ANKARA’nın belirli bölgelerinde alt yapıya iflas bayrağı çektiren yağmur ve sel görüntüleri haklı olarak gündemin üst sıralarına oturdu.
Tesadüf o ki sel felaketi, sinema yönetmeni Sinan Çetin’in Başkan Melih Gökçek’e Ankara’daki gelişim için teşekkür ettiği özel sohbetle aynı tarihlere denk geldi. Ve CHP’li Meclis üyesi Fazıl Güleken, kabağı Sinan Çetin’in başında patlattı: “Ankara’yı tanıyamadığını söyleyen Sinan Çetin de keşke bu felaketi yaşasaydı.” Güleken bir anlamda, “Sinan Çetin Ankara’yı beğenmemeliydi” demeye getiriyor. Gazeteci olarak Büyükşehir Belediyesi’nin uygulamalarını, eksiklerini en sert eleştiren kişilerden birisiyim. Altyapı sorunu diz boyu.. Hatta bu nedenle kent ‘leş gibi’ kokuyor.. Gidin Eskişehir Yolu’nda, Bilkent Köprüsü’nün hemen dibinde yükselen binaya bakın.. Bambaşka kokular geliyor.. Yapılan köprülü kavşakların önemli bir bölümü, estetikten ve mühendislikten yoksun.. Mühendislik deyince, özellikle son dönemde yapılan bulvarlar mühendislik ayıbı olarak boy gösteriyor. Mühendislik hataları yüzünden o yollara şerit bile çizilemiyor. Değiştirilen cadde sokak isimleri, hilkat garibesi kongre merkezi girişimleri, dere yatağına yapılan AVM’leri unutmadım. İçme suyu planlama(ma)sının bedelini 2 yıl önce nasıl ödediğimizi belki bir çoğunuz unuttunuz, ben hala hatırlıyorum. Metro, artık kent ayıbı olmanın ötesine geçti, kent günahı haline geldi. Modern Çarşı’da oynatılan ‘çadır tiyatrosu’na hiç girmiyorum. Kara kaplı defterimdeki ayıp ve günah listesi, uzayıp gidiyor. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın 2009 yılında düzenlediği Kentleşme Şurası’nda Kentsel Teknik Altyapı ve Ulaşım Komisyonu’nun raporu, sadece Ankara için değil, bütün büyükşehirler için geçerli olan yanlışların tescil belgesi niteliğinde.. Arzu edenler http://www.bayindirlik.gov.tr/turkce/kentlesme/kitap2.pdf adresinden ulaşabilir. Bütün bu düşüncelere sahip olmakla birlikte, CHP’nin Sinan Çetin’in başında patlattığı kabağı anlamakta güçlük çekiyorum. Ankara’nın, benim hafızamdaki utanç listesinin küçük bir bölümünü, yukarıda sıraladım. Her şeye rağmen, birileri çıkıp da Ankara’yı beğendiğini söylüyorsa, “beğenmemelisin” deme hakkımız var mı, bilmiyorum.Bir kent yönetilirken yapılan fahiş hatalar, o kentin topyekün karalanmasını gerektirmez diye düşünüyorum.