Paylaş
Yeni dönemdeki cumhurbaşkanımızın kim olacağı konusundaki tartışmalara katılmadım, katılamadım... Aslına bakılırsa, bu soruya cevap vermemek için köşe-bucak kaçtım. İstanbul'a gittim.
Dünya güzeli insanların sahneledikleri iki baleyi ikişer kere izledim...
Ankara'dan ‘‘Millenium’’... İstanbul'dan ‘‘Ferhat ile Şirin’’...
* * *
İstanbul burası... Değişik ve kozmopolit bir kültürün başkenti...
Ben Ankaralı'yım... ‘‘Cumhurbaşkanı kim olacak?’’ sorusundan kaçmak için, biraz da eşimin zoruyla, İstanbul'a kaçtıydım.
Dansçıların performansını değerlendirecek sohbetlere katılmak istiyordum. Kozmopolit kültürüm artsın diye...
Olmadı.
İstanbul kökenli sözde sahne sanatçılarının, Karagümrük kökenli kimlerle beraber olduğunu (ve paparazzilere nasıl yakalandıklarını) merak ediyordum.
O da olmadı.
Dünya güzeli insanların sahneledikleri iki olağanüstü bale performansını izleyip Bizans tortularıyla söyleşirken, tek bir soru bekliyordum...
‘‘Baleyi nasıl buldunuz? Ankara mı daha iyi, İstanbul mu?’’
Soru değişik çıktı.
‘‘Cumhurbaşkanı kim olacak?’’
Beynimden aşağıya kaynar sular döküldü.
Türkiye'yi İstanbul zanneden bir şehirde, böylesine anlamsız bir soruyu beklemezdim... Oldu bir kere...
* * *
İstanbul dediniz de aklıma geldi.
Ulubatlı Hasan'ı severim. Bursa'nın Ulubat köyünden kalkıp İstanbul'a geldi, binyıllık Bizans'ın yöneticileri meleklerin cinsiyetini tartışırken Topkapı surlarına kazık çaktı. Her tarafı denizlerle çevrili İstanbul'u almak için, Fatih Sultan Mehmet karayollarını, dağ-bayırları tercih etti.
İstanbul'un nüfus yapısı gözlerimin önüne geldi.
İstanbul'da doğup orada dört kuşak büyümüş sádece 200.000 aile var.
Yani, kozmopolit bir metropol, bir megakent...
Peki, İstanbul kendisini böylesine yüceltirken, ‘‘dünyanın eğlence ve parakültür merkezi’’ zannederken, Ankara ne olacak?
İkişer kelimelik iki cümlem var.
Ankara Türkiye'dir.
Türkiye Ankara'dır.
Güzel güzel meleklerin cinsiyetini, İbo'nun son sevgilisini tartışmak dururken, ‘‘Yeni cumhurbaşkanımız kim olacak?’’ sorusunu sorarak Bizans keyfimi kaçırmak size mi düştü?
İstanbul'a sorularım var.
* * *
1 Ankara siyasettir, Türkiye'dir. Parti liderleri askeri darbelere değişik tepki gösterir. Bazıları direnir, bazıları şapkalarını vestiyerde unutur. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra, ‘‘Uğraşılarımı artık yalın vatandaş olarak sürdürmek istiyorum...’’ deyip, partisinin genel başkanlığından anında istifa eden kimdi?
a. Necmettin Erbakan b. Bülent Ecevit
c. Süleyman Demirel d. Turhan Feyzioğlu
2Siyasiler için cezaevleri, gözaltı, sürgün vs. mekteptir. Hayat mektebi... Hangi lider bu mektepten geçmedi?
a. Necmettin Erbakan b. Doğu Perinçek
c. Bülent Ecevit d. Süleyman Demirel
e. Mesut Yılmaz f. Erdal İnönü
3Sadun Tanju onu şöyle tarif etmişti: ‘‘Bütün yaşamını bir düşmanlığa adayıp sonunda düşmanla özdeşleşen roman kahramanlarına, örneğin Yaşar Kemal'in Akçasaz'lı Türkmen beylerine benzetmektedir. Sağın bu en amansız komünist avcısı, solun en romantik hayalleri içinde yüzmektedir...’’ Kim?
a. Osman Bölükbaşı b. Celal Bayar
c. Alparslan Türkeş d. Hikmet Bayur
Paylaş