Paylaş
Aslında ele alınması zor bir albüm Sertab Erener'in son albümü. Beğendiğim ve beğenmediğim şarkıların sayısı eşit. Ortada çok iyi şarkı söyleyebilen bir kadın var, o yüzden albüm konusunda çok da acımasız olamam. Sertab Erener bir önceki albümünde cesur sayılabilecek adımlar atmıştı. Gerçi o albümde de bazı nüans hataları vardı, ama sonuçta Erener artık yönünü belirlemiş gibi görünüyordu. Ve biz bu cesareti alkışlamıştık.
Ne varki son albümüyle ‘‘hayallerimiz yıkıldı’’. Erener, Sezen Aksu bağlarını tamamen kopardığı albümde yine de Aksu ile yaptığı dönemdeki albümlere ulaşmaya çalışıyor sanki. Dördüncü albümünde Erener gibi oturaklı bir şarkıcının artık tarzını belirlemiş olması gerekir, ama sanatçının son albümündeki birbirinden kopuk şarkı seçimleri, hala kendini ispatlama kaygısı taşıyan bir şarkıcıyı andırıyor.
Bizi ‘‘damardan’’ yakalayan ‘‘Vur Yüreğim’’, ardından Murat Hasarı'nın ‘‘Yanarım’’, Demir Demirkan imzası taşıyan ‘‘Aşk’’ ve albümün B yüzünde Fuat Güner'e ait ‘‘Yolun Başı’’, albümde en beğendiğim şarkılar. Son derece ticari olan ‘‘Zor Kadın’’, müzikleri Eric Satie'ye ait ‘‘Sarıl Bana’’, ‘‘Lal’’ın etkisini yaratması beklenerek albüme koyulmuş Fahir Atakoğlu'nun ‘‘Sır’’ı, tam anlamıyla ‘‘çorba’’ da tuzu olan diğer şarkılar.
Basit disko ritimleriyle süslenmiş Ayten Alpman'dan tanıdığımız ‘‘Tek Başına’’yı bu haliyle vasat buldum; Mozart'ın ‘‘Gece Kraliçesi’’si ise Erener'in opera özlemini gösteren bir örnek olmanın dışında bana bir şey vermedi. Geriye de bir tek Makber kaldı. Makber'e gelince... Bu efsane eseri Erener'den başka hiç bir pop yorumcusu kolay kolay okuma cesaretini gösteremezdi doğrusu...
Çok da iş yapardı, ama bana göre Erener ve ekibi bu fırsatı iyi kullanamadı. Sertab'ın yorumuna bir diyeceğim yok, ama altyapısını sevemedim. O yüzden Hamiyet Yüceses'in versiyonunu tercih ederim. Albümün eleştiri dışında kalması gereken bir başka yanı Aysel Gürel'in olağanüstü sözleri. Bu tablo karşısında albüme başarısız demek de yanlış olur, hatta bana göre her beğeniye hitap edecek şarkılar sayesinde albüm çok iş yapacak. Ama ‘‘ciddi müzik dinleyicisinin’’ gözünde Sertab Erener'in geri adım attığı kesin. Piyasadaki şartlara bakıldığında ona çok da kızmamak gerekiyor, ancak bu adım Erener'i nereye taşıyacak bunu zaman gösterecek...
Laf biterse
Geçtiğimiz hafta Ajda Pekkan ve ‘‘nostaljik çalışmalar’’ (biliyorsunuz dünyada böyle bir yapım tanımlaması yok!) yazdığım yazı bazı kesimlerden tepki aldı. Yok efendim ne yapsalarmış yorumcularımız, şarkı çıkmıyormuş, yok laf bitmiş, söylenecek tüm sözler yazılmış... Dünyada da bizdeki gibi bir nostalji furyası yaşanıyormuş. Bunların hiç birine katılmıyorum. Benim tezim şu: Laf, söz bitmez, eğer biterse sanat da bitti demektir, yaşam da... ‘‘Yaratıcılığımız bitti, ayrıca yeni beste bulmak epeyce külfetli. Hem eskileri okumak garantili bir iş’’ derseniz, en azından daha dürüst olursunuz. Buna da kimsenin itirazı olmaz. Ama ucuz bahanalerin ardına sığındığınızda, bu ülkede ve bu dünyada hala daha yeni ve güzel şarkılar üretebilen insanlar var, onların hakkı yenmiş olmuyor mu?
Dünya müzik pazarındaki ‘‘cover konusu’’na gelince... Bizdeki ‘‘nostlajik kasetler’’le oradaki cover olayını karıştırmayınız sakın. İkisi farklı şeyler. Kaldı ki dünyada üretilen yeni şarkı oranı ile ‘‘coverlanmış’’ ya da samplinglerden oluşan şarkıların oranını katlıyor. Hele ki ‘‘Baksanıza Titanic filminin başarısına’’ diyerek Türkiye'deki nostalji çılgınlığını haklı çıkarmaya çalışan ‘‘prodüktör/müzisyenlere’’ ne cevap verilir inanın bilmiyorum.
Paylaş