Paylaş
Cumhuriyet Halk Partisi yine kurultay yaptı. Vivaldi dinlemeye tahammül edemeyen Baykalcı'larla zurna sesine sinirleri bozulan muhalifler birbirlerine girdiler.
İşitme özürlüler için el-kol yayını bile vardı.
Tam birbirlerine gireceklerdi, CHP'nin tarihinin zurnayla iç içe olduğunu izah ettim kendilerine...
* * *
Türkiye'ye zurnayı soydaşlarımız soktu.
Azeriler, Özbekler, Tacikler, Gürcüler... Bize nasıl sokulduğunu 17'nci yüzyılda yazdıklarıyla, Hızır Ağa ve asırdaşı Evliya Çelebi ‘‘erotik şekilde’’ anlatır. Merak eden varsa, bir zahmet, kaynakları tarasın...
* * *
Siyasetimize zurnayı Süleyman Demirel soktu. Bundan on yıl kadar evvel, ‘‘Turgut Özal hesabına’’ kendisine sataşan Adnan Kahveci'yi zurnanın son deliğine benzetmişti.
Delik benzetmesine alınmadı Kahveci... Ama, beş yıl sonra, ANAP'ın örgüt sorumlusu Ahmet Karaevli aynı delik benzetmesine alındı. O öfkeyle, Süleyman beyi ‘‘askercilik’’ oynamakla suçladı.
Siyasi ömrü boyunca 12'den vurulan birine ‘‘askerci’’ denmez...
Neyse, devam edelim...
Askeri (mehter) ve siyasi (ortaoyunu) folklorumuzun bu kadar ayrılmaz (ve tamamlayıcı) parçası olan zurnanın deliklerinden herhangi birine benzetilmenin siyasilerimizde neden bu kadar alınganlık yarattığını merak ettim.
Zurna imalatçılarına sordum.
* * *
İlk sorum günceldi: ‘‘Zurnanın son deliği ne işe yarar?’’
Hem yarar, hem yaramazmış.
‘‘Aslında zurnanın son deliği diye bir şey yoktur. Zurnanın yanında şeytan delikleri denilen hava delikleri vardır. Hava vermekten başka fonksiyonları yoktur. Ama, yine de, işe yaramadıkları söylenemez. Bilirsiniz, yukarıdan aşağıya yedi delikten oluşur zurna... Son delik, en hassas olan deliktir. Üflerken, oynarken titizlik gösterilmezse, ya kötü ses verir, ya hiç ses vermez...’’
* * *
İkinci sorum çağrışımdı.
Zurnanın neresinden, niye, hangi deliğinden ‘‘zırt’’ sesi gelir?
İmalatçı anlatıyor.
‘‘Zurnada ‘zırt' sesinin müzikal anlamı yoktur. Kamışı ağzına alan zurnacının, sırf kamışı denemek için, üfleyerek çıkarttığı sestir. Ya kamışı kıvamına getirmek, ya kutusundan çıkmış zurnanın içinde biriken suları dışarı atmak için alete üflenir. Aynı anda bütün deliklerden ses gelir. ‘Zırt' sesi geldi mi, akort tamam demektir...’’
* * *
Zurnanın ‘‘zırt’’ dediği son deliğinden hazır söz açılmışken, zurnada neden peşrev olmadığına meraklandım.
Sordum. Cevap hoştu.
‘‘Süleyman beyinkini bilmeyiz, ama, herhangi sıradan bir at sahibine göre kişner... Zurna da çalanına göre öter. Üflemesi zor bir çalgıdır zurna... Peşrev de zor zenaattir. Ama, parmak oyunlarıyla, zurnadan her sesi çıkartabilir, peşrevin daniskasını yapabilirsiniz... Yeter ki, dudaklarınız hünerli, parmaklarınız mahir olsun...’’
* * *
Zurna ve obua seslerinin harmanlandığı, çin usûlü bonfileyle soğan-sarımsak kokularının bileştiği bir CHP kurultayı yaşadık.
Coşkulu geçti.
Hayırlı olsun! Millete, memlekete...
Bu yazıdan bir şey anladıysanız, helâl olsun...
Ben yazdım, ben anlamadım...
CHP'liler üstlerine hiç alınmamıştır...
Paylaş