KÜÇÜCÜK bir çocukken, okuldan sonra anneannemin elinden tutup alışverişe gittiğim günleri hatırlıyorum. Mahallemi, sokağımı düşünüyorum.
Kasabımız Nuri Amca idi, Cebeci Dörtyol’da.. Anneannem bir tek onun sattığı etlere güvenirdi. Hemen karşısında Asker Abi’nin dönercisi.. Asker Abi’ye boş pideleri dönerin yağına batırtıp, cebimizdeki üç kuruş öğrenci harçlığı ile pide fiyatına ’döner lezzeti’ satın alırdık zaman zaman.. En kral döneriydi Ankara’nın.
Mahallede çocukların en önemli ’gelir kaynağı’, biriktirilen meşrubat şişeleri idi. Yeni Ankara Sokağı’nın başındaki ’gözleri her saat kırmızı olan’ tekel bayine satardık, çünkü paramızı her zaman tam öderdi.
Ödev yaparken kalemimiz bittiğinde, Sertkaya Kırtasiyesi’nde alırdık soluğu, hemen yanındaki Modern Bakkal’ın o zamanlar çok fiyakalı olduğunu da hatırlıyorum. Kırtasiyenin diğer yanında Leylak Tuhafiye.. Bir süredir karşılaştığım gençlere ’elemye’nin ne olduğunu soruyorum, bilen çıkmadı. Nereden bilecekler, kaç tuhafiye kaldı Ankara’da?
Leylak Tuhafiye’nin altında, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın bugün bile unutmadığı Bizim Köfteci hala ayakta, o leziz köftelerini satmaya devam ediyor.
İltekin İlkokulu’nda okurken ailem beni önce öğretmenime, sonra okulun sokağındaki Bakkal Hasan Amca’ya emanet etmişti. Olur da acil bir yardıma ihtiyaç duyarsam diye.. Evin sokağında ise Bakkal Osman Amca’ya..
Mahalledeki bisiklet tamircisinin, kapının önünde açtığı küçük tezgahta sattığı leblebi tozu, favori çerezimizdi, üstüne Mabel ve limonlu Kervan Sakızı..
Harçlığı koparabilirsek Elvan Gazozu ve çikolatalı gofret, ziyafet sofrasıydı.
Kedimiz Minnoş ile kızı Habeş’in ciğerini, sokağın köşesindeki Ciğerci Kazım’dansatın alırdık. Mahallenin berberi Enver Abi, herkesin berberi idi..
Yan tarafında Yufkacı Niyazi Bey, onun da yanında kuru temizlemeci..
Cumhuriyet Pastanesi’nin o zamanlar kendi imal ettiği Roma Dondurması, Ankara’ya nam salmıştı. Dondurma, o günlerde kağıt pakete girmemişti..
Tanıdığım ilk "profesör", tesisatçı Yaşar Usta idi. Herşeyi tamir edebilecek kadar engin bilgisi vardı.
O günlere bakıyorum da, mahallemizin esnafının bugün mantar gibi türeyen alışveriş merkezlerinden eksiği yoktu, fazlası vardı. En büyük fazlalıkları, insanlıklarıydı..
Ankara Hürriyet bugün, yine Yaşar Sökmensüer’in öncülüğünde bütün bunları düşünmeme, hatırlamama neden olan dev bir kampanyaya başlıyor. Ayrıntılarını gazetemizin sayfalarında okuyacaksınız.
’Ekonomik krizde, esnaf ile el ele’
Mahallemizin esnafına, her zaman ihtiyacımız olacak..