Gecikenler ve gecikmeyenler

Haber, hafta sonunda Anadolu Ajansı’ndan geldi..

Esenboğa Havaalanı’nın etrafında bulunan besi çiftliklerinin tahliyesi için düğmeye basılmıştı.
Aslında kararı çok önce alınmış, uzun zamandır bilinen bir konu idi.
Havaalanları, kentlerin prestij alanlarıdır. Esenboğa da öyle..
Dolayısıyla çevresinde yükselen tezek kokuları, Başkent’in hem Türkiye’ye hem de dünyaya açılan en önemli kapısı olan Esenboğa’ya yakışmaz.
Ancak, besi çiftliklerinin tahliyesi ile ilgili bu hafta gündeme gelen haberde, beklenenden farklı detaylar vardı.
Bölgedeki çiftlik sahiplerine, en başında kendilerine yer gösterileceği söylenmiş ve tahliyenin yeni alanlara, daha doğrusu oluşturulacak organize hayvancılık bölgesine geçilerek gerçekleşeceği söylenmişti.
Oysa şimdi Çubuk’taki 284 işletme mühürleme, para cezası gibi tehdit silahları ile baskı altında tutuluyor.
Üstelik belirsizlikler içindeki OHB’nin, varsayılan projesinde kapasite sadece 99 işletmeyi bünyesinde barındıracak büyüklükte..
Dahası var..
Çubuk’taki işletmelerden, OHB’ye kayıt parası olarak 6 bin TL talep ediliyor. Bu parayı verenlere, OHB’nin bitmesi ‘umut edilen’ 2-3 yıllık süre için mevcut çiftliklerinde üretime devam edebilme sözü veriliyor.
Yani parayı bastır, gönlünce kokutmaya devam..
Anadolu Ajansı’nın geniş haberinde, besi çiftliği sahiplerinin açıklamalarına da yer verilmiş.
Açıklamalardan birisinde, ‘palas pandıras’ tahliye kararının altında Esenboğa Havaalanı’nda bulunduğu sırada önemli bir şahsiyetin tezek kokularından rahatsız olup çıngar çıkarttığını düşündüren satır araları yer alıyor.
Tablonun geneline baktığımda geçmiş tecrübelerim, kokudan rahatsız olan bir devlet büyüğünün kıyameti koparması ile devlete yakışmayan şekilde düğmeye basıldığı şüphesini yoğunlaştırıyor.
Zaten Ankara İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Adem Ceylan da, verdiği demeçte biraz mahcup..
Kararın 2005 yılında alındığını söylüyor, devletin kamulaştırma işlemlerinde zaman kaybettiğini itiraf ediyor.
Yerel yönetimler adına ne yazık ki yeni bir beceriksizlik örneği..
Geciken yönetimin faturası, çalışıp üreten besiciye kesiliyor.
Ankara’nın içme suyunda gibi, metrosun gibi, mobese sisteminde olduğu gibi..
Yerel yönetimler geciktikçe, bedelini kentli ödüyor.
Oysa durup şöyle dikkatlice bir bakın çevrenize..
Aynı yönetimler, bazı konularda bir saniye bile gecikmiyor.
Yazık oluyor..
Yazarın Tüm Yazıları