Paylaş
Bettino Craxi İtalya'nın ilk sosyalist başbakanıydı. Erken seçim kürsülerinde esiyor, gürlüyordu. En güzel söylediği de, enflasyon hızını yüzde 3'e düşüreceğiydi.
İtalyanlar çok bozuldu Craxi'ye...
İki haneli enflasyon hızını yüzde 4'e ancak düşürebilmişti.
İstifaya zorladılar kendisini... Arkasından kurulan eğreti hükümet de güvenoyu alamayınca, erken seçime gidildi.
* * *
‘‘Erken seçim’’ dünyanın her yerinde gırgırdır, mavradır, goygoydur, hayhuydur.
Eski politikacılar apansız yakalanır. Yeni yıldızlar doğar.
Bettino Craxi'nin kıçüstü oturmasından sonra, İtalyan erken seçimlerinde yeni bir ‘‘siyasi yıldız’’ parladı.
Porno filmlerinden tanıdığımız Ilona Staller...
Yani, bizim orta yaşımızın körpe Cicciolina'sı...
Eski filmlerini çağrıştırmak için, herkesin girip çıktığı Roma kentinden milletvekili adayı oldu.
* * *
Üstsüz beyaz elbisesiyle, koynundan eksik etmediği pembe ayıcığıyla ‘‘süper’’ bir erken seçim kampanyası yürüttü Cicciolina...
‘‘Tamam, fahişe, ama hiç olmazsa, Craxi gibi yalancı, öbürleri gibi hırsız değil...’’ dedirtti kendisine, ‘‘Bacaklarının arasında olup bitenler yalnızca kendisini ilgilendirir...’’
Mazbatasını (ve başka şeyleri) aldıktan sonra düzenlediği basın toplantısında, ‘‘Meclise üstsüz giderseniz, dokunulmazlığınızı kaldırmazlar mı?’’ sorusuna da kalenderce cevap verdi.
‘‘Dokunulmazlık onların olsun... Bana istedikleri kadar dokunsunlar...’’
* * *
Erken seçim havasına girdik, bütün sevimsiz partiler ‘‘sevimli sanatçı aday’’ peşine düştü.
Yani nasıl meselâ?
FP: Cüneyt Arkın, Adnan Şenses, Tamer Yiğit, Ahmet Özhan
ANAP: Ediz Hun, Hülya Koçyiğit, Osman Yağmurdereli, Necla Akben
CHP: Fatma Girik, Aykut Oray, Zülfü Livaneli, Arif Sağ, Tarık Akan
DSP: Metin Akpınar, Kadir İnanır
DYP: Tansu-Özer Çiller, Hande Ataizi, Meral Akşener, İbrahim Tatlıses, Mehmet Gölhan
* * *
İstihbaratım (‘‘duyumlarım’’) doğruysa, sanat dünyasından siyaset dünyasına transfer olmaya pek sıcak bakmıyor hiç biri...
Haksız sayılmazlar...
Kendilerini tenzih ederim, ama, seçim mevzuatımız açık, apaçık...
Sazlı-sözlü, üstsüz-altsız mitinglere kapalıyız... Hem ‘‘edebe muhalif surette halka görünmek veya bir yerini göstermek’’, hem ‘‘söz, şarkı vesair surette halkın edep ve nezahetine tecavüz etmek’’ yasaktır mevzuatımızda...
Meclise girilirse mesele değil... Kürsü dokunulmazlığı vardır.
* * *
Diyelim, hepsi mebus oldu. Noolacak şimdi?
Oranın ayrı raconu var. Meselâ, kürsüye çıkıp konuşmak için, meclis başkanlığına yazıyla müracaat etmek gerekir. Birisi kalkıp ‘‘Sölüm mü?’’ derse, meclis başkanlık divanı ona ‘‘Süle!’’ demez...
‘‘Otur lan yerine! Dingonun ahırı mı burası?’’ diye kibarca uyarır.
Daha meselâ, kılık-kıyafet önemlidir. Üstten beş düğmesi çözük, kıllı göğüs gösteren gömlekle meclise giremez erkekler... Hanımlar için, sütyen mecburi, blucin yasak, eteğin dizden üç parmak aşağıda olması şarttır.
Son bir uyarı...
Meclisteki bütün demirbaşlar kamu malıdır, onlara zarar vermek yasaktır.
Meclis idare amirleri uyarılır, durduk yerde buzdolabı tekmeleyip döven milletvekilleri mutfaktan, büfeden uzak tutulur.
* * *
Sevindiğim, gurur duyduğum bir tek şey var.
Benim şu satırları yazmaya oturduğum sıralarda, ‘‘politikaya atılma’’ tekliflerine, bütün sanatçılarımız ‘‘Züüzzzzt!’’ demişti.
Siyasete değil, kendilerine, sanatlarına saygıları olduğu için...
Paylaş