SAÇLARI bembeyaz, 1.60 boylarında, gözlük camlarının ardından sevgi ve deneyim ile bakan, iyi giyimli, elinde şık bastonu ile güzel bir kadındı..
Ankara’nın içinden geçirilen otobanları düşündüğünüzde, ara sokak sayılabilecek bir caddenin köşesindeki trafik ışıklarında yan yana gelmiştik..
Norveç’in Başkent’i Oslo’da..
Tek bir otomobilin bile geçmediği caddede, yayalara yeşil ışık yanmasını bekliyorduk birlikte.. Türkiye’de çoğumuza anlamsız gelen bu beklemenin verdiği sıkkınlık ile sağ adımım kaldırımdan aşağı indi. Yaşlı kadın o anda kıvrak bir bilek hareketi ile bastonunu önce havaya kaldırdı, ardından göbeğimin hizasına getirdi ve yolumu kesti. Diğer eli ile gülümseyerek yayalara yanan kırmızı ışığı gösterdi. Biraz şaşkın, biraz utanarak gülümsedim.. Yeşil ışığın yanmasını bekledik ve huzur içinde, birlikte karşı kaldırıma geçtik.
Kültürünü mahallesindeki yaşama yansıtmış bir ülkede yaşamakla, kültürünü sıkıcı tarih kitaplarının satır aralarına gizlemiş bir ülkede yaşamanın farkını, o gün daha iyi anlamıştım.
Hafta başında, Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Başkanlığı’nın, son 10 yıllık denetim istatistiklerine göz attım. Ve ne yazık ki, gözlerime inanamadım.
1999 yılında polis, tam 8 milyon 674 bin 343 kişiye trafik cezası kesmişti. Gelişen bir ülkede, cezanın caydırması, bu sayının geçen 10 yıl içinde düşmesi beklenir. Oysa 2008 yılı için kesilen ceza sayısı 8 milyon 612 bin 983 olarak veriliyordu. Hemen eklemeliyim, geçen 10 yıl içinde artan nüfus ve araç sayısı, ’ceza-ıslah’ilişkisi nedeniyle bu tablonun açıklaması olamaz.
Konunun diğer bir boyutu ise kesilen 8 milyon cezanın parasal karşılığı.. Rakamlar bu karşılığın 2008 yılı için tam 1 milyar 16 milyon 896 bin 210 TL olduğunu, bu paranın devletin kasasına girdiğini söylüyordu..
İyi para..
Sonra yayalara ilişkin rakamlara baktım.. Doğup büyüdüğüm Ankara’da, bugüne kadar bir yayaya ceza kesildiğini hiç görmedim. Üstelik tanıdığım onlarca kişiden de hiç böyle bir hikayedinlemedim. Oysa istatistiklere göre 2007 yılında 8 bin 21 yayaya, 2008 yılında ise yüzde 122 artışla 17 bin 906 yayaya trafik cezası kesilmişti.
Hangi açıdan bakarsanız bakın, geneli üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir tablo..
Bir tarafta yıllar önce Oslo’da bastonu ile bir yayanın suç işlemesine cesaretle engel olan yaşlı kadını düşünüyorum, diğer tarafta Başkent sokaklarının, caddelerinin ve kavşaklarının bugün ne hale getirildiğini..
Son dönemde yapılan düzenlemeler neredeyse yayaları yok sayan, araçları ise sürat yapmaya, yani suç işlemeye teşvik eden nitelikte..
Trafik istatistikleri ve kentimizin ulaşım düzenlemelerini yan yana koyup baktığımda, benim çıkardığım sonuç üzücü..
Ankara’da suç işlemeden yaya olmak da zor, sürücü olmak da..