Paylaş
Beş sene kadar önceydi. Uluslararası platformlardaki konuş, kuruluş ve muvazenemizi (n.b. çok ciddi bir askeri terimdir) fevkalade güzel özetlemişti Bekir Coşkun...
‘‘Saksofonun Son Deliği’’...
Zurnanın son deliğini duymuştuk elbette...
Ama, Bekir'in dünya gündemini bu kadar yıl öncesinden yakalayacağını bilmiyorduk. Bilemezdik...
Kendisi ‘‘telli’’ çalar, üstün ustasıdır.
Dile kolay... Beş yıl önce, beş yıl sonra, dünya siyaset müziğinin ‘‘üflemeli’’ çalgılara kaydığını gördü, yazdı Bekir...
Bill Clinton'ın saksofonculuğu ön plana çıkıverdi, dünya gündemini işgal etti.
* * *
Almanlar, İtalyanlar, Araplar, Ermeniler, Amerikalılar, Yunanlılar, Somali kabileleri bizi sevmiyor.
Lâf aramızda, kuzey komşumuz olan ‘‘soydaş cumhuriyetler’’ de sevmiyor.
‘‘Zurnanın son deliği’’ muamelesi çekiyorlar.
Saksofoncu Clinton'ın özçabalarıyla, saksofon mu olsun, zurna mı olsun tercihine sürüklüyorlar.
İkisi de ‘‘üflemeli’’ ne de olsa...
* * *
‘‘Saksofonun Son Deliği...’’
Var mı acaba?
Ne olduğunu, hatta olup olmadığını bile bilmem, ama zurnaya benzer bir âlettir.
Şimdi, üflettirdiklerini tanıyalım...
* * *
Zurnanın ne kadar ilginç bir müzik aleti olduğunu, son deliğininse başka deliklere benzemediğini vaktiyle yazmıştım... Toparlamama izin verin...
1‘‘Dilliler’’ bölümünden bir âlettir, boyu 30-56 santim arasında değişir, batıdan doğuya gittikçe boyu kısalır.
2Biri gövde, öbürü sipsi, iki kısımdan oluşur. Gövde kendi içinde ikiye ayrılır. Gövdenin kendisiyle başlık... O ikincisi ağıza gelir. Önünde yedi, arkasında sekiz perde deliği bulunur, arkadaki delikler 6-8 milimetre çapındadır.
3Zurnanın sesi 5-6 santim uzunluğundaki sipsiden çıkar. Sipsiye takılan ağızlık işe yaramaz, dudak ve nefes borusuyla teması sağlar.
Azeri, Özbek, Tacik ve Gürcü soydaşlarımızın Türkiye'ye zurnayı nasıl soktuklarını Hızır Ağa ve Evliya Çelebi külliyatından teferruatıyla öğrenebilirsiniz...
* * *
Sayın cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel, rahmetli Adnan Kahveci'yi vaktiyle zurnanın son deliğine benzetmişti.
O zaman merak sarmıştım zurnanın faziletlerine...
4Zurnanın son deliği yoktur, yanında ‘‘Şeytan delikleri’’ denilen hava delikleri vardır. Yedi deliğin sonuncusu en hassas olanıdır. Üfleyip oynarken iyi kullanırsan mesele yok... Kullanamazsan, ya kötü ses, ya hava verir.
5Zurnadaki ‘‘zırt’’ sesinin anlamı yoktur. Daha doğrusu, müzikal anlamı yoktur. O ses geldiğinde ‘‘akort tamam’’ demektir.
6Zurnada elbette peşrev olur. Dudaklar ıslak, parmaklar hünerliyse, hem peşrev yapılır, hem her türlü ses getirilir.
* * *
Dış dünyadan soyutlandığımızı hisseder gibiyim...
Hiç anlamadığım bir konuda konuşuyor, yazıyorum...
Bazı çalgı türleriyle dış politikamız, dünya münasebetlerimiz arasında irtibat kurmaya çalışıyorum...
Kusurum, cahilliğim olduysa, affola!
Paylaş