KENT haberciliği ile ulusal habercilik arasındaki önemli farklardan birisini, yıllık iznimi alıp ailemle birlikte küçük bir kaçamak yaptığım Güney sahillerinde öğrendim.
Ulusal haberciler için yıllık izin dönemlerinde cep telefonlarını kapatıp, genel gündemden kopmak nispeten kolaydır.
Oysa şimdi anlıyorum ki, eğer haber için çalışma sahanız ’kent’ ise izinde de olsanız baktığınız her yerde ’yerel haber’ görüyorsunuz.
Çünkü kent haberciliği yaşamın, yaşamın içindeki detayın ta kendisi..
Alanya’da keyifli günler geçirdiğim Hedef Resort Otel’de, fırsat buldukça hem Türkiye’den hem de dünyanın çeşitli ülkelerinden insanlarla sohbet edip onların ’yerel dünya’larını onlardan dinlemeye çalıştım.
Otelde Türkler, Almanlar, Polonyalılar, Danimarkalılar, Kazaklar ve Kırgızlar’ın yanısıra, Rusya’dan gelen konuklar ağırlıkta idi. Zaten son yıllarda Güney bölgesi turizminde Rus turistlerin ağırlığı herkesin bildiği bir gerçek.
Böyle bir ortam içinde, bir otel personelinin Rus bir çift ile uzun sohbeti dikkatimi çekti. Sohbetin ardından, bu defa otel personelini lafa tutma sırası bana geldi. Duyduklarım beni önce şaşırttı, sonra kafamda ardarda birçok sorunun sıralanmasına neden oldu.
Otel personeli Rus çifte, 5 YTL karşılığında düzenlenen bir Antalya turuna katılmak isteyip istemediklerini sormuştu.
Bu ’ücreti bizim için küçük’ davet üzerine Rus çift, 15 günlük Türkiye tatiline iki ineklerini satarak geldiklerini, yanlarında sadece 14 Amerikan Doları paraları olduğunu, dolasıyla günlük harcamalarının 1 Doları geçemeyeceğini anlatmışlardı.
Tesadüf mü bilmiyorum, Türkiye’de de iki ineğinizi sattığınızda, anne, baba ve çocuk olarak bir aile aynı şartlarda beş yıldızlı bir tatil yapmanız mümkün.
Varlık içinde yokluk mu, yoksa yokluk içinde varlık mı, karar vermek gerçekten zor. Hem Türkiye için, hem Rusya için..
Yerel habercilik belki de, iki inek ile bir tatilin muhasebesi üzerinden sosyo-ekonomik bilmeceleri çözmeye çalışmanın keyfi..
İnek dünyanın her yerinde inek, yaşam dünyanın her yerinde yerel.