Paylaş
Hürriyet'e görev borcum vardır. Herkese saygım sonsuzdur. Ama, Latif Demirci'nin dünkü karikatürü yüzünden, vicdan borcum, teşekkür borcum oluştu.
Niyesine gelelim...
Havalar sıcak, nem oranı gebertecek düzeyde... Meclis çalışıyor, ama, siyaset tatilde... Konu bulmakta zorlanıyorum...
Kuru bir yerde tatil yapmak, yıllık iznimin bir bölümünü kullanmak istiyorum... Ama, cesaret edemiyorum... Yıllık iznimin bir bölümünü kullandığım sırada, tirajlar artar, iade oranı düşerse, ‘‘Herif gitti, durum düzeldi. Dönmesin bari...’’ derler.
Sevgili Latif karikatürüyle rahatlattı beni...
* * *
Karikatürde sayın başbakanımız konuşuyor.
‘‘Mevsim normallerinin üstünde seyreden sıcaklar 57. hükümetin kontrolü altındadır. Önümüzdeki hafta düzlüğe çıkaracağımız hava sıcaklığından öncelikle kamu çalışanları ve işçiler, emekliler yararlanacaktır...’’
Türkiye'nin hál-i pür melálini bundan daha iyi özetleyecek başka hiçbir söz, hiçbir çizgi olmaz, olamaz...
* * *
Durum vaziyetlerine (nasıl türkçe ama?) kısaca bakalım...
İşçi yürüyor, emekli yürüyor, memur yürüyor. Polis karışmıyor.
Polis niye karışsın? Memurdan ne farkı var? Uyduruk-osuruk maaşa talim ediyor.
Edep (ve kanun) hudutlarını zorlayan memur-işçi-emekli takımından bazıları derdest ediliyor, savcıya, yargıca çıkarılıyor. Hemen serbest bırakılıyor. Hatta, ifade vermek için sıra beklerken, kendilerine çay-kahve ikram ediliyor.
Niye edilmesin? Hákim de, savcı da, açlıktan nefesi kokan taifeden...
* * *
Çalışanların çalıştıkları yerin yönetimine katılması, Sayın Ecevit'in rüyasıydı, hülyasıydı. Vazgeçti.
Yaşar M. Okuyan (aradaki ‘‘M’’ harfi ‘‘maval’’ kelimesinin kısaltmasıdır), kendisine hiç yakışmayan bir konuma, ‘‘tetikçi’’ konumuna geldi. Yakışmadı.
Bence (ve ideolojik olarak) uyuşmaz bir hükümet kurulmuştu.
Ama, uyuştular.
Derken, işçiye, memura, emekliye ters düştüler.
Ya uyuşukluk, ya idrak ve intibak yoksunluğu galiba...
* * *
İnsanlar niye ‘‘erken emekli’’ olmak ister?
Aldıkları maaş bibok değil... Emeklilik ne kadar erken olursa o kadar iyi... Alacakları emekli maaşıyla ev kiralarını, su paralarını öder, dışarıdan iş tutabilecek kadar el-ayak tutarsa mezara kadar idare ederler.
‘‘Aaaahhh! Bizim ihtiyar gelmiş, buyursunlar efendiimmmm!’’ diye hastane kapılarında belki karşılanırlar, muhtemelen şutlanırlar.
Olsun! Umut fakir-fukaranın ekmeğidir.
* * *
İnsanlar yürüyor. İnsanlar engellemiyor. İnsanlar yargılamaya bile gerek duymadan serbest bırakıyor.
* * *
Nice akgünlere... Nice .okgünlere...
Türk-İş'in gelenekselleşmiş biatı olmasaydı, mevcut hükümet daha birçok geri adım atardı.
Teşekkürler Latif Demirci... Mevcut hükümetin programını (ve Sayın Ecevit'in söylemini), sözünle, özünle, çizginle, çok iyi özetledin...
‘‘Mevsim normallerinin üstünde seyreden sıcaklar 57. hükümetin kontrolü altındadır. Önümüzdeki hafta düzlüğe çıkaracağımız hava sıcaklığından öncelikle kamu çalışanları ve işçiler, emekliler yararlanacaktır...’’
Çiziminde tek bir eksik vardı sádece...
Sayın Ecevit'in sağ omuz başında akbabası yoktu.
Paylaş