Kurthan Fişek: Türkiye'nin gündemi bayramı zehir etti

Kurthan FİŞEK
Haberin Devamı

BAYRAMDA Ankara'daydım... Ankara bayramlarını çok severim... Parası çok olan politikacılar Vanuata'ya, Mallorca'ya gider, parası kıt olanlar seçim bölgelerinde seçmenlerinin izaz-ikramına sığınır.

Politikacılar ‘‘arazi’’ oldukları için, politika konuşulmaz Ankara'da...

Politikasız, politikacısız kalmış, içi dışı boşalmış Ankara'da başka ne yapılır?

Üstünde pijama (veya eşofman), ayağında şıpıdık terlikler, evinde miskin miskin gezinirsin... Ben de öyle yaptım.

Daha doğrusu, yapabileceğimi sandım...

* * *

Sabahın körüydü. Telefon çaldı.

‘‘Nassısın canım! Hani, biyerlere gidersiniz sandım, erken aradım, bayramın kutlu olsun... Dudakların gitmişken, gelinimizi de öpüver bari... Sahi, cumhurbaşkanı kim olacak?’’

Graham Bell'e bir kere daha küfrettim...

Ulan hıyar, telefonu icat etmek sana mı düştü?

Eskiden insanlar birbirlerine sayfalar dolusu mektuplar yazardı.

Baktım, bayramlaşma ayağına politika konuşmanın sonu yok, ev telefonunu pirizden çektim...

* * *

Cep telefonum yoktur. Adamı en münasebetsiz zamanda yakalayıverirler.

Etnik kökenimiz itibariyle, ya kaçarken, ya ederken...

Eşimin cep telefonu çaldı bu sefer...

Yine sabahın körü... Kuzuların melemeleri, danaların böğürtüleri, kasap bozuntularının bıçak-kasatura şakırtıları bile henüz duyulmuyordu.

‘‘Enişte sen misin? Uyandırdım mı yoksa?’’

Ne cevap verirsin?

‘‘Hayır, kızım... Telefonunu açmak için uyanmam gerekiyordu záten...’’

Yarım saat geyik-maral muhabbeti... Sonunda bir soru...

‘‘Sahi, 312 ne olacak?’’

Ankara'da kalsam da, kalmasam da, politikadan kurtuluş yok, eşimin bütün ısrar, inat, isyan ve akraba hasretine rağmen cep telefonunu kapattım...

* * *

Bu sefer kapı çaldı.

Mahallenin bebeleri bayram harçlığı için gelmişlerdi.

Onlar da aynı şeyi söyledi: ‘‘Bayramın kutlu olsun hocam!’’

Boylarına, yaşlarına başlarına bakmadan aynı şeyi sordular: ‘‘Noolacak bu memleketin háli? Sokak çocukları için bir çözüm düşünülüyor mu?’’

Dairenin kapısına kağıt astım... ‘‘Üç vakte kadar evde yokuz...’’

* * *

Politikadan uzak bir bayram nasıl geçirilir?

Pink Floyd'un en has adamı Roger Waters'ın kasetini koydum teybe...

Amused To Death...

Arabesk tercümesiyle, ‘‘Ben Gülerken Ölmüşem Babo!’’

* * *

Sinirlendim, arka tarafını çevirdim...

What God Wants God Gets, God Help Us All!

Yani, ‘‘Allah'ın Dediği Olur. Allah Encámımızı Hayreyleye!’’

Politikadan kurtulup hidayete ermenin yollarını bulduğumu sandım, Waters'ın şarkı sözlerine kulak kabarttım...

Sinirlerim iyice bozuldu. Dinsel inançları siyasete álet ediyordu.

Patates fazlamızı pazarlayarak IMF'nin dümen suyuna girmenin şarkısıydı.

Tanrı dolar ister, Tanrı sent ister

Tanrı sterlin, şilin, pens ister

Tanrı gulden ister, Tanrı kron ister

Tanrı Fransız frangı, İsviçre frangı ister

Tanrı eskudos ister, Tanrı peseta ister

Lütfen lira göndermeyin

Tanrının bozuk parayla, çürük

Patatesle uğraşacak zamanı yok

* * *

Politikanın abuk-sabuk gündeminden kurtulma şansımız yok galiba...

Politika bayram dinlemez... Tanrı encamımızı hayreylesin...

Yazarın Tüm Yazıları