Paylaş
Böyle Prof'lar oldukça...
TEMMUZ ayının son haftasının gündemini YÖK dolduracak... Türkiye tarihinin en anti-demokratik kuruluşlarından biri olan YÖK, avam tabiriyle, ‘‘hudá-i zabit’’tir. Aralarında ‘‘hüdá-i nábit’’ kişiler olsa bile, kökenleri askeridir.
On yedi yıldır ‘‘biat’’ ettiler. ‘‘Emret komutanım!’’ dediler.
Şimdi ayranları kabardı.
Seksen üniversite, on binlerce öğretim üyesi...
Hepsi sandık başına gidiyor, rektör adaylarına gönüllerince oy veriyor.
Belli bir oy dağılımı, belli bir eğilim çıkıyor ortaya...
Sonra, yirmi kişi toplanıp, keyfine göre üç kişi tespit ediyor.
Çankaya'ya yolluyor.
Bunun Türkçe argodaki karşılığı ‘‘Yersen ye, restoran tabldottur, yemezsen aç kalırsın!’’dır.
* * *
Cumhurbaşkanı ne yapacak?
İşin hukûki inceliklerini bilmiyorum...
Ama, ben olsam, ‘‘Aaaaaa! Bizim personelde tensikat var, öbürleri de maaşlarını almak için bankamatiğe gittilerdi, bizim hanım da pazarda alışveriş yapıyordu!’’ derdim.
Sonra eklerdim: ‘‘Atama kararnameleri kaybolmuş... Bidaha yollayın...’’
6 Ağustos 2000'de rektörlerin görev süresi bitiyor.
Atama evrakları o tarihe kadar imzalanmazsa noolacak?
Önemli değil...
Mevcut rektörler düşecek, müstakbel rektörler atanmayacak...
Yerlerine vekil tayin edilecek... Kanunlarımıza göre, vekil asilin yetkisini kullanır, ama, sadece altı ay süreyle...
Altı ay dolunca tekrar seçim yapılacak...
‘‘Henüz atamayı yapmadınız’’ denilirse, cumhurbaşkanı da, ‘‘Aceleniz mi var lan?’’ diyebilir.
Gönlünce, gönlümüzce, üniversite öğretim üyelerinin gönlünce tekrar seçim yapılır.
* * *
Başka üniversitelerde ne okutulduğunu bilmem, ama, Mekteb-i Mülkiye'de, hukuk fakültelerinde, formel iktisat mekteplerinde ‘‘demokrasi ve katılım’’ öğretilir.
Binlerce öğretim üyesinin kolektif zekásı, yirmi tane atanmış muhteremin bireysel zekásına on basar.
Binlerce kişinin iradesini yok sayan o yirmi kişinin adlarını aşağıya çıkarıyorum. Lök gibi oturdular, Yök oldular.
Onların sayısını dörde bölersen 5 kişilik cunta çıkar.
* * *
Mesleki kökenlerini, demokrasi-hukuk bilgi ve birikimlerini sonradan tartışacağım, ama, şimdilik, YÖK üyelerinin listesini veriyorum.
İlk verdiğim listede bazı fazlalar vardı, bunalıp istifa edenler vardı.
İstifa ettikleri, ayrıldıkları hálde, isimlerini fazladan yazdığım dostlara özür borçluyum... Son oylamaya katılanların listesi aşağıdadır.
PROF. DR. KEMAL GÜRÜZ, İSMAİL AKINALTUĞ, PROF. DR. UĞUR BÜGET, PROF. DR. İSMAİL TOSUN, PROF. DR. DİDAR ESER, PROF. DR. KAYA ÖZKIN, PROF. DR. BARBAROS GÜNÇER, EM. HV. KORG. ERDOĞAN ÖZNAL, DURMUŞ YALÇIN, TEVFİK ALTINOK, PROF. DR. KÖKSAL BALOŞ, DR. AKIN ÇAKMAKÇI, BENER CORDAN, DR. YAVUZ EGE, PROF. DR. RAMAZAN EVREN, PROF. GÜNDÜZ GÖKÇE, PROF. DR. SAİT GÜRAN, PROF. DR. ORHAN GÜVENEN, PROF. DR. TOO MUCH SAYRAÇ, PROF. DR. ATİLLA SEZGİN, ORHAN GENÇLER.
* * *
Yukarıdakilere itirazım yok... Misyonları var.
İki kişiyle problemim var. Komiklik olsun diye 9 Eylül Üniversitesi'nde seçime girdiler. Tek oylarını kendilerinden aldılar, Türkiye'yi çok ciddi bir siyasi bunalıma soktular.
‘‘Şaka yaptık, aday-maday değiliz!’’ deselerdi, çekilselerdi, faşizmin silahşoru olmaktan çıkıp, hem cumhurbaşkanını sıkıntıdan kurtarır, hem üniversite özerkliğinin kahramanı olurlar.
Prof. Dr. Orhan Uslu (denizbilimci)...
Prof. Dr. Güzin Gökmen (aritmatikçi)...
Bugün söylemleri oldu: ‘‘İstifayı, çekilmeyi düşünmüyoruz... Her türlü göreve hazırız... Bekliyoruz...’’
Türkçede bir láf vardır...
Bekleyen belásını da, mevlásını da bulur.
Paylaş