Paylaş
Yüce Meclis af çıkardı. Deprem bölgesinden mal kaçırır gibi... Kimse içine sindirememiş... Benim de içime sindiremediğim bazı şeyler var.
Sayın başbakanımız, depremin ikinci günü, ‘‘Müteahhitlere yüklenmeyin!’’ dedi, ‘‘Askeri tesislerde de çok miktarda enkaz ve zayiat var...’’
Gölcük'te çok canlarımızı yitirdik.
O tesisleri askerler mi yaptı? Yooo! Yine müteahhitler...
Askerle sivili karşı karşıya getirme politikasından hayır gelmez...
* * *
‘‘Af’’ dediniz de aklıma geldi. Kimse içine sindirememişmiş...
Güldürmeyin insanı... Aritmetiğin dört işleminden de mi haberiniz yok?
Anayasayı tarihte görülmedik bir çoğunlukla değiştirmeyi biliyorsunuz, af yasasını oylarken hem ellerinizi, hem bacaklarınızı havaya kaldırıyorsunuz, sonra ‘‘Vallaa ben de hazmedemedim!’’ diye kıvırtıyorsunuz...
Kusurunuz olduysa sizinkiler de affola!
Bunun tıptaki adı sindirim bozukluğudur, hazımsızlıktır, kabızlıktır.
Alternatifi, ağız-kıç ishalidir.
* * *
Güneş tutuldu, dünyamız karardı.
Deprem oldu, dünya başımıza yıkıldı.
Çarşamba gününü sel aldı.
Başımıza bitek taş düşmediği kaldı.
Doğal afetlerden elbette mevcut koalisyonumuz sorumlu değildir.
Ama, ağzından çıkanlardan medyayı sorumlu tutanlar, önce aynada kendi suratlarına baksınlar...
* * *
Elbette hazırlıksızdık... Depremi önceden kimse bilemez...
Yağmur ne zaman yağar? Seller-sular ne zaman götürür? Sen de, ben de, meteoroloji de kestiremez...
Yıkılmış evine, ölmüş ailesine ağlayan, ağıt yakan insanlara ‘‘portatif ev’’ mi verelim, yoksa ‘‘on beş katlı apartman’’ mı tahsis edelim?
Beyzadelerin gündemi bu... Aylak bakkal testislerini tartar.
* * *
AKUT çok önemli bir sınav verdi.
Neymiş, ‘‘Sivil toplum örgütü’’ imiş...
Bir çok güzel insan, hiç tanımadıkları kişilerin yardımına koştular.
‘‘Sivil toplum’’...
Çağrışıma aldırmayın, bunun alternatifi ‘‘askeri toplum’’ değildir.
Sivil toplum... Siyasi toplum...
Marksist literatürün önemli kavram ayrımlarından biridir.
Sivil toplum halktır.
Siyasi toplum devlettir.
Asker-sivil ayrımı yapmayın... Etimolojik hata da yapmayın...
AKUT çok önemli bir iş yaptı. Devletin yapmadığını yaptı.
Bu güzel insanlar NGO'dur.
Devletin yapmadığını, yapamadığını, yapmak istemediğini yaparlar.
Bunlara ‘‘devlet-hükümet dışı gönüllü kuruluşlar’’ desek, çok daha doğru ve hakça olur.
Tercüme bozukluklarını içime sindiremiyorum...
* * *
Fatih Sultan Mehmet'i hiç yanlış anlamadım... Çok sevdim.
Batıya gitti, İstanbul'u keşfetti.
Christopher Columbus kendisini bile anlamamıştı, başkası niye anlasın? Allah'ın dangalağı, batıya giderek doğuya varacağını sanmıştı, Hindistan'ı keşfettiğini zannetti, Küba'nın oralarında bir yerde karaya oturdu.
Yavuz Sultan Selim'i de pek anlamadım... İstanbul'u alan dedesine kızdı, yönünü şaşırdı. Konya-Halep-Şam-Kahire hattı... Tersine döndü.
* * *
Deprem şoku mudur, nedir?
Herkes birbirini anlıyor da, yanlış anlıyor nedense...
Paylaş