BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta Yenimahalle’de belediye tarafından yaptırılan çok sayıda tesisin toplu açılış törenine katıldı.
Ahmet Duyar’dan övünerek, gururla bahseden Başbakan’ın, şu sözleri yerel gazetelerde ön plana çıktı:
"Yenimahalle öyle bir noktada ki, 100 trilyon borçla devraldı CHP’den iktidarı ve düşünün bütün varlıklarına haciz konulmuş, böyle bir belediye. Ama şimdi çalışıyor, yatırımlar devam ediyor. Her şey ortada. 56 trilyonluk bir bütçeye sahipken, 2008 yılında bu bütçe 235 trilyona çıkmıştır. Artış, yüzde 321"
Başbakan, ’kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla’ misali, CHP’ye de seslendi:
"Siz suistimal yapmazsanız, yolsuzluk yapmazsanız böyle anlamlı başarıları gerçekleştirebilirsiniz..."
Başbakan Erdoğan’ın bir başka konuşmasından ikinci bir tırnak arası verelim. Tarih 26 Ekim 2008, yer AKP Altındağ İlçe Teşkilatı’nın 3. olağan kongresi:
"2004’te Altındağ Belediyemizin yıllık bütçesi 33 trilyon. Belediye bu bütçeyle ancak personel maaşlarını ödeyebiliyor, ancak kendini geçindirebiliyor. AKP bu kısır döngüyü kırmış, bir dönüşüm süreci başlatmıştır. Bugün AKP’li belediyemizin yıllık bütçesi 100 trilyona ulaşmıştır. Bu bütçenin personel giderlerine ayrılan payı 27 trilyondur."
ÜÇÜNCÜ TIRNAĞIN İÇİ
Başbakan Erdoğan’dan aktarmak istediğim bir üçüncü tırnak arası söz daha var. Hatırlayacaksınız, Başbakan Erdoğan geçtiğimiz Ramazan ayının ikinci günü de Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in verdiği iftar yemeğine katılmıştı. Erdoğan, iftar sonrası masada Gökçek ile Ankara’nın sorunlarına ilişkin görüş alışverişinde bulundu.
ANKA’nın haberine göre Başbakan Erdoğan, Gökçek’e BOTAŞ’a olan borçların ödenip ödenmediğini sormuştu. Aldığı olumsuz yanıt üzerine Erdoğan Gökçek’e şunları söylemişti:
"Biz BOTAŞ’a olan borcunuzun ödenmesi için yasa bile değiştirdik. Faizleri sildik, oranları düşürdük, borcun ödenmesi için her türlü kolaylığı sağladık. Buna rağmen borç ödenmemiş. Sen bizi hep savunma yapmak zorunda bırakıyorsun. Bu borcunu ne olursa olsun öde. Bu sıkıntıyı ortadan kaldır."
Recep Tayyip Erdoğan, yıldızı yerel yönetici iken parlayan bir siyasetçi.. Dolasıyla, Başbakanlık koltuğunda otururken partisine mensup yerel yöneticilerin başarıları ile duyduğu gururun, ayrı bir titreşimi var. Hele konu, ’adalet’ ve ’kalkınma’, yani ekonomi olursa..
Tıpkı oğlunun başarıları ile gurur duyan bir baba gibi..
Haydi bir oyun oynayalım. Zaman makinesi ile geçmişe yolculuk yapıp bir asparagas, yani doğru olmayan, hayal ürünü bir haber yazalım..
ASPARAGASIN ALASI
Asparasas haberimiz şöyle olsun:
"Anayasa Mahkemesi, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın nefesini tutarak beklediği AKP’nin kapatılması istemiyle açılan davada kararını açıkladı. Mahkeme’nin kapatılma istemini reddetmesi, AKP çevrelerinde sevinçle karşılandı.
Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 9 günlük dev festivale katılarak bir konuşma yapan Başbakan Tayyip Erdoğan, AKP’nin başarılı hizmetlerine devam edeceğini belirterek şunları söyledi:
(Bakın size Ankara Büyükşehir Belediyemizden bir örnek vereyim. Başkanımız görevi devraldığında kucağında bulduğu büyük borcu görev yaptığı ilk dönemde ödemiş ve bugün itibarıyla ödediği o borcun yüzde 321 fazlasını belediye kasasına koymuştur. AKP bu kısır döngüyü kırmış, bir dönüşüm süreci başlatmıştır.)
Dedim ya, tamamen hayal ürünü..
Hayal ürünü olmayan, Başbakan Erdoğan’ın Ankara’da kendi partisine mensup üç yerel yönetici hakkında söylediği üç tırnak arası sözü yanyana koyduğunuzda, hayretler içinde izlediğiniz tablo..
Picasso’nun tabloları kadar anlaşılmaz..
Benim ilgimi en çok Picasso’nun ’Üç Müzisyen’ isimli tablosu çeker...