GEÇTİĞİMİZ günlerde Hürriyet İdari Koordinatörü Barbaros Muratoğlu ile, seçim öncesinde ‘Türkiye Ne İstiyor?’ sorusuna 7 bölge ve 25 kent merkezinde cevap arayan ‘Hürriyet Hakkımızdır Treni’nin Konya ziyareti törenlerine katıldık.
Hürriyet Treni’ne misafir olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun dış politikanın yanı sıra, ‘yerel vizyonu’na dair önemli ipuçları veren sıcak ve keyifli sohbetine de bu sayede tanıklık ettik. Diplomasi üzerine kurulu kariyerinden mi kaynaklanıyor bilinmez, Bakan Davutoğlu’nun yerel yönetimler konusunda ‘bataklık detayları’ yerine tablo bütününden yola çıkarak yaptığı tespitleri, ilgi ile dinledik. Davutoğlu ulaşım, kültür sanat ve enerji eksenlerinde, özellikle yapılan ve yapımı planlanan Yüksek Hızlı Tren güzergahı üzerinden sağlanacak faydaları, büyük heyecan içinde anlattı. Ben sadece bir cümlesine takıldım..: “Ankara-Konya arasındaki YHT seferleri başladığında, Ankara’da yapılacak bazı toplantıların Konya’ya kaydırılması mümkün olacak.”
Dünya üzerinde kentsel gelişim stratejileri açısından aslında çok uzun zamandır süregelen bir tartışmanın, belki de en can alıcı noktalarından birisi gizlenmişti bu cümleye.. Ne yaparsanız yapın, bir kenti uluslararası sistemin bir parçası haline getirmediğiniz sürece, o kentin vizyonunu zenginleştirmeniz mümkün olmuyor. Davutoğlu, haklı olarak kendi seçim bölgesini bu sisteme dahil etmenin yollarını arıyor. Ankara ise sistemde varla yok arasında bir noktada duruyor. İşte İstanbul örneği.. İstanbul’u İstanbul yapan boğaz manzarasında içilen rakı ya da belediyesinin yaptığı sulu/kuru parklar değil. İstanbul’u İstanbul yapan en önemli neden, kimsenin açıkça dile getiremediği ‘gizli başkent’ nosyonu.. Yıllarca Ankara Hürriyet sayfalarında yer alan haberlerde, verilen demeçlerde hep bu suskunluğun izlerini gördük. Ankara’ya gelen turist, bir günden fazla konaklamadı. İstanbul’da yapılan uluslararası toplantıların, olsa olsa kırıntıları Ankara’ya lütfedildi. Avrupa Birliği’nin eşiğindeki Türkiye, Avrupa’da başkentine doğrudan uçuşun en az olduğu ülkeler arasında yer aldı. Taşınan finans kurumları, taşınması istenip de açıklanmayanlar, vesaire, vesaire..
Dışişleri Bakanı’nın Anadolu’yu dünyaya ve Avrupa’ya açma heyecanı gerçekten takdire değer. Ancak ben bu projeksiyonda, Ankara’ya ‘ara istasyon’ muamelesi yapılacağı/yapıldığı hissine kapıldım. Ankara’ya 2009 yılında verilen Avrupa Ödülü’nün gerekçesini de en iyi analiz edecek kişi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bana göre, bilmiyorum bu ödülle ilgili detayları tekrar hatırlatmama gerek var mı..? Finans kurumları İstanbul’a, toplantılar Konya’ya, turistler Kapadokya’ya.. Ankara’ya kalan..? Ankara’ya en az bir Ankaralı kadar gönül veren Valimiz Alaaddin Yüksel ve tam 17 Vali Yardımcısı ile (bir ara mevcut 20’nin üzerinde idi) Uluslararası Tavla Turnuvası düzenlemek.. Şeş, beş.. Dü-beş atarsak, ne mutlu bize.. Biz daha Kültür Bakanımızı bile Roma Hamamı’na götüremedik.. ‘Hürriyet Hakkımızdır’ Treni’nde Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile sohbetimizden yola çıkıp, nerelere geldi konu.. Hürriyet Treni gittiği her kent merkezinde, ‘Türkiye Ne İstiyor?’ sorusunun cevabını arıyor. Suçum yok.. Ankara’ya ne istediğini ise kimse sormuyor..