miyomlardır. Subseröz ise rahimde dış kılıfın altında bulunmaktadır. Submuköz rahimde rahmin içini kaplar mukoza tabakası altında bulunur.

Adet döneminin uzamasına neden olabilir

Miyomların genel anlamda vücutta belirtisi bulunmamaktadır. Submüközde bulunan küçük bir miyom rahmi tahriş ederek kanamaya neden olabileceği gibi subsesozda bulunan büyük bir miyom hiçbir rahatsızlığa neden olmayabilir. Genel anlamda submüközde bulunan miyomla ara sıra da olsa kanamalara neden olabilmektedir. Aynı zamanda bu kısımda yer alan miyomlar hamile kadınlarda düşüğe neden olabilmektedir bulundukları alan ne kadar geniş ise bu oran artmaktadır.

Yazının Devamını Oku

Tekrarlayan düşüklerde başarı şansı artırıyor

11 Ağustos 2012
Çocuk sahibi olmak isteyen ebeveynlere güzel ve yeni bir haber!

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Bülent Tıraş, “Uzun süredir devam eden rahmin gebelik için hazırlanmasına yönelik çalışmalar; yaranın iyileşme sürecindeki reaksiyonların sonraki dönemde embriyonun tutunma şansını artırdığını kanıtladı” dedi.

Tıraş, toplumsal sorun haline dönüşmeye başlayan infertilite (kısırlık) sorunu için bilimin sorunlara çözmeye yönelik araştırmalarının tüm hızıyla devam ettiğini belirterek sözlerine şöyle devam etti:

“Çocuk sahibi olmaya çalışan ailelerin sayısı her geçen gün artmakta. Bu konuda farkındalık oluşturulması gerektiğine inanıyorum. Çünkü infertilite hem toplumsal hem de ekonomik büyük bir sorun. Bilimsel araştırmalar sorunların çözümlerine yönelik çalışmalarına devam ediyor. Her geçen gün de güzel haberler alıyoruz. Son olarak uzun süredir devam eden rahmin gebelik için hazırlanmasına yönelik çalışmalar; yaranın iyileşme sürecindeki reaksiyonların sonraki dönemde embriyonun tutunma şansını artırdığını kanıtladı. Bu haber evlat sahibi olmaya çalışan birçok aile için yeni bir ümit olarak algılanmalıdır.”

Özellikle tekrarlayan düşüklerde denenmeli

Tüp bebek tedavisindeki gelişmelere rağmen gebelik şansı geçmişe oranla artmış olsa da hala çok sayıda çift mutlu sona ulaşamıyor. Prof. Dr. Bülent Tıraş, rahim içi hasarlanarak gerçekleştirilen tedavinin özellikle tekrarlayan düşüklerdeki başarı şansını artırdığını ifade ederek sözlerine şöyle devam etti:

“Yapılan çalışmalar, bu vakalarda gebelik oluşmamasının nedenlerinden biri olarak embriyonun yerleşeceği rahim içi dokusunun gebelik için yeterli olmamasını gösterdi. Embriyonun rahim duvarına yerleşmesi her zaman olmaz. Adet döngüsü içinde belirli ve kısıtlı bir dönemde bu olay gerçekleşir. Yapılan bilimsel araştırmalar, adet döneminde rahim içi yapısının diğer dönemlere oranla daha yoğun, büyüme ve gelişmeyi sağlayan faktörlerin ise daha aktif olduğunu göstermiştir. Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı sorunu yaşayan kadınların sorunun rahim içi hasar verilerek tedavi edilebileceği düşünülmüş. Bu sorunu düzeltmek için yöntem ve tedaviler üzerinde çalışılmıştır. Amerika’da yayınlanan araştırma sonuçlarına göre; rahim içi hasarlama işleminin açıklanamayan tüp bebek başarısızlıklarındaki başarı şansını artırdığı kanıtlandı. Araştırma ayrıca bu uygulamanın tedavi öncesi rahim içi sorunları bulmak ve çözmek için yapılan operasyonlar, rahim-içi duvarının kan akımını artıran vitamin ve ilaç takviyeleri, rahim-içi dokusunu büyüten ve tüp bebek tedavilerinde oluşan embriyoların dondurulup daha sonra nakledilmesi bu sorunu çözmek için tercih edilebilirliğini ortaya koydu.”

İşlem nasıl ve ne zaman yapılabilir?

