Paylaş
Çiçeği burnunda içişleri bakanı Murat Başesgioğlu Amerika'daydı. Eski deyimiyle, ‘‘resmi tetkik ve teftiş gezisi''nde...
Kendisine Oltan Sungurlu vekâlet ediyordu. Sungurlu'yu tanırsınız. 10-11 yıl önce, ‘‘Küçükleri Muzır ve Müstehcen Neşriyattan Korumu Yasası'' adı altında, görüp göreceğimiz en baskıcı ‘‘sansür yasası''nı hediye etmişti bize...
Görevden alınacağına kesin gözüyle bakılan, ‘‘Refahyol Hediyesi'' Emniyet Genel Müdürü Kemal Çelik görevinin başındaydı. Başesgioğlu, onu görevden alacak üçlü kararnameyi imzalamaya vakit bulamadan Amerika'ya uçmuştu.
Baba temel atıyordu.
Mesut Yılmaz hasta ziyaretindeydi.
Deniz Baykal ya bisiklete biniyor, ya kadın seçmenleri öpüyordu.
Bülent Ecevit, halkın arasında, uçağının kalkacağını müjdeleyen ‘‘Falanca uçuşun yolcuları... Güvenlik kontrolundan geçin!'' komutunu bekliyordu. Boynu bükük, kasketi önünde...
Hüsamettin Cindoruk, meclis grubunun ilk toplantısını yapmaya hazırlanıyordu. Heyecanlıydı. Yeni iltihaklardan Gürcan Dağdaş'ın yıllık izninin bir bölümünü kullandığını, tamsayıyla ‘‘grup'' yapamayacağını öğrenince üzüldü, odasına kapandı.
Sizin anlayacağınız, benim anlayacağım lisanla konuşuyorum.
Ankara boştu.
* * *
Tabiat boşluk affetmez... Her boşluk dolar, doldurulur.
Polisler çok rahattı. ‘‘Hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz!'' diyorlardı göstericilere...
Yasa dışı gösteri yapanlarla öpüşen polisler vardı.
‘‘Bunlar bizimkiler! İlişmeyin! İçlerini döksünler!'' diye komut verilmişti sanki...
Derken, ‘‘bir kısım medya'' girdi araya...
‘‘Her şeyi devlet için yapmak'' moda oldu ya! Yasa dışı gösteriyi bırakıp, olayı izlemeye, görüntülemeye çalışan gazetecileri dövdü bazı polisler...
Polis köpekleri de devredeydi. Gözü dönmüş bir polis köpeği hedefi şaşırdı, kendisini yıllardır eğiten, yetiştiren, ‘‘başkomiser'' düzeyindeki terbiyecisini önce ısırdı, sonra pantalonunu yırttı.
Köpeği terbiyecisinin üstünden zor kaldırdılar.
* * *
Genelkurmay başkanı İsmail Hakkı Karadayı karargah bahçesine inmişti. Mesut Yılmaz'ın iade-i ziyaretini bekliyordu.
Tosunlar (ve provokatörler) geçti önünden... El işareti yaptılar.
Başparmak havada, el havaya kalkık, işaret parmağı gökyüzüne bakıyor, orta-yüzük-serçe parmakları avuca yapışmış durumda... İBDA-C...
‘‘Hani Kızılay'da duracaklardı!'' diye sordu Karadayı...
Devletin sivil ve askeri istihbaratını seveyim...
Güven Parkı'nın önünde durdurulan insanlar, ilk yoldan sağa sapıp, Yargıtay'ın arkasından, Başbakanlık'ın önünden yürüyüp, önce sağa, sonra sola dönerlerse, Genelkurmay'ın önüne çıkarlar.
Birbirlerini bekleyip toplaşır, kitlesel el işareti yaparlar.
* * *
Geçen günkü olaydan iki ders çıkarmak gerekiyor.
İ Ankara'da hükümet yoktu. Ya gerçekten yoklardı, ya görünmek istemiyorlardı.
ı Polisi askerle, Meral-Tansu-Özer ekürisini demokrasiyle çarpıştırmak isteyenler var.
Bu tufaya da gelirseniiiiizzzz............
Paylaş