HABERCİLİK yaşanan felaketi duyurmak kadar, olası felaketlere, yanlışlara dikkat çekip meydana gelmesini de önlemektir. Bugüne kadar Sen de Yolla’nın gönüllü kent habercileri, ’yaşamlarındaki haberler’ kadar, gidilen yanlıştan dönülmesi yönündeki uyarılarını da kaleme alarak bizlerle paylaştılar.
Bunun son örneğini, bu hafta içinde Mahmut Baytemir’in kaleminden hem ankara.sendeyolla.com’da, hem de Ankara Hürriyet’te kent habercilerine ayrılan bölümde okudunuz.
Baytemir ’Cennetimize Kıymayın’ başlıklı haberinde, içinde Atatürk Evi’nin de bulunduğu Söğütözü mesire yerinin halkın kullanımına kapatıldığına dikkat çekerek, özetle şunları söylüyor:
"Bu konuda çeşitli iddialar var. Bu iddialardan birisine göre, Orman Bakanlığı kontrolündeki bu yer TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’ne devrediliyormuş ve bu konudaki çalışmalar son aşamaya gelmiş. Mesire yerinin halkın kullanımına son verilmesi de bu nedenle imiş.
Adı geçen üniversite daha önceden de yanındaki ve karşısındaki arazilerin de kullanım haklarını almış ve yurt inşaat alanı olarak ayırmıştı."
Ağaç kesilmesine izin yok
Bizler de, Sen de Yolla ekibi olarak bu alandaki Atatürk Evi ile ilgili küçük bir araştırma yaptık. Bakın internette Atatürk’ün yaşamı ile ilgili özel ve resmi sitelerden hangi bilgilere ulaştık:
"Atatürk’ün dinlenme evi Ankara Orman Çiftliği’nin doğusunda, Söğütözü koruluğunda bulunuyor. Atatürk, Balgat civarındaki Söğütözü mevkiini çok severdi. Küçük bir suyun aktığı bu yerde (O’nun deyimi ve Selanik şivesi ile) bir koliba (kulübe) ve bir çardak yaptırılmaya başlandı. Ancak kulübenin yapılacağı yerde bulunan 20-30 adet söğüt ağacının kesilmesi gerekiyordu. Atatürk buna razı değildi.
Bu fidanların, inşaat alanının yakınlarına nakledilmesine bizzat kendisi nezaret etti. Bu olayı da Hasan Rıza Soyak ayrıntılı şekilde anlatıyor.
Zübeyde Hanım’ın hediyesi
Atatürk Dinlenme Evi, tek katlı tek odalı küçük bir kulübeden ibaret. Batıya açılan ancak bir kişinin girebileceği bir kapısı, bir kahve ocağı, iki penceresi ve bir sediri var. Atatürk’ün ölümünden sonra, buradaki eşya olduğu gibi korunarak ziyarete açılmış. Ortada üzeri beyaz örtülü bir hasır masa, üç hasır koltuk, bir sehpa, minder döşeli iki küçük sedir ve yastıklar, bir petrol lambası, evin tüm dekorunu teşkil ediyor. Ocakta, Atatürk’e ait kahve takımı, birkaç porselen tabak, çatal kaşık ve bardaklar yer alıyor. Sediri örten ladik halı seccadenin, Atatürk’e annesi Zübeyde Hanım’ın hediyesi olduğu söyleniyor.
Duvarda Atatürk’ü bu evde, buradaki hasır koltukların birinde dinlenirken gösteren bir fotoğraf asılı. Evin ön cephesinde ahşap çatılı bir çardak var. Bahçede büyük bir havuz bulunuyor."
Işıkları bile kapatılamaz
Manevi değeri böylesine yüksek bir alanın, Atatürk’ün gizli cennetinin, bırakın halkın ziyaretine kapatılmasını, ışıklarının kapatılması bile büyük liderin izinde giden herkesi tedirgin eder. Baytemir’in haberine, ilgili kurum ve yetkililerden henüz bir açıklama gelmedi.
Dileriz bu açıklama bir an önce gelir ve yıllar içinde hunharca yağma edilen Atatürk Orman Çiftliği arazisi üzerinde, Atatürk’ün kahvesini bile kendisinin pişirdiği bu en özel, gizli cennetinin zerresine zarar gelmez.
Dileriz paha biçilmez bir Cumhuriyet ve kent değeri olan o ’koliba’, sadece birkaç günlüğüne bakım için halkın ziyaretine kapatılmıştır. Ve Atatürk’ün mesire yerinde, kurduğu cumhuriyetin halkı piknik yapmaya devam eder.