Paylaş
Son yıllarda en fazla tartışılan müzik türlerinden biri kuşkusuz rock müzikti... Korkmayın bu ‘‘geyik muhabbetine’’ girmeyeceğim. Bu müziği yapan yeni birinden söz etmek istiyorum. Burak Bora... Genç müzisyen, ‘‘Güneşin Battığı Sahilde’’ isimli çalışmasında, 60'ların 70'lerin rock müziğini 90'larla ustaca buluşturarak yapan biri. Ne geçmişin izlerinde takılıp kalmış, ne de günümüz sound'larına fazla kaptırmış kendini. 90'larda klasik rock müzik nasıl yapılır, onu gösteriyor albümünde. Çoğu kendine ait bestelerinde neyi, nasıl anlatacağını çok iyi biliyor Bora. Çıkış parçası olan, usta şairimiz Nazım Hikmet'in ‘‘Japon Balıkçısı’’nda müzikal anlatımının ne kadar güçlü olduğunu görüyoruz genç müzisyenin. Altyapısının kalite çıtasının çok yüksek olduğu albümde, durağan bir genel tarzın yerine sürprizlerle dolu çıkışlar yakalamak mümkün. Dürüst, yalın ama sıkı bir albüm...
Vian’ın Köpüğü
Son zamanlarda keyifle dinlediğim bir caz albümü var. Adını bir kitaptan almış. Tuna Ötenel'in hazırladığı albümün adı ‘‘L'Ecume de Vian’’ı (Vian'ın Köpüğü). Ünlü Fransız yazar ve aynı zamanda da bir caz müzisyeni olan Boris Vian'ın ‘‘Günlerin Köpüğü’’ isimli romanı, bu albümün adına esin kaynağı olmuş. Ötenel'i ilk kez yıllar önce Bodrum Festivali'nde canlı olarak izlemiştim ve bu müthiş müzisyenin performansından hayli etkilenmiştim. İnanılmaz derecede kendini müziğine veren ve sahnede etrafını unutan biriydi o. Sanatçının albümü elime geçtiğinde çok sevindiğimi söyleyebilirim. Zaten kapağı da çok hoşuma gitmişti. Ötenel, sıradışı bir adamdı ve dünya çapında olduğuna inandığım bu müzisyenin kariyerindeki ikinci albümü de kendisi gibi sıradışıydı. Ötenel, piyano trio formatındaki çalışmasında Pierre Michelot ve Phillippe Combelle isimli Fransız müzisyenlerle çalışmış ve çoğu kendine ait ilginç bestelerden oluşan çalışmasında müthiş bir performans sergilemiş. Müzik kalitesi yüksek olan bu çalışmayı ve Ötenel gibi değerli müzisyenlerimize ne kadar sahip çıksak azdır diyerek albümü sadece cazseverlere değil, kaliteli müzik arayanlara gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim.
Kadınların baharı
Havalar böyle güzel gitmeye devam ederse sanıyorum hepimiz baharın geldiğine kanıp, işi gücü bırakacak, ‘‘gelsin tatlı hayat’’ diyeceğiz... Yoksa sadece ben mi böyle düşünüyorum...? Bilmiyorum... Hava güzel ve aslında bu yazıyı bir an önce bitirmek istiyorum. Bu yüzden baharda çıkacak olan albümlerden söz etmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde dağıtılan Grammy müzik ödüllerinde kadınların ağırlığı ne kadar hissedildiyse, bu baharda da Türk müzik piyasasında hemcinslerimin ağırlığı olacak gibi görünüyor.
Nisan başında çıkacak olan albümler arasında özellikle merak ettiğim Sertab Erener'in albümü. Bir kaç gün önce Sony Müzik'te albümü dinleme fırsatını yakaladım ve çok beğendim. Erener, bugüne kadar yaptığı üç albümle hesaplaşıyor gibi. Yeni albümü ise onlarla bugünkü Sertab arasında bir köprü kuruyor. Erener, bir önceki albümündeki deneylerden uzak daha oturaklı bir çalışmayla geliyor. İçinde pek çok sürpriz var.
Bahar aylarında albüm çıkarmayı planlayan bir başka isim ise Şebnem Ferah. İlk albümü ‘‘Kadın’’dan sonra belki de en çok çalışan rock müzisyenlerinden biri olan Ferah, stüdyo çalışmalarını tamamlamış durumda. İnanıyorum ki yine güçlü bir yapıtla karşımıza çıkacak. Uzun zamandır sesi soluğu çıkmayan Jale de yeni albümüyle ‘‘bahar kervanı’’na katılıyor. Bence çok iyi bir şarkıcı olan Jale, umarım bu çalışmasıyla hak ettiği yeri bulur. Güçlü bir sese sahip olan Asya da albüm hazırlayan kadın şarkıcılarımızdan biri. O da üçüncü albümünde çok geniş bir ekiple çalışıyor. Sizin anlayacağınız üretim açısından durumlar parlak... Umarım satışlar için de aynı şeyi söyleyebiliriz...
Paylaş