Paylaş
Sezen Aksu’nun sarı odaları
Sürpriz bir şekilde yıl sonunda bir single çıkaran Sezen Aksu, ‘‘Sarı Odalar’’ isimli şarkısıyla yine sükse yaptı. ‘‘Tutuklu’’nun etkisini yaratan ‘‘Sarı Odalar’’ tipik bir Sezen Aksu parçası. Şarkı güzel, sözler etkili, sunuş çok profesyonel. Ben single'daki diğer versiyonlarını çok beğendim. Bu konuda yine Aykut Gürel'i tebrik etmek gerekiyor. Onun dışında CD'nin dizaynı bence Türkiye'de bir ilki temsil ediyor. Çok modern. Gerçekten çok beğendim. Bu anlamda ilkleri uygulamayı sürdürüyor Sezen Aksu. Ne yazık ki ülkemizde pek o kadar sıradışı dizaynlar yapılmıyor. Bir müzik dinleyicisi olarak değişik ve enteresan CD'leri daha çok seviyorum. Hele ki Cd satışlarınının git gide arttığını ve inşallah 2000'li yıllarda artık şu ‘‘kaset kavramından’’ kurtulacağımızı düşünürsek bu konudaki ‘‘yaratıcılık’’ daha önem kazanmıyor mu sizce?
Nostalji kraliçesi
Bir kez fikrimi sormuşlardı... Ben de ‘‘artık başka bir şey yapın’’ demiştim... ‘‘Bu nostalji hikayesi bayabilir’’ diye de eklemiştim. Geçtiğimiz günlerde Muazzez Ersoy'un klibini izledim. Son üç CD'den oluşan albümünü gözden geçirdiğimde yanıldığımı itiraf etmeliyim. Hala doğru bir iş yaptığını söylemek zorundayım. Çünkü seçtiği, söylediği şarkılar gerçekten çok güzel. Dinlerken keyif aldığımı söylemek zorundayım.
Geçenlerde çok sıkı bir müzik dinleyicisi olan ablam Jale bile ‘‘Muazzez Ersoy'un yeni CD'lerini almak istiyorum. Çok güzel şarkılar seçmiş. Son şarkısını çok sevdiğimi anladım’’ deyince, ‘‘işin’’ doğru bir iş olduğuna iyiden iyiye karar verdim. Nostalji furyasında Ersoy'un fikrinden gidenler de oldu, ancak hiçbiri onun kadar başarılı olmadı. Evet, Muazzez Ersoy Türkiye'nin tek ve gerçek ‘‘Nostalji Kraliçesi’’.
Yeni Türkü ruhu
Bir grubun dağılmasının ardından yeniden bir araya gelmesi çok güç bir şeydir. Bir grubun solistinin yeniden bir topluluk kurması daha da zordur. Üstelik aynı isimle yeniden kendini kabul ettirerek... Yeni yılın bu ilk günlerinde, dinlemekten büyük keyif alacağınız ve benim de uzun zamandır yazmak istediğim bir albümü tanıtmak istedim sizlere. Yeni Türkü, daha doğrusu Derya Köroğlu'nun Yeni Türkü'sü, yazımın başında söz ettiğim bu zoru başardı. Kimse (aslında ben dahil) ‘‘yeni’’ Yeni Türkü'nün eski saygınlığına ve inandırıcılığına kavuşacağını düşünmemişti. Ne yalan söyleyeyim, albümü ilk kez dinlerken, ben de ön yargılıydım. Ancak albümü dinledikten sonra bu düşüncelerimden dolayı biraz utanmadım desem yalan olmaz. Biri hariç yepyeni bestelerden oluşan bu albümde Derya Köroğlu ve yeni ekibi gerçekten başarılı ...
Gerçi ilk çıkış parçası olan ‘‘Nakka’’yı pek o kadar sevmemiştim ama albümün devamı etkileyici. Sanıyorum ‘‘Yeni Türkü’’ sevenleri de bana katılacaklar. Çalışmanın en dikkat çekici özelliği, akustiği ve şarkıların yalın düzenlemeleri. Şarkıların yapısına baktığınızda Yeni Türkü karakterini yansıtıyorlar şüphesiz. Ancak yine de biçimlerinde yenilikler sözkonusu. Etkilendiğim parçaların başında ‘‘Meğer Gülüp Geçmişim’’, ‘‘Nerelere Gideyim’’, ‘‘Kalbim Kırmızı’’ (bu şarkıya bayıldım, gerçekten) geliyor. ‘‘Göç Yolları’’nı yeni haliyle daha sevdim. Ve ‘‘Wahayra’’ isimli parça da herhalde Kafkas kökenli olduğumdan çok etkiledi beni. Albümde tek enstrümental parça ise ‘‘Veda’’ adını taşıyar. Erkin Hadimoğlu yapmış ve bence mükemmel.
Derya Köroğlu, Erkin Hadimoğlu, Raci Pişmişoğlu, Furkan Bilgi, Erdinç Şenol ve Fatih Ahıskalı'dan oluşan ‘‘yeni’’ Yeni Türkü'ye, biz ‘‘Yeni Türkü Severleri’’ni hayalkırıklığına uğratmadıkları için ‘‘teşekkürler’’ diyorum...
Paylaş