Rahim içi dokusunun gebelik için daha uygun hale getirilmesi için yapılan çalışmalardan birisi de endometriumun yaralanması işlemidir. Tüp bebek işlemine başlanacak adet döneminden bir ay önce yapılan işlemde; ofis histeroskopi ile rahim içi dokusuna hafifçe hasar verilir. Vücut dokularının, yaralanmaya verdiği yanıtı rahim içi dokusu da verir ve kendisini iyileştirmeye çalışır. Bu iyileştirme sürecinde dokuda açığa çıkan büyüme, iyileştirme ve yapıştırma faktörleri, bir sonraki dönemde embriyonun tutunma şansını artırır. Acısız ve basit bir işlemdir.

BEBEĞİM NE ZAMAN DOĞACAK?

Tıraş, toplumsal sorun haline dönüşmeye başlayan infertilite (kısırlık) sorunu için bilimin sorunlara çözmeye yönelik araştırmalarının tüm hızıyla devam ettiğini belirterek sözlerine şöyle devam etti:

“Çocuk sahibi olmaya çalışan ailelerin sayısı her geçen gün artmakta. Bu konuda farkındalık oluşturulması gerektiğine inanıyorum. Çünkü infertilite hem toplumsal hem de ekonomik büyük bir sorun. Bilimsel araştırmalar sorunların çözümlerine yönelik çalışmalarına devam ediyor. Her geçen gün de güzel haberler alıyoruz. Son olarak uzun süredir devam eden rahmin gebelik için hazırlanmasına yönelik çalışmalar; yaranın iyileşme sürecindeki reaksiyonların sonraki dönemde embriyonun tutunma şansını artırdığını kanıtladı. Bu haber evlat sahibi olmaya çalışan birçok aile için yeni bir ümit olarak algılanmalıdır.”

Özellikle tekrarlayan düşüklerde denenmeli

Tüp bebek tedavisindeki gelişmelere rağmen gebelik şansı geçmişe oranla artmış olsa da hala çok sayıda çift mutlu sona ulaşamıyor. Prof. Dr. Bülent Tıraş, rahim içi hasarlanarak gerçekleştirilen tedavinin özellikle tekrarlayan düşüklerdeki başarı şansını artırdığını ifade ederek sözlerine şöyle devam etti:

“Yapılan çalışmalar, bu vakalarda gebelik oluşmamasının nedenlerinden biri olarak embriyonun yerleşeceği rahim içi dokusunun gebelik için yeterli olmamasını gösterdi. Embriyonun rahim duvarına yerleşmesi her zaman olmaz. Adet döngüsü içinde belirli ve kısıtlı bir dönemde bu olay gerçekleşir. Yapılan bilimsel araştırmalar, adet döneminde rahim içi yapısının diğer dönemlere oranla daha yoğun, büyüme ve gelişmeyi sağlayan faktörlerin ise daha aktif olduğunu göstermiştir. Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı sorunu yaşayan kadınların sorunun rahim içi hasar verilerek tedavi edilebileceği düşünülmüş. Bu sorunu düzeltmek için yöntem ve tedaviler üzerinde çalışılmıştır. Amerika’da yayınlanan araştırma sonuçlarına göre; rahim içi hasarlama işleminin açıklanamayan tüp bebek başarısızlıklarındaki başarı şansını artırdığı kanıtlandı. Araştırma ayrıca bu uygulamanın tedavi öncesi rahim içi sorunları bulmak ve çözmek için yapılan operasyonlar, rahim-içi duvarının kan akımını artıran vitamin ve ilaç takviyeleri, rahim-içi dokusunu büyüten ve tüp bebek tedavilerinde oluşan embriyoların dondurulup daha sonra nakledilmesi bu sorunu çözmek için tercih edilebilirliğini ortaya koydu.”

İşlem nasıl ve ne zaman yapılabilir?

Rahim içi dokusunun gebelik için daha uygun hale getirilmesi için yapılan çalışmalardan birisi de endometriumun yaralanması işlemidir. Tüp bebek işlemine başlanacak adet döneminden bir ay önce yapılan işlemde; ofis histeroskopi ile rahim içi dokusuna hafifçe hasar verilir. Vücut dokularının, yaralanmaya verdiği yanıtı rahim içi dokusu da verir ve kendisini iyileştirmeye çalışır. Bu iyileştirme sürecinde dokuda açığa çıkan büyüme, iyileştirme ve yapıştırma faktörleri, bir sonraki dönemde embriyonun tutunma şansını artırır. Acısız ve basit bir işlemdir.

Yazının Devamını Oku