Paylaş
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün ‘çılgın projem’ olarak nitelediği projesini en sonunda açıkladı. ‘Kanal İstanbul’ isimli projeye göre, kentin Avrupa yakasında Marmara ile Karadeniz arasına bir su kanalı açılacak ve İstanbul, içinden deniz geçen iki kente dönüşecek.
Başbakan Erdoğan konuşmasının bir yerinde, “Dünyada içinden nehir geçen nice şehirler vardır. İçinden deniz geçen yegane şehir İstanbul’dur. Başlattığımız projemizde, İstanbul artık içinden iki deniz geçen bir şehre dönüşüyor” ifadesini kullandı.
Projeyi ve Başbakan’ın bu sözlerini duyduğum anda, aklıma 3-4 yıl önce haber ve köşe yazıları ile Ankara Hürriyet sayfalarına taşıdığımız ‘kayıp dereler’ geldi.
Venedik, Amsterdam, Viyana, New York, Londra, Tiflis, Üsküp, Paris ve içinden su geçen sayısız dünya kentini örnek göstermiştik..
***
Ve Ankara..
Genç Cumhuriyet’in dereler üzerine kurulmuş Başkent’i..
Kavaklıdere, Dikmen, İncesu, Bademlik, Kıbrısköyü, Hacı Kadın, Hoşdere, Bentderesi, Bülbülderesi, Hatip, Ankara ve Çubuk çayları..
Neredeyse hepsinin üzerini hunharca kapatıp, yok etmişiz..
Yok edemediklerimize yıllarca pisliğimizi döküp, başımıza dert haline getirmişiz..
Yakın tarihin belgelerinde, Ankara’nın her deresi için farklı ve hazin bir öykü bulmak mümkün..
2007 yılının Kasım ayında Ankara Hürriyet’te yayınlanan yazımda, şu temennide bulunmuşum:
“Umarız bir gün ‘içinden su geçen kent’ olan Ankara, ‘suyu içinden geçiren kent’ haline gelebilir.”
***
Ve yıllar sonra bugün..
Başbakan benim bu hayalimi Ankara için değil, İstanbul için açıkladı..
İçinden su geçen İstanbul’un, suyu içinden geçiren kent olacağını söyledi..
Geçmişte Ankara’nın da çılgın projeleri olmadı değil işin doğrusu..
Burada o projeleri sayıp, proje sahiplerini utandırmanın bir anlamı yok..
Su denildiğinde aklıma gelen iki atasözü oldu. Birisi “Su akarken testiyi doldur”, diğeri ise “Su akar yatağını bulur”..
Biraz dikkatli düşündüğünüzde, Ankara’da yıllardır suya dair neler yapıldığını hangi atasözü tanımlıyor kolayca bulacaksınız..
Hep doldur, hep doldur..
Paylaş